İslâm felsefesi denen “Kelâm” ilmine göre “İrade” konusu “Kader” ile ilişkilendirilmiştir. İrade konusunda “ifrat, tefrit ve istikamet” olmak üzere üç meslek vardır.
Cebriye ekolünün kurucusu Cehm b. Saffan (v. 745) “İnsan hür değildir. Hür olsa kendi fiilini yaratması gerekirdi. Bu ise şirktir. Bu sebeple insan fiillerini zorunlu olarak yapar” demektedir.
Bu görüş tefrittir.
Bu görüşe tepki olarak doğan Mutezile ekolü kurucusu Vasıl b. Atâ (v. 748) “Allah adaleti gereği insanı kendi fiilleri ile yargılar. Bu sebeple insanın iradî fiillerini Allah yaratmaz, insan kendi fiillerinin hâlıkıdır. İnsan bunu Allah’ın kendisine verdiği güçle yapar” demiştir.
Bu görüş ise ifrattır.
Ehl-i Sünnet ise “İnsan iradesi ile ister ve teşebbüs eder. Allah da insanın isteğine göre yaratır. Ancak insanın fiilleri iradî olan ve zorunlu olanlar olmak üzere ikiye ayrılır ve insan ancak iradî fiillerinden sorumlu olur” diye orta yolu ve istikameti seçmiştir.
**
Hürriyetin sınırı başkasının hürriyetini engellememektir.
Hürriyeti engelleyen şeyler:
Birincisi, insanın biyolojik yapısıdır; her istediğini yapamaz.
İkincisi, imanı onu engeller; zira helâl ve haram sınırında uyması gerekir.
Üçüncüsü, toplumun örf ve âdetleri vardır; onlara uymak gerekir.
Dördüncüsü, yasalar da hürriyetleri engeller. Zira ne kadar çok yasa varsa hürriyet alanı o derece daralır.
Bütün bunlar başkalarının hürriyetini engellememek içindir.
Şayet yasalar başkalarının hürriyetini engelliyorsa bu durumda yasalar adil değil, zulüm yasaları olur.
Yasalar hukuka uygun ve hürriyetleri korumayı amaç edinirse âdil olur.
**
Bir diğer husus:
Hürriyet iyi olanı yapmak içindir. Kötü olanı yapma hürriyeti yoktur.
İyi olan, başkasının hürriyetini engellememek, yani baskı yapmamaktır.
Zira hürriyet kendini yok etme aracı olarak kullanılamaz.
Bu sebeple “İnsanın doğru ve adil olanı yapması hürriyet, kötü ve yanlış olanı yapması ise esarettir.”
Namık Kemal hürriyet için;
“Ne efsunkâr imişsin ey didâr-ı hürriyet,
Esir-i aşkın olduk, gerçi kurtulduk esaretten...” demektedir.
Hürriyetin efsunkâr olması insanların hak ve hürriyetlerini koruyup istidat ve kabiliyetlerinin gelişimini sağladığı içindir. Hürriyetin amacı insanın maddî ve manevî yönden gelişimini şağlamaktır. İnsan ancak hürriyet ve asayiş ortamında insanlık kabiliyetlerini geliştirerek, insanlık vasıflarını kazanabilir.