"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Devlet millete öfkeli davranırsa...

M. Latif SALİHOĞLU
10 Aralık 2024, Salı
Devlet, kanunlar manzumesi içinde hareket eder. Vatandaş ne yaparsa yapsın, devlet yine de hissî davranamaz, kanun dairesinin dışına çıkamaz.

Öfke hali ise, kanun ve nizamın hiçe sayılarak hareket edilmesi manasını taşır. Bu ise, devlete yakışmadığı gibi, devleti idare eden sorumlu kişilere yakışmaz.

Şayet, bir öfke eseri olarak devlet adına bir hareket, bir inisiyatif söz konusu olursa, hataya-yanlışa düşmek kaçınılmaz olur. Hata ve günahlar ise elbette ki başa ve reis konumunda olanlara verilir.

Evet, “Hatalar başa verilir” kaidesince, ordu adına, yahut devlet adına işlenen hata ve günahlar da başa verilir. Tâ ki, vukûâ gelen hata nisbeti binden bire insin. Aksi durumda ise, bir hata çoğaltılarak binlerce insana mal edilmiş olur. 

Aynen şu ifadelerde anlatıldığı gibi: “Müsbet şeyler, haseneler, iyilikler cemaate, orduya tevzi edilir; menfîler, tahribat ve kusurlar başa verilir. Çünkü, bir şeyin vücudu, bütün şeraitin ve erkânının vücudu ile olur ki, kumandan yalnız bir şarttır. O şeyin ademi ve bozulması ise, bir şartın ademiyle ve bir rüknün bozulmasıyla olur, mahvolur-bozulur. O fenalık başa ve reise verilebilir. İyilikler ve haseneler, ekseriyetle müsbet ve vücudîdir. Başlar sahip çıkamazlar. Fenalıklar ve kusurlar, ademîdir ve tahribîdir. Reisler mesul olurlar.” 1 

*

Devlet millet için var. Devletin başındakiler de milletin hizmetkâdır. Millete böbürlenemez, halka dönüp tepeden bakamaz. Zira, millet devletin esiri, kölesi değil; gerçek sahibidir, efendisidir. 

İdareciler gelir, gider; millet ise, ilânihaye hayatına devam eder. Millet, aynı zamanda devletin öfkesinden, keyfî zulmünden, adâletsizliğinden emin olmalı. Doğrusu budur. Dahası, insanın huzur ve saadetini merkeze alan medenî dünyadaki durum da ekseriyetle böyledir. Hem Doğu’da, hem Batı’da bunun örneklerine bizzat şahit olduk.

İşte, hakikat-i hâl bu merkezde iken, devleti yönetenler, ele geçirdikleri devletin kuvvetini vatandaşa karşı öfke ile kullanamaz. Kanun dışı hareket edemez. Keyfi şekilde zulümkârlık yapamaz.

Şayet yaparsa ve zulümkârlıkta sınır tanımaz derecede ileri giderse, o takdirde kendi vatandaşını kendine ve rejime düşman hâle getirmiş olur. Vatandaşın düşmanlık hissi, zamanla onu isyana sevk eder. İsyan noktasına gelinmesi durumunda ise, haricî düşmanların iştahını açıp onların müdahalesine sebebiyet verir. 

Neticede, içerideki gayr-ı memnunlar, hariçteki müdahaleye hevesli cereyanlarla dirsek temasına geçerek, ülke dahilinde kaotik ortama zemin hazırlar. Aynen Libya’da, Irak’ta, Suriye’de olduğu gibi.

*

1930’lar Türkiye’sinde de benzer bir ihtimal ortaya çıkar. Zamanın hükûmeti zalimdir, gaddardır, hatta İslâmiyet düşmanıdır. 

Bediüzzaman Said Nursî’ye, o tarihlerde haricî devletlerin eliyle içeriye müdahale edilerek, ya savaş hali, ya da bir siyasî darbe ile hükûmet değişikliğine gidilmesi durumuna nasıl baktığı sorulur.

Üstad Bediüzzaman, bu suâle karşılık olarak, bazı akılların anlamakta müskilât çektiği şu cevabı verir: “Biz ferec ve ferah ve sürûr ve fütuhat isteriz; fakat, kâfirlerin kılıcıyla değil! Kâfirlerin kılıçları başlarını yesin; kılıçlarından gelen fayda bize lâzım değil. Zaten o mütemerrid ecnebîlerdir ki, münafıkları ehl-i imana musallat ettiler ve zındıkları yetiştirdiler.” 2

Dipnotlar: 

1- Şualar, 14. Şua.

2- Lem’alar, 16. Lem’a.

Okunma Sayısı: 2247
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İlhan

    10.12.2024 13:56:50

    Devletin başındakinin milletine açtığı dava sayılarına bakınız,geçmişteki devlet idarecileri ile kıyaslayınız ve milleti ile kavgalı lider kimmiş ayan beyan ortada değilmi.

  • HASAN DOĞAN

    10.12.2024 09:01:55

    Aynen genelde otokratik ve diktatöryel yönetimler iktidarlarını korumak için her zaman kendilerine bir yada bir kaç tane düşman belleyip onlarla çatışıyor gibi görünerek millette bir algı oluşturarak iktidarlarını korumaktadırlar.Biz de de 19232den itibaren dahili ve harici bedhahlar edebiyatı ile bu böyle olmuştur.Karşısındaki bir oluşumu önce radikalleştirip terörize ederek onunla yer yer çatışır ve millete de işte beka meselesi diyerek sürekli gündemde tutar.Şimdiye kadar irtica ve kürtçülük kartı ile bu işi devam ettiriyor maalesef,tabi olan da hem ekonomik hem de can güvenliği bakımından her zaman da millete oluyor....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı