"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tarihî çağrıdan 100 yıl sonra

Kâzım GÜLEÇYÜZ
24 Kasım 2022, Perşembe
9 Kasım’da Mecliste resmî hoşamedi merasimiyle karşılanan Üstad Bediüzzaman, 23 Kasım’da da o zamanki Meclis Başkanı M. Kemal’e bir mektup yazmıştı.

Bu mektubu daha sonra küçük değişikliklerle bastırıp milletvekillerine ve komutanlara dağıttı. Giriş ve hitap cümleleri dışında aynı muhtevaya sahip olan mektupta farklı olarak ilginç bir cümle var.

O cümlede Said Nursî, M. Kemal’e, Napolyon’a değil, Selâhaddin Eyyubi gibi İslâm kahramanlarına tâbi olması çağrısı yapıyor.

Neden Napolyon değil? Sebepleri var.

Lord Kinross’a göre M. Kemal bilhassa gençliğinde Napolyon’la ilgili kitaplar okumaya merak sarıp ondan çok etkilenmiş.

Bir diğer nokta, beslendiği ideolojik kaynaklara bağlı olarak, M. Kemal’in 1789’daki Fransız İhtilâlinden de etkilenmiş olması.

Kemalizmin umdelerini oluşturan altı okun özellikle laiklik ve milliyetçilik ilkeleri jakoben yöntemlerle dayatılıp dikte edilirken Fransız modeli örnek alındı. Bu etkilenme o dereceye vardı ki, bizdeki laikçi uygulama, yer yer ilham kaynağı Fransa’yı bile solladı.

1918’de bir Osmanlı subayı iken tedavi için gittiği Viyana-Karlsbad’da bir akşam yemeğinden sonra cereyan eden sohbette, yandaki dans salonunda smokinli erkeklerle fourstep dansı yapan “gayet zarif, lâtif birkaç genç kadın”dan bahis açan M. Kemal’in, bu hayat tarzının bize nasıl taşınabileceğine dair şu sözleri konuyu gayet iyi açıklıyor:

“Benim elime büyük bir salâhiyet ve kudret geçerse, hayat-ı içtimaiyemizde arzu edilen inkılâbı bir anda bir ‘coup’ [darbe] ile tatbik edeceğimi zannederim. (...) 

“Velhasıl netice: Bu kadın meselesinde cesur olalım. Vesveseyi bırakalım... Açılsınlar.” 

Nitekim o büyük salâhiyet ve kudreti eline geçirdikten sonra, düşüncelerini dediği tarzda tatbik sahasına koydu. Cumhuriyeti bile emrivaki tarzında ilan etti. “İlke ve inkılâplar” ise, çok partili demokrasiye geçildikten sonra da yine darbelerle korunmaya çalışıldı.

İkinci Meşrutiyette “Fransız ihtilâli bize tamamen hareket düsturu olamaz” diyen Bediüzzaman’ın M. Kemal’e yaptığı “Napolyon’u örnek alma, Selâhaddin Eyyubi’ye tâbi ol” uyarısının arka planı buralara dayanıyor.

Ve bu ikazın da haklılığı, geçen yüz yıl içinde yaşananlarla yine tasdik ve teyid ediliyor.

Okunma Sayısı: 4809
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • [email protected]

    24.11.2022 08:07:21

    Ellerine , kalemine, zihnine,gönlüne sağlık.Varolasın.

  • S.topuz

    24.11.2022 06:21:34

    "Biz de sizlerden soruyoruz. Ve sizi iğfal eden ve adliyeyi şaşırtan ve hükûmeti bizimle, vatana ve millete zararlı bir surette meşgul eyleyen muarızlarımız olan zındıklar ve münafıklar, istibdad-ı mutlaka "cumhuriyet" namı vermekle, irtidad-ı mutlakı rejim altına almakla sefahet-i mutlaka "medeniyet" ismini vermekle, cebr-i keyfî-i küfrîye "kanun" ismini takmakla hem sizi iğfal, hem hükûmeti işgal, hem bizi perişan ederek, hâkimiyet-i İslâmiyeye ve millete ve vatana ecnebi hesabına darbeler vuruyorlar.".... Bediüzzaman Said Nursi, Şualar - 287

  • Mehmet Türeli

    24.11.2022 05:46:51

    Zülüm devam etmez, fakat küfür kıyamete kadar devam eder. Türkiyedeki süfyanizim ve decalizmin temelini oluşturan kemalizmin tasfiye aşamasına geldiği bir dönemde maalesef bazı dindar bilinen kişiler tarafında sahiplenerek güçlenmesine sebep oldular.

  • Demokrat hukukçu

    24.11.2022 00:26:37

    Keşke bütün bu yolların salikleri bunları bilselerdi, kendilerinin sadece üç yoldan birinde olup diğer iki yanın eksik olduğunun farkına varsalardı. Böylece birbirlerinin daha farkında olur, islamı da daha doğru anlamış olurlardı.

  • Ramazan Bey

    24.11.2022 00:25:12

    Tasavvuf, tarîkat ve ilim(hakikat);islâmın üç hali ve şeriat bunların tamamı.Tasavvuf inanç, duygu ve islâmı yaşayarak, uygulayarak(amel) Allah’a gidilen yol, tarîkatler Allah’a nasıl ve hangi usullerle gidileceğini(zikir, riyazet,nefsi terbiye yolları vs)tarif eden formülleri bir şeyh nezaretinde veren ekoller(okullar), ilim (hakikat) islâmı akıl yoluyla okuyup öğrenme ve uygulama,şeriatta ise bunların hepsi var.İlimsiz tasavvuf ve tarîkat olmaz,aklı devre dışı bırakır,sapıtırlar. İnanç ve duygusuz yani aşksız ilim amelsizliğe ve tatsızlığa götürür.Mantık evliliği gibidir.En ideali Efendimizin ve Hz Ali,nin yolu, yani aşklı,amelli hakikat yoludur ki Bediüzzaman’da da bu meczetmeyi görüyoruz.Onun zikir,riyazet ve gece hayatını görenler bir ehli tarîk der, derya gibi ilmini görenler bir alim, filozof der; sarsılmaz iman, aşk, zühd ve takvasını gören bir sufî der. Bu da gösteriyor ki o en doğru yoldaydı.

  • Ramazan Bey

    24.11.2022 00:17:17

    Bravo Sayın Güleçyüz, tarihte daha üstü açılacak çok meseleler var.Kıytırık günübirlik siyaset ve dedikodular yerine bu yönde araştırmalar ve programlar yapılmalı.Yandaş medyaya duyurulur.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı