İki defa ecnebî işgaline uğrayan Maraş’a “kahraman”lık unvanını kazandıran hadiseler zincirinin ilk halkası 22 Şubat 1919’da yaşandı. 20 Ocak 1920’da işgale karşı şahlanan millî irade, 12 Şubat’ta nihaî zafer ile taçlandı. 1
Böylelikle, yaklaşık bir sene müddetle ecnebî işgaline karşı direnen KahramanMaraş halkı, kendi imkânları ile kazanmış oldukları şânlı zafer, benzer durumdaki diğer şehir ve merkezler için de örneklik teşkil eden apayrı bir ümit, şevk ve heyecan unsunu olmuştur.
*
Bundan yüz küsûr sene evvel Maraş’ta yaşanan gelişmelerin seyri özet olarak şöyledir:
Bugün itibariyle çoğu kimsenin önemli bir husus şudur: Maraş, bundan 106 sene evvel peşpeşe iki defa işgal edildi. Mondros Mütarekesinden sonra, bölgeye önce İngiliz kuvvetleri geldi.
Dolayısıyla Maraş, 22 Şubat 1919’da önce İngilizlerin işgaline uğradı. Ne var ki, İngiliz kuvvetleri içinde Hindistan gibi sömürge durumdaki ülkelerden getirtilen askerlerin içinde Müslüman olanların da bulunması sebebiyle, hem bölge halkına aşırı baskı yapamadılar, hem de şehirde tutunamayıp bir süre sonra kendiliğinden çekildiler. İngilizler, ne hikmetse, Maraş ve civardaki kuvvetlerini Musul’a doğru kaydırmayı tercih ederek bölgeyi terk ettiler.
*
Mondros Ateşkes Antlaşmasından tam bir sene sonra, yani 30 Ekim 1919’da, bu kez Fransız birlikleri gelerek Maraş’ı işgal etmeye başladılar.
Civar köy ve şehirlerdeki Ermeni çetecilerden de kuvvet alan ve Müslüman ahaliye karşı birlikte hareket eden sömürge kafalı Fransızlar, daha birinci günden itibaren zalimâne politikaları uygulamaya sokmaktan çekinmediler.
Bu durum, halkın hamiyet ve milliyet duygusunu kamçıladı. Sütçü İmam (1878-1922) isimli kahraman mücahid, hemen ertesi gün, yani 31 Ekim günü düşmana ilk kurşunu sıkarak, büyük bir cesaretlilik örneğini sergiledi.
Bir Cuma günü, kale burcundaki ay-yıldızlı bayrağın indirilerek yerine işgal bayrağının dikilmesi manzarası karşısında, imam efendi, bu durumda Cuma namazının kılınamayacağını söyledi. Bunun üzerine galeyana gelen halk, camiden çıktığı gibi kaleye doğru hücuma geçti. Oradaki işgalcilerin bayrağını indiren halk, yerine tekrar ay-yıldızlı bayrağı göndere çekti.
Böylelikle, kahraman Maraş’ta, artık hiçbir şekilde durdurulamayan, bastırılamayan ve zafere kadar da devam edecek olan çetin bir direniş hareketi başlatılmış oldu.
*
Maraş halkını çileden çıkaran ve topyekûn bir mücadelenin fitilini ateşlemeye sebep olan son vukûat şu oldu: Bölgedeki işgal kuvvetleri komutanı, 19 Ocak günü Maraş Mutasarrıfına (sancak yöneticisi) bir tebliğ gönderdi. Tebliğe göre, bundan böyle Maraş’ta guvernör (en üst yönetici) olarak bir Fransız binbaşının görev alacağı ve şehrin birinci derecedeki sorumlusunun da o komutanın olacağı belirtiliyordu.
Bu tebliği duyan halk öyle bir galeyana geldi ki, önünde durmanın imkân yoktu.
Fransız boyunduruğu altında yaşamak istemeyen Maraş halkı, “Ya ölüm, ya istiklâl” diyerek dillere destan bir mücadelenin içine girdi.
Böylelikle, şehrin hemen her tarafında şiddetli çarpışmalar yaşandı. Eli silâh tutan herkes, işgalcilere karşı koymayı bir vatan ve nâmus borcu saydı.
Bu şanlı direniş karşısında daha fazla dayanamayan ve adım adım geri çekilmeye mecbur kalan Fransızlar, nihayet 12 Şubat 1920’de işgale son vererek Maraş’ı bütünüyle terk edip gittiler. Millî Mücadele boyunca bir daha gelmeye cesaret edemediler.
Dipnot:
1- “12 Şubat” Maraş’ta hem merkezdeki bir ilçenin adı, hem de şehirde birçok sektör tarafından sembol olarak kullanılan bir kahramanlık nişânesidir.