"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İlk Meclis’te Yeşilaycılar galip

M. Latif SALİHOĞLU
05 Mart 2015, Perşembe
Tarihte 5 Mart 1920

İlk ismi "Hilâl-i Ahdar" olan Yeşilay Cemiyeti 5 Mart 1920’de İstanbul’da kuruldu.

Fahri başkanlığına Şeyhülislâm Haydarizâde İbrahim Efendinin getirildiği bu hayırlı cemiyetin kuruluş çalışmaları esnasında, Darü'l-Hikmeti'l-İslâmiye âzâsı Bediüzzaman Said Nursî'nin de aktif şekilde yer aldığı, o günlerin resmî belge ve cemiyet tutanaklarından açıkça anlaşılmaktadır.

Yeşilay Cemiyetinin merkezi olan İstanbul, o tarihlerde itilâf devletlerinin fiilî işgali altında bulunuyordu.

Anadolu'da ise, İngiltere destekli Yunan ordusu ile diğer mütecâvizlerin işgal ve istilâ hareketi bütün şiddetiyle devam ediyordu.

İşte, tam da bu ölüm-kalım hengâmesinde, koalisyon halindeki düşman cephesi milletimize karşı iki dehşetli silâhla taarruza geçtiler.

Birincisi: Her ânı ölüm kusan ateşli silâhlarla yapılan saldırılar.

Hemen her gün gemiler dolusu silâh ve mühimmat sevk ediliyordu, İstanbul ve Anadolu sâhillerine...

İkincisi: Ölümden de beter olan alkol silâhıyla yapılan taarruzlar.

Bununla da yine gemiler dolusu alkollü içecekler sevk ediliyordu, İstanbul başta olmak üzere hemen bütün sâhillerimize... Üstelik, bunların tamamı kasalarla bedava dağıtılıyordu; halkımızı, bilhassa gençlerimizi tâ cânevinden vurabilmek için...

* * *

Birinci şıktaki saldırıları püskürtmek için gayrete gelen, vargücüyle çalışan vatanperver insanımız, seve seve şehit ve gazi olmayı göze alarak bilfiil cihad ediyordu. 

Dolayısıyla, şehit de olsa, gazi de kurtulsa, neticesi yine güzeldi.

İkinci şıkta yer alan saldırı tarzı için ise, ne yazık ki aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Alkol sebebiyle kişi ne şehit olur, ne de gazi...

* * *

Evet, işgal ve istilâcı kuvvetler, bir yandan Anadolu'da sürdürdükleri cephe savaşıyla kırıp biçmeye çalışırken, bir yandan da şehirlerde yaşayanları alkol bağımlısı haline getirerek, onları uyutup uyuşturmaya çalışıyordu. Tâ ki, uyanamasınlar, gayret ve şeceata gelemesinler, hiç olmazsa pasif sürüler halinde kalarak işgale karşı direnemesinler diye...

İşte, kurucuları arasında Şeyhülislâm İbrahim Haydârî ile büyük İslâm âlimi Bediüzzaman Said Nursî'nin bulunduğu Yeşilay Cemiyeti, böyle bir zamanda ve böylesi bir atmosferde kuruldu.

Yine de mücadele şartları çok çetin geçiyordu. Bilhassa İstanbul'daki alkoliklere mâni olunamıyordu. İşgalcilere karşı ise, bu hususta hiçbir müeyyide uygulanamıyordu.

Buna rağmen, İngiliz işgal konseyi hiddete geldi ve Yeşilay'ın kuruluşundan on gün sonra (15/16 Mart gecesi) Şehzadebaşı'ndaki Mızıka Karakoluna bir kanlı baskın düzenleyerek henüz uykuda olan askerlerimizi şehit ettiler. Aynı anda hükümet, Meclis, Saray, matbuat ve posta-haberleşme merkezlerini de işgal ederek, baskıyı alabildiğine şiddetlendirdiler.

Meclis’te kavgaya sebep olan Alkol Yasağı (Men-i Müskirât) Kànunu

İstanbul'da giderek tırmanan baskılara daha fazla dayanamayan mebuslar, fert ve gruplar halinde Ankara'ya gittiler. 

Bu vatanperverler arasında bulunan Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey, İstanbul'da olduğu gibi Ankara'da da Yeşilay'ın maksadına vargücüyle hizmet etmeye çalıştı.

Meselâ, derhal bir "Men-i Müskirat Kànunu" (Sarhoşluk veren şeylerin önlenmesi) taslağı hazırlayarak Ankara'da yeni kurulan Meclis'in gündemine getirdi.

Mayıs 1920'de Meclis'te görüşülmeye başlanan ve çok sert tartışmalara yol açan bu kànun maddesi, ancak aylar sonra (14 Eylül) kabul edilebildi. O da sadece bir tek oy farkıyla.

Zira, Anadolu'da ölüm-kalım savaşının bütün şiddetiyle hükmettiği o günlerin Meclis'i, adeta tam ortadan ikiye ayrılmış durumdaydı.

Alkolün, yani sarhoşluk veren maddelerin yasaklanmasını isteyen grubun başında Ali Şükrü Bey, buna karşı gelen grubun başında ise M. Kemal geliyordu. 

Aralarında çok şiddetli tartışmalar yaşandı. Sonunda bir oy farkla da olsa, Meclis (22. sayı kararıyla) "Men-i Müskirat Kànunu"nu kabul etti.

Gariptir ki, bu kànun büyük tesir icra etti. Yasak, ülke genelinde uygulanmaya başlandı. Buna uymayanlar mahkemelere sevk edildi.

Bilvesile, bir iktibas: "Câ-yı dikkattir ki: ...Anadolu Hükümetinin bir emri ile, bütün işret, kumar gibi kebâirler men' edildi." (Bediüzzaman Said Nursî’nin Tulûât isimli eserinden.)

Ali Şükrü Bey cinayetinin ardından yasak kaldırıldı

İçki yasağını kànunlaştırmada en etkili rolü oynayan Ali Şükrü Bey, Çankaya Köşkü Muhafız Alayı Komutanı Topal Osman tarafından 23 Mart 1923'te canice öldürülerek katledildi.

9 Nisan 1924’te ise, üç yıl evvel kabul edilen "içki yasağı kànunu" iptal edilerek yürürlükten kaldırıldı.

11 Aralık 1924'te ise, bu kànun kapsamında cezaya çarptırılanlar için özel bir af kànunu çıkartıldı ve bütün suçlular serbest bırakıldı.

***

@salihoglulatif: İçki yasağı, 1920’de Ali Şükrü Bey ile M. Kemal’i karşı karşıya getirdi. Başlangıçta her türlü müskiratı yasaklayan Meclis, Ali Şükrü cinayetinin ardından içki yasağını kaldırdı.

Okunma Sayısı: 3623
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • çavdari

    5.3.2015 13:25:44

    Ne kadar manidar değil mi? Hilafeti de çok şiddetli müdafaa etmiştir kendisi.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı