Hoş geldin, sefalar getirdin! Gaybî hazinesinden seni gönderen Rabbimize, birbirine benzemeyen kristallerin adedince hamd ü senalar olsun. Yağmur için ‘onun Rabbine olan biatı tazedir’ buyuran Allah Resulüne selât ü selâmlar olsun ki; onun getirdiği nur ile kâinatın şekli değişmiş, gayesi anlaşılmış, sırları çözülmeye başlamıştır.
Ey ilk kar, biz inanıyoruz ki senin biatın da tazedir. Seni indiren melekler O’nun izin ve iradesiyle seni bize getirip ikram ediyorlar. Okumasını bilenler için bir mektup olarak gönderildin. Çok vazifelerin ve faydaların var. Seni ‘kötü hava şartları’ olarak niteleyen de var; tevhid delilleri olarak değerlendiren de.
ALLAH’IN VARLIK VE BİRLİK DELİLLERİ
Şuâlar kitabında Bilge Bediüzzaman’a kulak versek işitiyoruz ki: “Bir Kadîr-i Zülcelâli ve’l-Cemâl, elbette, bilâşek velâ şüphe, koca semavata münasip, isyansız ve daima ubudiyette olan sekeneleri ve ruhanîleri yaratmış, semavatı şenlendirmiş, boş bırakmamış ve hayvanatın taifelerinden pek çok ziyade ayrı ayrı nevileri meleklerden icad etmiş ki, bir kısmı küçücük olarak yağmur ve kar katrelerine binip san’at ve rahmet-i İlâhiyeyi kendi dilleriyle alkışlıyorlar; bir kısmı, birer seyyar yıldızlara binip feza-yı kâinatta seyahat içinde azamet ve izzet ve haşmet-i rububiyete karşı tekbir ve tehlil ile ubudiyetlerini âleme ilân ediyorlar.”
HAVA ŞARTLARI ‘KÖTÜ’ MÜ, ELVERİŞSİZ Mİ?
Peki görünüşteki, çirkinlikler ve musîbetlere ne diyeceğiz? Ona da her bir mevcudun çok çeşitli vazifeleri olduğunu, bazı insanların kendi kusur ve tedbirsizlikleri sonucu haklarında şer yaptıklarını izah edip şöyle cevap veriyor: “Meselâ, kar, soğuk, ateş, yağmur gibi nevîlerin yüzer hikmetleri, maslahatları içinde bazı dikkatsiz ve ihtiyatsızlar, su-i ihtiyarlarıyla kendileri hakkında şer yapsa, meselâ elini ateşe soksa, ‘Ateşin hilkatinde rahmet yoktur’ dese, ateşin had ve hesaba gelmeyen hayırlı, maslahatlı, merhametli faydaları onu tekzib edip ağzına vurur.”
HAYRANLIK UYANDIRAN KAR KRİSTALLERİ
Dünya’da kar kristalleri fotoğrafını çeken ilk kişi Amerikalı fotoğrafçı Wilson Alwyn Bentley’dir. Bentley, gördüğü manzaraya hayran kalmış ve 50 yıl boyunca sürekli olarak kar tanelerine yoğunlaşmış ve yaklaşık 6000 adet kar kristalini fotoğraflamıştır. 1885 yılında fotomikrografi (mikroskopla fotoğraf çekme) tekniği kullanarak kar tanelerini bütün detaylarıyla fotoğraflayan Bentley, içinde 2500 kar tanesi fotoğrafının yer aldığı, 1931 yılında yayımladığı “Kar Kristalleri” adlı kitabıyla bilim ve fotoğrafçılık alanlarında çığır açmıştı.
HİÇBİRİ DİĞERİNE BENZEMİYOR
Fotoğraflarını çektiği kar kristalleri arasında birbirinin aynı olan iki kar tanesine hiç rastlayamamıştır. Bu bilgiyle yola çıkan bilim adamları kar tanelerinin hiçbirinin birbirine benzemediğini ve hatta şimdiye kadar kar tanecikleri arasında aynı büyüklükte, aynı şekilde ve aynı sayıda su molekülü ihtiva eden iki kristal bile bulamamışlardır.
Kaînatın yaratılışından kıyametin kopmasına kadar yaratılan kristallerin birbirine benzememesi Yüce ve Âlim olan Allah’ın kudretini gösteren birlik ve teklik mühürleridir.
Buluttan düşerken içinde geliştiği mikro çevre son derece dinamik olduğundan, kar taneleri çok çeşitli biçimlerde ayrı ayrı yaratılıyor. Genellikle altıgen olan kar kristalleri, uluslar arası sınıflandırmada levha, yıldız, sütun, iğne, dallanmış, başlıklı sütun ve düzensiz kristal biçimli olmak üzere başlıca yedi türe ayrılıyor.
BİR KRİSTAL FOTOĞRAFININ FİATI 4800 DOLAR!
Fotoğrafları nadiren piyasaya çıkan Bent- ley’in eserlerinden bazıları 2010 yılında satışa çıkarıldığında her birinin satış fiyatının 4800 dolar olduğu belirtilmişti. Fotoğrafının fiatı böyleyse; kim bilir kendisi, aslı ne kadar değerlidir? Başımızın üstünde uçuşan, ayaklarımızın altına serilen sonsuz sayıdaki kristal hazinelerinin farkına bile varmamak, ona kötü sıfatlar yakıştırmak ne korkunç cehalet! Bent- ley’in ifadesiyle ‘utanç verici.’
‘MU’CİZE GÜZELLİĞİ FARK ETTİM!’
Bentley 1925 yılında, “Mikroskopla bakınca, kar tanelerinin mu’cize güzelliğini fark ettim. Bu güzelliğin başkaları tarafından görülmemiş ve takdir edilmemiş olmasını utanç verici buldum. Her bir kristal bir tasarım şaheseriydi ve her kar tanesinin şekli farklıydı. Kar tanesi eridiğinde bu tasarım sonsuza kadar kayboluyordu” demişti. Gören gözler ve düşünen akıllar için böyle.
Ne dersiniz; ilk kar düşerken bize de bu mu’cize güzelliği fark etmek düşmez mi?
***
Merhaba ilk kar! Hoş geldin, sefalar getirdin!