"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Serdaroğlu’na cevap-2

M. Latif SALİHOĞLU
14 Kasım 2024, Perşembe
Said Nursî’ye çatmayı kendince marifet sayan bazı “Atatürkçü politikacılar” var. Meselâ, Muharrem İnce ve Rıfat Serdaroğlu gibi.

Tuhaftır ki, ikisi de yeri geldiğinde Süleyman Demirel’i takdirle yâdettikleri hâlde, Said Nursî hakkında merhum Demirel ile taban tabana zıt düşüyorlar.

Bilvesile, Demirel’in meşhûr sözünü hatırlatmış olalım: “Said Nursî, büyük İslâm âlimidir. Ona büyük İslâm âlimi demeyenin alnını karışlarım.”

Bu hatırlatmadan sonra, biz de Rıfat Serdaroğlu’nun alnını (yani, sataşmalı iddialarını) karışlamaya bugün de devam edelim.

*

Sayın Serdaroğlu, “Karadeniz” isimli gazetedeki yazısında, Said Nursî’yi “Türk milleti, aydınlanma, cumhuriyet, demokrasi, özgürlük düşmanı” olarak tanıtmaya çalışıyor. Tabiî, bu noktada kendisiyle hemfikir olan başka Atatürkçüler de var. O hâlde, vereceğimiz cevaplar hepsi için geçerli kabul edilsin.

Efendiler!

Bakın, Said Nursî’nin Türk milleti aleyhinde en küçük bir sözü yoktur. Ama, takdirkâr sözleri pek çoktur. Öyle ki, böyle bir köşe yazısına sığmayacak kadar var. Delil ve ispat sadedinde bir tanesi şudur: “...İslâmiyet ordularının en kahramanı Türkler olduğundan, meslek-i Kur’âniyem cihetiyle, her milletten ziyade Türkleri sevmek ve taraftar olmak, kudsî hizmetimin muktezasıdır.”1 

*

Tâ Kasım 1922’de, Said Nursî’nin aydın bir hoca olduğunu ve Millî Mücadele döneminde İstanbul’da büyük hizmetlerde bulunduğunu o tarihte Meclis Başkanı olan bizzat Mustafa Kemal tarafından Ankara’ya takdir ve taltif için dâvet edildiğini neredeyse bilmeyen yok.

Nitekim, 9 Kasım 1922 tarihli Meclis Zabıtlarında da bu husus açıkça görülüyor. Özetle: Said Nursî, o gün Ankara’da bulunmuş, Meclis’te kendisi için bir “Hoşâmedî” merasimi yapılmış ve kendisi de kürsüye çıkarak, mebuslara hitaben konuşup muzafferiyet için dua etmiştir.

Sayın Serdaroğlu, Millet Meclisinin eski bir üyesi olarak, hemen herkesin bildiği, gördüğü ve inandığı bu apaçık gerçeğe karşı siz neden “Fransız kalıyorsunuz?” Sahi neden?

*

Said Nursî’nin cumhuriyet ve demokrasi düşmanı olduğu iddiasına gelince…

Aynı mesele, 1935’te çıkarılmış olduğu Eskişehir Mahkemesinde de Said Nursî’ye sorulmuş ve onun şu cevabı bilâhare resmî kayıtlara da geçmiştir: “Eskişehir Mahkeme reisinden başka, daha sizler dünyaya gelmeden, ben dindar bir cumhuriyetçi olduğumu elinizdeki tarihçe-i hayatım ispat eder.” 

Hürriyet ve demokrasiye bakışını da, yine bir başka mahkeme tutanağından aktaralım. 1952’de İstanbul Adliyesinde görülen Gençlik Rehberi mahkemesinde, Bediüzzaman’ın avukatı Mihri Helav’ın müdafaasında şu ifadeleri kullanır: “...Filhakîka, müvekkilim [Said Nursî], bütün milletle beraber istibdâda karşı mücâdele etmiş, hürriyet ve demokrasinin tesisine çalışmış ve bu hususta husûle gelen muvaffakiyetten dolayı da memnun olmuştur.”2 

*

Atatürkçü Rıfat Serdaroğlu’nun tamamen haksız, mesnetsiz ve insafsızca ileri sürdüğü bir iddiası da şudur: “Said Nursî, İngiliz Mandası taraftarı ve İngiliz Ajanı âsi Şeyh Said’in biraderidir.”

Said Nursî, Şeyh Said’in din ve iman kardeşidir. Bir mü’min ve Müslim olarak, elbette biz de, siz de öylesinizdir.

İngiliz mandası taraftarı ve isyana kalkışmaya teşebbüs edenlere yakın durma ithamı ise, vicdanları sızlatacak derecede vahimdir, kerihtir, hakikat katilidir.

Said Nursî’nin Şeyh Said Hadisesi’nde en ufak bir dahli bulunsaydı, hiç şüphe edilmesin de bu mesele mahkemelerden birinde karşısına çıkarılacaktı. Oysa, bunun esamisi dahi yok.

Bu bölümde son olarak işgalci İngilizler hakkında, tam da işgal günlerinde sarf etmiş olduğu o cesurâne sözünü nakledelim: “Tükürün zâlimlerin o hayâsız yüzüne!” 

Umarız, aynı tükürük, işgalcilere karşı cansiperane çalışan Said Nursî’ye bile bile ve göz göre göre iftira atanların da yüzlerine gelir ve gelsin.

(Devamı var)

Dipnotlar:

1- Tarihçe-i Hayat, Eskişehir Bölümü

2- Age., Tahliller Bölümü

Okunma Sayısı: 1119
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah tunç

    14.11.2024 12:44:15

    Bir şeyi sürekli merak etmişimdir.O'da şu; Risale-i Nur'a ve Üstad'a yapılan saldırılara karşı sadece sevgili yazarımız M.Latif Salihoğlu duruyor, gerekli cevapları veriyor. Diğer yazarlar sessiz kalı yor.Bu dava sadece onun mudur? İşin en acaip bir tarafıda bu savunmaların dan dolayı yargılanırken sahip çıkılmamasıdır!. Yazarımız M.Latif Salihoğ lu'yu dava hamiyetin ve gayretinden dolayı can-ı gönülden tebrik ediyorum .Rabbim üzerinde bir an bile inayetini eksik etme sin,sıhhat ve afiyet ihsan etsin, kalemine ve yüreği ne kuvvet versin.Bu mukaddes iman ve Kur'an hizmetinde muvaffak eylesin. gerekli cevapları veriyor. Diğerleri sessiz kalıyor!.. Bunu anlamakta güçlük çekiyorum.Bu dava sade ve Salihoğlu'nun davası mıdır? İşin en acaip bir ta rafıda,yazarımızın bu ce vaplarından dolayı yargıla nırken yalnız bırakılması dır!.Sahip

  • Abdullah tunç

    14.11.2024 10:37:57

    Serdaroğlu, acaba hangi bilgi kaynaklarından bes leniyor? Üstad ile igili bu a ubuk sabuk, saçma sapan bilgi demeyeyim, arzuları nereden çıkarıyor? Eğer onda fikir ve düşünce na musu varsa, evvelâ Üstad'ın hayatını okur, mil yonların hayatını düzene sokan, hidayetine vesile olan 6000 sahifelik külliya tını okur, inceler,ondan sonra bir diyeceği olursa söyler.Fikir ve düşünce adamına, toplumu idare etmeye kalkan siyasetçi ye bu yakışır.Bir asra ya kındır koca Nur külliyatıy la Türkiye'nin ve dünyanın gündeminde olan, Bediüzzaman Said Nursi ile en küçük bir doğru bil giye sahip olmadan, düş manca iftiralar,ithamlar atmak katmerli bir cehale tin neticesidir.Bu iftiralar dan vazgeçip, özür dile mezsen kıyamete kadar lanetle yad edileceksin. Söylediklerin temelsiz, esassız iftira va hakaret lerdir.Aklın ve vicdanın varsa bu iftiralardan vaz geçip özür dileyeceksin

  • Kadir Akbaş

    14.11.2024 09:51:55

    Allah razı olsun. Mukni bir cevap.

  • Mevlüt KILINÇKAN

    14.11.2024 09:21:57

    Allah cc iftiracıların iftiralarını başlarında patlatsın. AMİN

  • İbrahim FİŞEK

    14.11.2024 06:07:31

    Rabbimiz ebeden razı olsun, bu aziz davaya çemşirenlere gerekli cevabı her zeminde veriyorsunuz, bizler buna şahidiz...ve destekliyoruz...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı