İslâm dini kumarı men etmiş. Bediüzzaman da, kumarı ekberü’l-kebâir (büyük günahlar) sınıfına dâhil etmiştir. Böylece kumar ekberü’l kebâirdendir. Kur’ân-ı Kerîm’de “Ey imân edenler! İçki, kumar, putlar ve kısmet çekilen zarlar hep şeytanın işinden birer pisliktir; ondan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.”1 emredilmiştir. Bir başka ayette “Şeytan, içki ve kumar yoluyla aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi?”2 buyrulur. Onun için katl, zinâ, sirkat, kumar, şarab gibi, hayat-ı içtimâiyeyi zehirleyen pek çok büyük günahlar dinimizce yasaklanmıştır.
Kumar konusunda îkâz edilen talebe
Bediüzzaman, Mahmud isminde bir talebesini kumar konusunda nasıl îkâz ettiğini şöyle anlatıyor: “Ona Meyve’den gençlik ve namaz meselelerini okudum ve dedim: ‘Kumar oynama, namaz kıl.’ Kabul etti. Fakat haylâzlık galebe etti, namaz kılmadı ve kumar oynadı. Birden, hiddet tokadını yedi. Üç dört defada dâima mağlûp olup fakîr hâliyle beraber kırk lira ve sakosunu ve pantolonunu kumara verdi, daha aklı başına gelmedi... ‘Evet, doğrudur. Mahmud’”3 Görüldüğü üzere kumar konusunda nasihat dinlemeyen Mahmut daha dünyada cezâsını çekiyor. Ziyâ isminde bir talebe mektubunda da kumar zevkine düşkün birisi için şunlar anlatılır: “Bir de arkadaşlardan birisinin kumar zevki için Üstadımızın emrini kırması ve aynı noktada tokat yemesi ve terk ile aynı noktada kazanması bize kat’i kanâat verdi ki Risale-i Nur’un dikkati altındayız.”4 Bunlarla birlikte “Hatta medeniyet nazarında, Şeriatın en ziyâde tenkîde maruz olan mesâili, keşşaf zaman gösterdi ki; hayat-ı içtimâiyeye en ziyâde lâzım o esâslardır. Meselâ ribâ, kumar, müskirin hurmeti; talak, taaddüd-ü zevcatın cevâzı; mestûriyet-i nisvân ve zekâtın vücûbu; unsuriyetten gelen fikr-i milliyeti ve hevesin serbestiyetini red ve men’i gibi mesâil.”5 de şeriatın en ziyâde tenkîde maruz olan meseleleridir.
Piyango kumarı
Dördüncü Söz’de de “Bin adamın iştirak ettiği bir piyango kumarına yarı malını vermek”6 ten bahsedilir. Böylece piyango ve bahis gibi faaliyetlerin birer kumar olduğu anlaşılmış olur. Bu gibi kumarlara katılanların “kazanç ihtimâli binde birdir”7 Böyle bir ihtimâle bel bağlamayı ve katılmayı akıl kabul eder mi? Asla etmez! Çünkü o kumarda, bin ihtimâlden bir ihtimâl kazanma şansı var, akıl bunu asla kabul etmemesi lâzımdır. Demek bize emânet olarak verilen ömür ve malımızı kumara mumara verip zâyi’ etmemek gerekir.
Kumar müflis eder!
Bediüzzaman Yirmi Üçüncü Söz, İkinci Mebhas’ta bu meseleyi şöyle îzâh ediyor: “Ey dünyaperest ve hayat-ı dünyevîyeye âşık ve sırr-ı ahsen-i takvimden gâfil insan! Şu hayat-ı dünyevîyenin hakikatini bir vâkıa-i hayâliyede Eski Said görmüş. Onu Yeni Said’e döndürmüş olan şu vâkıa-i temsîliyeyi dinle: Gördüm ki, ben bir yolcuyum. Uzun bir yola gidiyorum, yani gönderiliyorum. Seyyidim olan zât, bana tahsis ettiği altmış altından, tedrîcen birer miktar para veriyordu. Ben de sarf edip pek eğlenceli bir hana geldim. O handa, bir gece içinde on altını kumara mumara, eğlencelere ve şöhretperestlik yoluna sarf ettim. Sabahleyin elimde hiçbir para kalmadı. Bir ticâret edemedim. Gideceğim yer için bir mal alamadım. Yalnız o paradan bana kalan elemler, günâhlar ve eğlencelerden gelen yaralar, bereler, kederler benim elimde kalmıştı. Birden, ben o hazîn hâlette iken, orada bir adam peydâ oldu. Bana dedi: “Bütün bütün sermayeni zâyi’ ettin, tokada da müstehak oldun. Gideceğin yere de müflis olarak elin boş gideceksin.”8
Ey nefis, eğer müflîs olarak bu dünyadan gitmek istemiyorsan ömrünü kumara mumara, eğlencelere ve şöhret- perestlik yolunda harcama. Vazîfemiz “Takvâ, menhiyattan ve günahlardan içtinâb etmek; ve amel-i sâlih, emir dairesinde hareket ve hayrat kazanmaktır.”9
Dipnotlar:
1- Maide Sûresi: 90.
2- Mâide Sûresi: 91.
3- Şualar, s. 537.
4- Şualar, 13.Şua: Denizli Hapsi Mektupları
5- ESDE, Şuaat-ı Marifetü’n-Nebî, s. 357.
6- Sözler, s. 41.
7- Age, s. 41.
8- Age, s. 520.
9- Kastamonu Lahikası, s. 205.