İktisat “kıst” kelimesinden türemiştir. Kur’an-ı Kerimde on ayrı ayette farklı türevleri ile kullanılmıştır; tamamında “adalet”e vurgu yapar.
Özellikle “Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adalete şahitlik eden kimseler olun.” (Nisa Suresi, 4: 135.) ayetinde “kıst” kelimesi bunu açıklar.
Sınırsız insan ihtiyaçlarından mal ve hizmetlerin üretimi, dağıtımı, tüketimi ve bölüşümü adalete en çok ihtiyaç duyulan alan olmasından dolayı “iktisat” terimi ile ifade edilmektedir.
**
Adalet ve iktisat, ifrat ve tefritten uzaklaşıp aşırılıklardan kaçmak, istikameti ve orta yolu tutmak, itidal ile hareket etmekle sağlanır. İstikamet yolu olan “Sırat-ı Müstakim”den uzaklaşmak zulüm ve israftır.
Zulme ve israfa düşenler de şeytanın kardeşleridirler. (İsra Suresi, 17:27)
**
Bütün hatalar ve yanlışların, zulüm ve haksızlığın, israf ve aşırılığın sebebi “ifrat ve tefrittir.” Kurtuluş ancak adalet, iktisat ve istikamet üzere olmaktadır.
Bediüzzaman siyasette adalet ve iktisadı sağlayacak, ifrat ve tefritten kurtaracak istikametli yolu “siyasette muktesit meslek” olarak isimlendirir. “İstibdadı hürriyet zanneden” “Kanun-i Esasiyi” kabul edenleri tekfir edenleri, dini bilmeden istibdada müsait zannedenleri de itiraz ve ikaz eder.
“Haydar”a “Haydar!” demek lazım. Ne “Haydar Ağa” diye yağcılık yapmak, ne de “Haydo, Haydo!” diye alay etmek doğru değildir. (Münazarat, 123.) Haydo ve Haydar Ağa dememek için gerçekçi, akılcı ve hürriyetçi olmak gerekir. Bediüzzaman bunun için hürriyetçidir ve “hürriyet fedaisidir.” Hürriyeti ders verir ve “Hürriyet Rahman ve Rahim isminin tecellisi ve ihsanı ve imanın da hassasıdır” buyurur. (Münazarat, s.24.)
**
Peygamberimiz (asm) “Alim olup neyi emredeceğini ve neden nehyedeceğini kesin bilmedikçe bu işe girişme!” buyurur.
“İhsan-ı İlâhîden fazla ihsan, ihsan değildir. Bir dane-i hakikat bir harman hayalâta müreccahtır. İhsan-ı İlâhî ile tavsifte kanaat etmek farzdır. Cemiyete dahil olan, cemiyetin nizamını ihlâl etmemek gerektir. Bir şeyin şerefi neslinde değildir, zatındadır. Bir şeyin aslını gösteren semeresidir.” (Muhâkemât, 44.)
Siyasileri değerlendirecek tek ölçü icraatlarıdır. Siyasilerin sözlerine değil, icraatlarına bakılır ve sözleri ile değil, icraatları ile değerlendirilirler. Muhabbet gözü kusur görmediği gibi, garaz gözü de iyiliklerini de görmez ve göstermez.
**
Bediüzzaman “siyasette muktesit mesleği” takip ettiği için Abdulhamid’i her konuda desteklemediği gibi, onu tahttan indirmek isteyenlere de destek vermemiştir. Abdulhamid’in şahsını veli görürken, siyasetini eleştirmiş, bu ikisini birbirine karıştırmamıştır. Daima hürriyetçi olmuş ve hürriyetçileri desteklemiştir. Bu sebeple DP’yi “Ahrarların devamı” diye desteklemiş ve “Ben ekmeksiz yaşarım hürriyetsiz yaşayamam” demiştir.