"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Avrupa’da yeni bir doğuşun sancıları

M. Latif SALİHOĞLU
19 Ocak 2015, Pazartesi 08:00
Her hadiseye Kur’ân’ın dürbünüyle bakan, her gelişmeyi Kur’ân’ın güneşiyle aydınlatmaya çalışan Üstad Bediüzzaman, bundan yüz küsûr sene evvel Ezher Reisiuleması Şeyh Bahid’le konuşurken, istikbâl için şu müjdeyi veriyordu: “Avrupa, İslâmiyete hamiledir. Günün birinde bir İslâm devleti doğuracak.”

Aynı mânâ istikametinde şu sözler de, yine Bediüzzaman Hazretlerine ait: “Amerika ve Avrupa’nın zekâ tarlaları Mister Carlyle ve Bismarck gibi böyle dâhi muhakkikleri mahsulât vermesine istinaden, ben de bütün kanaatimle derim ki: Avrupa ve Amerika İslâmiyetle hamiledir; günün birinde bir İslâmî devlet doğuracak. Nasıl ki Osmanlılar Avrupa ile hamile olup bir Avrupa devleti doğurdu.” (Tarihçe-i Hayat, s. 82)

İşte, şimdilerde Avrupa, Amerika ve Avustralya’da yaşanan gelişmeler ve cereyan eden hadiseler zinciri, bu mânâdaki doğumun bir nevi sancılarıdır. 

Dolayısıyla, İslâmofobistler tarafından kasıtlı şekilde nazara verilmeye çalışılan “İslâm-terör” imajından hiç endişelenmemeli. Zira, bu tutmaz ve muhakkak ki geri teper.

Nitekim, tepmeye başladı bile. Sorumlu ve dengeli şahsiyetlerin ağzından çıkan hemen bütün sözlerin, devlet ve hükümet adına yapılan hemen bütün açıklamaların, İslâm dinine saygı ve Müslümanları savunma mahiyetinde olduğu açıkça görülüyor.

Kur’ân müfessiri olan Üstad Bediüzaman’ın tâbiriyle, “Avrupa ve Amerika’nın zekâ tarlaları”nda yetişen mühim şahsiyetlerin neredeyse tamamı, kendi ülkelerinde en az yarım asırdır yaşayan Müslümanların varlığından haberdardır. Bilgileri eksik ve yetersiz de olsa, İslâm ahlâkını yaşayan kimselerin şiddete başvurmadığını, mâsumların canına-malına zarar vermediğini, hatta terör eylemlerini şiddetle reddettiğini, dolayısıyla sabıkalarının da olmadığını gayet iyi biliyor ve görüyor.

Bu zeki ve sorumlu liderler, ayrıca şunu vurguluyor: Müslümanlara karşı Avrupa’da duyulan korkunun en önemli sebebi, İslâm dininin yeterince bilinmemesinden kaynaklanıyor.

İşte, hemen tamamı Hıristiyan olan bu kimseler, şayet eski Haçlı zihniyetine sahip olsalardı, katiyyen böylesine makul, dengeli ve aklı başında sözler sarf etmezlerdi. Belki, meseleyi daha da ajite edici ve halkı galeyana getirici hamaset dozu yüksek konuşmalar yapmayı tercih edeceklerdi ki, eski Haçlılar aynen böyle yapıyorlardı.

* * *

Bugün Avrupa’nın ve Amerika’nın hemen bütün şehirlerinde Müslüman kimseler var. Topluca bulundukları yerlerde de, haliyle camiler, mescitler, medreseler, Kur’ân Kursları, mustakil veya külliyeler şeklinde inşa ediliyor.

Bu gelişmelerden rahatsız olanlar ise, İsevilerden ziyada Museviler, özellikle de Yahudilerdir. Bunların elinde bulunan güçlü medya silâhıyla, o ülkenin bütün insanlarını korkutup tahrik ederek İslâmın ve Müslümanların aleyhine sevk etmeye çalışıyorlar.

Ne var ki, gayelerine erişemiyor, maksatlarına bir türlü vasıl olamıyorlar. Fakat, yine de belirlemiş oldukları hedefe doğru yürüyüşlerine, daha doğrusu plânlı tertiplerine ve provokatif eylemlerine devam ediyorlar.

Bundan on beş sene evvel İkiz Kule saldırısını, inanıyoruz ki bu dehşetli komite plânlayıp tatbik sahasına koydu. Dolayısıyla, aynı maksada mâtuf İngiltere, İspanya ve son olarak Fransa’daki kanlı terör eylemlerinin de yine aynı küresel komite tarafından tertiplendiği kanaati ağır basıyor.

Çünkü, bu tür saldırıların İslâma ve Müslümanlara hiçbir faydasının olmadığını aklı başında her mü’min bilir ve hakkıyla idrak eder.

Aynı idrake İslâm düşmanları da sahip oldukları içindir ki, taşeron olarak “İslâmcı” damgası taşıyan kişi ve örgütleri kullanmayı tercih ediyor.

Fakat, bu numara da artık bayatlayıp iyice sırıtmaya başladığı için, akıl-vicdan sahibi kimseler yutmuyor. Dolayısıyla, yetkililerce yapılan açıklamaların çoğu ister istemez doğru İslâmın ve hakiki Müslümanların lehinde bir mahiyet kazanmaya başlıyor.

Netice: İslâmiyeti sloganik olarak değil, ahlâken yaşayan ve müsbet hareket çizgisinde hareket edenler, Türkiye’de olduğu gibi dünya çapında da ağır basmaya ve galip gelmeye başlamış durumda. Galip cereyan hangisi ise, zuhûr eden en menfî gelişmeyi dahi kendi lehine çevirebilir. Bundan dolayıdır ki, Amerika ve Fransa’da yaşanan eski ve yeni vahşî saldırılar bile, çoğu insanı İslâmiyetin hakikatini araştırmaya sevk etmiş oldu. 

Özetle: Her türlü mel’anete tevessül eden İslâmofobistler, günden güne çoğalan İslâm dostları ve hidayete erenlerin yekûnu karşısında yine de gerileyip zayıf kalmaya mahkûm oluyor.

*** 

RUZNÂME 19 Ocak 1920 

Hem son, hem ilk Meclis

12 Ocak'ta (1920) bir toplantı yapan son Osmanlı Meclis-i Mebûsanı, Müdafaa-yı Hukuk Cemiyetinin yanı sıra, onlarla müşterek hareket eden Ankara'daki Heyet-i Temsiliye ile koordineli olarak çalışmaya devam etme iradesini gösterdi.

Meclis, 19 Ocak’ta ise, bu yöndeki iradesini ayrıca Türkiye ve dünya kamuoyuna ilân etmeyi uygun buldu.

 Aynı Meclis, ayrıca Erzurum ve Sivas Kongrelerinde karar altına alınan "Misak-ı Millî"yi (Millî Sözleşme) de kabul ettiğini açıkladı. 28 Ocak 1920'deki gizli oturum esnasında kabul edilen bu sözleşme, 12 Şubat'ta bütün dünya parlamentolarına duyurulmuş oldu.

Bu gelişmelerden şiddetle rahatsız olan İstanbul'daki işgal koalisyonu, 16 Mart günü kanlı bir hadise çıkardı, ardından Meclis'e baskın yaparak fiilî işgal teşebbüsünde bulundu. İşgal altında çalışmak istemeyen mebuslar, birer birer İstanbul'dan ayrılarak Ankara'nın yolunu tuttu.

İşte bu Meclis, Osmanlı Devletinin sonuncu meclisi olduğu gibi, 3 sene sonra ilân edilecek Türkiye Cumhuriyeti Devletinin de kurucusu olma şerefini taşıyor.

***

@salihoglulatif: İslâmofobistler, her türlü kirli ve karanlık oyuna tevessül ettikleri halde, yine de dünya çapında İslâm dostları ve yeni hidayete erenlerin sayısı günden güne çoğalıyor. Evet, yarasa tabiatlılar bundan rahatsız olsa da, İslâmiyet güneşi bütün haşmetiyle beşeriyet âlemini aydınlatmaya devam ediyor.

Okunma Sayısı: 3613
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı