"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kralın giyotinle idamı

M. Latif SALİHOĞLU
21 Ocak 2025, Salı
Büyük Fransız İhtilâli’ni (1789) gerçekleştirenler, kilisenin ve feodal yapıların baskısından halkı kurtarmakla övünüyorlardı.

İnsan temel hak ve hürriyetlerine imza attıklarını, cumhuriyet sistemine geçtiklerini, asırlardır esir-köle muamelesi gören halkı esaretten kurtardıklarını Avrupa ve dünya kamuoyuna iftiharla anlatıyorlardı.

Ne var ki, devlet imkânını tamamiyle ellerine geçirdiklerine kanaat getirdikleri andan itibaren, kendilerine muhalif olanlara dünyayı dar etmeye, hayatı azaba çevirmeye başladılar.

Nitekim, o Büyük İhtilâl’den 4 yıl sonra Kral 16. Lui giyotinle idam edildi: 21 Ocak 1793.

*

Evet, söz konusu Fransız İhtilâli, sözde herkese hayat hakkı, fikir ve ifade hürriyeti getirecekti. Lâkin, adı üstünde “ihtilâl”dir bu; fırsat bulduğunda, kendi çocuğunu bile öldürüp yemekten çekinmez.

Tam da öyle oldu. Daha önce ihtilâl yanlısı ve hürriyet sevdalısı olan Madam Roland ile “Kadın Bildirgesi”ni kaleme alan Olympe de Gouges de aynı âkıbete uğramaktan kurtulamadı. Kral’dan sonra, hürriyet bu iki kadını da giyotinden geçirilerek idam edildiler: Kasım 1793

Madam Roland, giyotine doğru giderken, son söz olarak şunu söylediği naklediliyor: “Ey hürriyet! Senin adına ne cinayetler işleniyor.”

Gizli işler çevirmekle suçlanan ve “vatana ihanet” cezasıyla idama sevk edilen Kral Lui’nin son sözlerinin de, şu şekilde olduğu rivayet ediliyor: “Ben masum olarak gidiyorum. Dökülecek kanların Fransa’ya yeni musibetler getirmemesini dilerim.”

Kral’ın idamından aylar sonra, yani aynı yılın 16 Ekim’inde aslında bir Avusturya prensesi olan karısı Kraliçe Marie Antoinette de, yine aynı yöntemle idam edildi.

Bu da, hâliyle iki ülke arasında ciddî bir rahatsızlığa sebebiyet verdi.

*

İdam edilen Kral Lui’nin yeni Fransa yönetimini rahatsız edecek ölçüde bazı hatalı davranışlarının olması ihtimal dahilindedir. Ancak, o yine de bir vatan haini değildi. Dolayısıyla, onu idama götüren sebepler birer bahaneden ibaret idi. Asıl sebep, yeni yönetim şeklinin ortak kabul etmemesi, bütün yetkinin kendisinde olmasını istemesiydi.

Bu realite, hemen bütün iktidarlarda vardır. Hiçbir iktidar şerik istemez; yani, elindeki yetkileri başkasıyla paylaşılmasına razı olmaz. Dahası, yeni rejimler, eskisini daima kendisi için tehlike, hatta tehdit gibi görür. Bu sebeple, eskiye karşı olmadık suçlamalar yöneltilir. Tâ ki, büsbütün tehlike olmaktan çıksın.

*

Biraz da iğneyi kendimize batıralım: Türkiye’de de Fransa’dakine benzer bir durum yaşandı. Cumhuriyetin kurulmasından hemen sonra, bir İslâmiyet ve Osmanlı düşmanlığı furyası başlatıldı. Bu düşmanlık, muhaliflerin idamına, hatta yer yer katliâma kadar işi götürdü. Öyle ki, bundan sadece Türkiye halkı değil, duyan-gören insanlık âlemi dahi hayretler içinde kaldı.

Oysa, İslâm’ın ve Osmanlı’nın karalanması yerine, yeni rejim kendi meziyetlerini anlatsa, yahut güzelliklerini göstererek kendini halka benimsetmeye çalışsaydı, durum nisbeten daha insanî olurdu. Esasen bu vicdanî bir maraz ve bir içtimaî hastalıktır ki, yer yer etkileri hâlen de devam ediyor.

*

Evet, ihtilâlin mantığıdır bu: Fikren galebe edemediği, yahut zaafa düştüğünü anladığı anda, kuvvete, şiddete müracaat eder. Onun için, ihtilâlciler, geçmişte giyotinli, kurşunlu, darağaçlı idam yöntemlerini kullanmışlar. Böylelikle, muhaliflerine gözdağı vermişler. Onları ürkütmeye, yıldırmaya, susturmaya çalışmışlar.

Geldiğimiz noktada ise, dünya genelinde hürriyete susamışlık ve demokrasiye bir iştiyak var. Genel gidişat bu yönde seyrediyor. Geçici arızalar olsa bile, insanlık gerçek hürriyet ve tam demokrasinin tadına varmak, erdemine vasıl olmak istiyor.

Okunma Sayısı: 300
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı