"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Niyetin vüs’ati

İhvan Yıldız
12 Şubat 2025, Çarşamba
Niyet; yaptığımız veya yapacağımız amellerde, içimizde taşıdığımız gayedir. Bu gayeye göre Allah muamele edecektir. Zira bir hadis-i kudsîde Cenab-ı Hak, “Kulum beni nasıl tanırsa ona öyle davranırım.”1 buyurmaktadır.

Kul Allah’ı nasıl tanıyorsa, Allah hakkında kanaati ne ise hususî âlemindeki kalp ve vicdan sistemi ona göre şekillenecek ve renklenecektir. “Evet herkes, kâinatı kendi âyinesiyle görür. Cenab-ı Hak insanı kâinat için bir mikyas, bir mizan suretinde yaratmıştır. Her insan için, bu âlemden hususî bir âlem vermiş. O âlemin rengini, o insanın itikad-ı kalbîsine göre gösteriyor.”2

İnsanın kalbine ne yerleşmiş ve aklına ne hükmetmişse, o hükme göre hâdiseleri yorumlayıp idrak etmesi insan fıtratının değişmez bir prensibidir. Dünyada Cennet hâleti yaşamanın yolu itikadını iman üzerine teksif etmeye bağlı. Hem rububiyet-i İlâhiyenin icraatlarında: “Rahmet-i İlâhiyenin izini, özünü, yüzünü görüp herşeyde kemâl-i hikmetini, cemâl-i adaletini müşahede [etmek] […] ve merhamet-i İlâhiyeden daha ileri şefkat [...]”3 göstermemek gerekiyor.

Niyet, hakikaten çok mühimdir. Üstad “Nazar ile niyet mahiyet-i eşyayı tağyir [değiştirir] eder. Günahı sevaba, sevabı günaha kalb eder [dönüştürür]. Evet, niyet âdi bir hareketi ibadete çevirir ve gösteriş için yapılan bir ibadeti günaha kalbeder.”4 diyerek niyetin ne kadar önemli olduğunu ifade etmektedir.

Yapılan bütün hayırlı ve güzel ameller güzel bir niyetle hayat bulur. Sadece hayırlı ve güzel amellere hayat vermekle kalmaz, dünyevî fiilleri de ibadet hükmüne getirebilir. “Namaz kılanın diğer mübah dünyevî amelleri, güzel bir niyet ile ibadet hükmünü alır.”5

Bazen insan çok arzu etmesine rağmen, şartların müsadesizliği neticesinde hayır ve hasenat yapamayabiliyor. Malum olduğu üzere “Mü’minin niyeti amelinden hayırlıdır.”6

Bu hadisi Üstad Bediüzzaman Hazretleri, çekirdek ve tohumlardaki niyet misaliyle nazarlarımıza sunar. Şöyle ki: “Nebâtâtın tohumları ve çekirdekleri, onların niyetleridir. Hem meselâ, kavun, kalbinde, nüveler suretinde bin niyet eder ki, ‘Yâ Hâlık’ım! Senin Esmâ-i Hüsnân’ın nakışlarını yerin birçok yerlerinde ilân etmek isterim.’ Cenab-ı Hak, gelecek şeylerin nasıl geleceklerini bildiği için, onların niyetlerini bilfiil ibadet gibi kabul eder. ‘Mü’minin niyeti amelinden hayırlıdır’ şu sırra işaret eder.”7

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, çok arzu etmesine rağmen, imkânsızlık yüzünden hayır ve hasenat yapamayanı, o çekirdeklerin niyetlerine benzetiyor. Ve bu samimi niyetin mükâfat göreceğini nazarlarımıza sunuyor.

Gaflet ve ülfet yüzünden: “Mazide şükrünü eda etmediğin nimetlerin şükrünü kaza etmek lâzımdır.”8 fehvasınca mazide ihmal ettiğimiz o nimetlerin şükrünü eda etmede namaz bir vasıtadır. Çünkü “Şükrün envaı var. O nevilerin en câmii ve fihriste-i umumiyesi, namazdır.”9

İnsanın iradesi cüz’î olduğundan, kendisine teveccüh eden hadsiz nimetlerin tamamına bir anda ve birlikte şükredemez. Onları tek tek sayması da mümkün değildir. Bu umumî şükrü ancak küllî bir niyet ile yerine getirmeye çalışabilir. “Eğer desen: “Şu küllî hadsiz nimetlere karşı nasıl şu mahdud ve cüz’î şükrümle mukabele edebilirim? Elcevab: Küllî bir niyetle, hadsiz bir itikad ile [...] Âciz bir abd, namazında “Ettahiyyatü lillah” der. Yani: Bütün mahlukatın hayatlarıyla sana takdim ettikleri hediye-i ubudiyetlerini, ben kendi hesabıma, umumunu Sana takdim ediyorum. Eğer elimden gelseydi, onlar kadar tahiyyeler Sana takdim edecektim. Hem Sen onlara, hem daha fazlasına lâyıksın. İşte şu niyet ve itikad, pek geniş bir şükr-ü küllîdir.”10

Demek ki mazide şükrünü eda edemediğimiz nimetlerin şükrünü eda etmek böyle bir niyet ile mümkün gözüküyor.

Dipnotlar:

1-Buharî, Tevhid: 15, 35; Müslim, Tevbe: 1, Zikr: 2, 19; Tirmizî, Zühd: 51, Da’avât: 131.

2- Lemalar, 23. Lem’a, Hatime, 1. Sual.

3- Kastamonu Lâhikası, Mektup No: 78

4- Mesnevî-i Nuriye, Katre.

5- Sözler, 4. Söz.

6- Camiü’s-Sağır,4/3810.

7- Sözler, 24. Söz, 5. Dal, 2. Meyve.

8- Mesnevî-i Nuriye, Habbe, Zeyl-ül Habbe, 137

9- Mektubat, 28. Mektub, 5. Risale (Şükür Risalesi).

10-Sözler, 24. Söz, 5. Dal, 2. Meyve.

Okunma Sayısı: 276
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı