Üsküp’te eski camileri, medreseleri ve hamamları gördük. Üsküp’ün çarşısında gezdik, Hamamlar artık işlevini kaybettiğinden restore edilip müze ve sergi salonu olarak kullanılıyor.
GEZİ - Mehmet Cebe: Balkanlar’dan Notlar - Üsküp, Saraybosna, Kosova - 1
Üsküp, Saraybosna, Kosova. Uzun süredir görmeyi hayal ettiğimiz ecdad yadigarı yerleri görmek için bir fırsat elimize geçti ve bu fırsatı değerlendirerek geziye Kuzey Makedonya bölgesinden başlamak üzere Saraybosna, Kosova, Arnavutluk, Sırbistan ve Karadağ ülke ve şehirlerini gezmek üzere İzmir’den Üsküp Havaalanı’na hareket ettik. Kısa süre önce okuduğum “Üsküp’ten Kosova’ya” kitabından (Yavuz Bülent Bakiler) teşvik alarak gezimize Kuzey Makedonya’nın başkenti Üsküp’ten başladık.
Ecdad yadigârı cami
Üsküp’te bir araba kiralayarak Kosovalı bir rehber eşliğinde gezilecek mekânları görmek üzere yola koyulduk. Bir doktor, bir rehber, iki aile olmak üzere 6 kişilik bir ekip ile bu ecdad yadigarı, Evlad-ı Fatihan’ın yaşadığı mekanlara gezimize başladık. Öğle namazı vakti girdiğinden namaz için cami ararken ilk rastladığımız camiye girerek burada öğle namazını eda ettik. Bu cami, Bursalı hayırsever iş adamları ve Osmangazi Belediyesi tarafından 2008 yılında restore edilmiş; ecdad yadigârı eski bir camiydi. Gezimize devam ederek Üsküp’te eski camileri, medreseleri ve hamamları gördük; Üsküp’ün çarşısında gezdik, alışveriş ettik.
Hamamlar artık işlevini kaybettiğinden restore edilip müze olarak, sergi salonu olarak kullanılıyor. Bu yapıların da Türkiye’nin katkılarıyla; bazı belediyelerin, devlet kuruluşu olan TİKA’nın ve Yunus Emre Vakfı’nın gayretleriyle restore edildiğini öğrendik.
Baraj gölünde gezi
Bunun dışında Makedonya’nın geçmişini hatırlatan Büyük İskender heykeli ve oranın meşhurlarının heykelleri maalesef bolca var. Buralarda heykel yapmak bir moda gibi. Büyük binalar yapılmış ve o günlerde bağımsızlığını yeni kazanmış olan devlet kendini göstermeye başlamış. Üsküp’te gezmeye devam ederken rehberimiz; iki dağ arasında kurulmuş büyük bir baraj gölü olduğunu, orayı görmek gerektiğini söyledi ve bizi oraya götürdü. Orada bir kayık kiralayarak barajın içinde bir saate yakın gezi yaptık.
Baraj gölü gezisinden sonra vakit ikindiye yaklaşmıştı. Arabamızla yola koyulduk ve cami aramaya başladık. Ve birazdan önümüze yine Türkiye tarafından restore edilen büyük bir cami denk geldi, orada ikindi namazımızı kıldık. Üsküp Müslümanların çoğunlukta olduğu bir şehir olduğundan etrafa bakıldığında her tarafta camilerin, minarelerin olması bizim gibi gezenlerin dikkatlerini çekiyor.
Alaca Camii’ni ziyaret ettik
Buradan devam ederek bizim “Kalkander” dediğimiz, yeni ismi “Tetova” olan Alaca Camii’nin ve müştemilatının olduğu semte giderek Alaca Camii’ni ziyaret ettik, Hem ecdad yadigârı olan camilerimizi gördük hem de ecdada ve yeni nesil evlad-ı Fatihan’a dua ettik.
Öğle vakti geldiğimiz Üsküp’te akşama kadar tarihî eserleri ve şehrin güzel yerlerini gezdik, ibret aldık, dua ettik ve güzellikleri sosyal medya vasıtasıyla paylaşarak başkalarının da görmesine vesile olduk. Üsküp’e geldiğimiz, gezimizin ilk günü bu şekilde tamamlandı ve kalacağımız otele geçtik.
Mostar ve Mostar Köprüsü
Kiraladığımız minibüsle Balkanlar’ın yeşilliklerle dolu dağlarından ve tepelerinden geçerek tarihî Mostar Köprüsü’nün olduğu yere geldik. Bu köprü, savaşta Sırplar tarafından yıkılmış ve savaş sonrasında yeniden Türkiye tarafından ihya edilmiş. Köprünün üzerinden geçtik; çevresindeki Osmanlı yapılarını, camileri ve medreseleri gördük.
O civardaki tarihî çarşıda gezdik. Yol üzerinde bulunan ve TİKA’nın restore ettiği camileri ve tarihî yapıları gördük. Mostar Köprüsü civarındaki bir kısım yapı müze haline getirilmiş. O müzelere girmek paralı olmuş. Ayrıca Osmanlı kültürünü yansıtan iki müze ev restore edilmiş ve ziyaretçilere hizmet veriyor. Yoğun bir yolculuk ve geziden sonra akşam yemeğimizde tarihî bir mekânda yiyerek istirahate çekildik.
Saraybosna yaralı
Mostar’dan sabah 10:00 gibi ayrılıyoruz. Hedef Saraybosna. Savaşta Sırplara hedef olan bir Osmanlı şehri. Bosnalıların “Sarajevo”, bizim “Saraybosna” diye bildiğimiz Osmanlı kadim şehri.
Burada I. Dünya Savaşı’na sebep gösterilen Sırp prensinin öldürüldüğü tarihî köprüyü gördük. Saraybosna’da meşhur Gazi Hüsrev Bey Camii’ni, medrese ve vakıf eserlerini ziyaret ettik. Gazi Hüsrev Bey Camii’nde mi? namaz kıldık. Namazda gençlerin çoğunlukta olması bize gelecek için ümit verdi. Demek İslâm için çalışmalar var ve bu çalışmaların eserleri camilerde görülüyor.
Alperenler Tekkesi
Saraybosna’da gezip gördüğümüz yerlerden biri de Alperenler Tekkesi’ydi. 15. yüzyıl başlarında Alperenler tarafından, kurulan tekke, tarihinde; Kadirî, Rufaî, Halvetî ve Nakşibendi tarikatlarına ev sahipliği yapmış.
Burası; ibadet odaları, misafirhane, mutfak ve abdesthane bölümlerinden oluşmakta. Alperenler Tekkesi’nin dayandığı dağın dibinden nehir gibi sular akıyor ve sular her tarafı yeşile çevirmiş. Dualar ederek ziyaretimizi tamamladık.
Gezilecek yer çok, süremiz kısıtlı olduğundan; hızlı hareket etmemize rağmen bazı önemli yerleri göremedik. Bunlardan biri de Bosna Savaşı’nda hizmet veren Saraybosna Umut Tüneli oldu.
—DEVAMI YARIN—