"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Günahları işlemedeki imtihan elekleri

İhvan Yıldız
03 Eylül 2024, Salı
Cenab-ı Hak; rububiyet-i amme ünvanıyla, Hakîm ve Müdebbir ismiyle bir meydan-ı imtihan ve mübareze açıyor.1

İnsan ise bu meydan-ı imtihan ve mübareze olan dünyada, tecrübe-i hizmet için muvakkaten bulunuyor.

“Bu dünyada, kısa bir müddet zarfında, hayat-ı şahsiye ve hayat-ı içtimaiye geçirmenin bir gayesi şudur ki: Suretler alınıp terkib edilsin, netice-i amelleri alınıp hıfzedilsin; tâ, bir mecma-ı ekberde muhasebesi görülsün ve bir meşher-i a’zamda gösterilsin ve bir saadet-i uzmaya istidadı gösterilsin.” 2 

İstidadların inbisat ve inkişaf ettirilmesi de insanın çeşitli şekillerde imtihana tâbi tutulmasını iktiza ettiriyor. 

Hak ve hakikat namına olan hizmetlerde hizmetlerin lüzumu gereği nefislerin hisseleri ve desiseleri var mı yok mu diye çeşitli eleklerle elenmeye, kader-i İlâhî ve inayet-i Rabbaniye müsaade ediyor.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, nefsin hissesinin ve desisesinin olup olmadığını şöyle izah ediyor: “Herkeste nefs-i emmâre bulunur. Bazı da hissiyat-ı nefsiye damarlara ilişir, bir derece hükmünü kalb, akıl ve ruhun rağmına olarak icra eder.” 3 

Nefis, heva, his ve vehim insanın en büyük düşmanlarıdır. Bu hisler kolay kolay iman ve iradenin emrine girmezler. Bu vartalardan ve düşmanlardan ancak tahkikî ve kuvvetli bir imanla baş edebilir. 

Bir insan bütün günahları serbestçe işlemiş olsa da inkâr etmedikçe imansız olmaz. Günahı serbest ve gizli işlemek tabirlerinde şöyle bir nükte var: Günahı serbest işleyen adamın iman ve hayası öyle bir dejenere olmuş ki âdeta yok olma derecesine yaklaşmış ama yok olmamış. Günahı gizli işleyen adam ise imandan gelen haya ile utanır, çekinir ama tam da hissiyatını terk edemediği için o günahı gizli saklı işler. Bu adam imanın kemalinden ve güzelliğinden bazı şeyleri tadıyor ve hissediyor demektir. 4 

İrade; hayra ve şerre çalışan duygular arasında hakemdir, yani karar veren konumundadır. Hayır ve şer kuvvetlerin irade üzerinde baskı kurması müsavidir. Bu müsâvîliği de ancak insanın tercihleri bozabilir. Meselâ insandaki şer kuvvetler ona “kebairi işle” diye baskı yaparken, hayır kuvvetleri de “işleme” diye telkinde bulunur. 

Dolayısıyla “Ehl-i imanın desais-i şeytaniyeye kapılmaları, imansızlıktan ve imanın zaîfliğinden olmadığını, hem günah-ı kebairi işleyen küfre girmediğini... anladım, Cenab-ı Hakka şükrettim, o vartadan kurtuldum. Çünkü, sabıkan dediğimiz gibi, şeytan, cüz’î bir emr-i ademî ile insanı mühim tehlikelere atar. Hem insandaki nefis ise, şeytanı her vakit dinler. Kuvve-i şeheviye ve gadabiye ise, şeytanın desiselerine hem kabile, hem nâkile iki cihaz hükmündedir.” 5 

İnsanın manevî terakkisi; nefsin his ve hevesle, Şeytanın da vehimle sürekli kalbe ve akla hücumu sayesinde gerçekleşir. Bediüzaman Hazretleri “Hem insanda madem nefis, heva ve vehim ve şeytan hükmediyorlar; çok vakit imanını rencide etmek için, gafletinden istifade ederek, çok hileleri ederler, şüphe ve vesveselerle iman nurunu kaparlar.” 6 diye ikaz eder iken.

Kur’ân-ı Kerîm’de “Heva ve heveslerini kendisine mâbud edinen kimse.” 7 diyerek ikaz ediyor. 

Bediüzzaman Hazretleri şöyle bir tesbît yapar: “Kasten ve bizzat kimse küfrü kabûl etmez. Yalnız şirk heva-i nefislerine yapışır. Onlar da içine düşer; mülevves, pis olurlar. Ondan çıkması müşkülleşir.” 8 

Eğer insan nefsini sever ise şöyle davranmalıdır: “Nefsine muhabbet ise, ona acımak, terbiye etmek, zararlı hevasattan men etmektir. O vakit nefis sana binmez, seni hevasına esir etmez. Belki sen nefsine binersin. Onu hevaya değil, hüdaya sevk edersin.” 9

Elhâsıl kebairi işlemek imansızlıktan değil; his, heves ve vehmin galebesiyle akıl ve kalbin mağlûbiyetinden ileri gelir.

Saniyen; Risale-i Nur okudukları hâlde içtimaî/siyasî hayatta savrulmanın sebebi; nefsin duygusal boyutlarının devreye girmesi; yani nefis, heva, his ve vehmin galebesiyle akıl ve kalbin mağlûbiyetinden ileri gelir. Selam ve dua ile.

Dipnotlar:

1- Sözler, 15. Söz, 4. Basamak.

2- Sözler,10. Söz, 10. Hakikat. 

3- Lem’alar, 21. Lem’a, 2. Mani.

4- https://sorularlarisale.com/yoksa...

5- Lem’alar, 13. Lem’a, 5. İşaret.

6- Mektubat, 26. Mektup, 4. Mebhas.

7- Furkan Suresi: 43 

8- Mesnevî-i Nuriye, Katrenin Zeyli.

9- Sözler, 32. Söz, 3. Mevkıf, 2. Nokta, 4. Nükte. 

Okunma Sayısı: 1617
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı