Semâdan; bol ve bereketli su inmediği zaman, hayat son bulur. Cenâb-ı Allah her şeyi sudan yaratmıştır. Sudan yaratılan her canlının hayatı da ancak su ile devâm eder. İşte bu bakımdan su bâzen altından daha kıymetlidir.
Çölde susuzluktan ölme tehlikesi olsa, yanımızda da bir bardak altın bulunsa hiç kıymeti yoktur. Fakat bir bardak su olsa bizi ölümden kurtarabilir. O suyu âfiyetle içer şükrederiz.
Yarın güneşin çıkması için duâ etmeyiz. Çünkü, kerkes bilir ki, yarın güneş doğacak. Fakat yağmurun ne zaman yağacağı ‘mugayyebâtı hamse’dendir. Yani lokman sûresinin 34. âyetinde anlatılan ve Allâh’tan başka kimsenin bilemeyeceği 5 şeyden biridir.
Bu da bizim Allâh’a yalvarmamız ve yağmurun kıymetini idrak etmemiz içindir.
Merhametli, Re’fetli ve şefkatli nebîmizin yağmurla ilgli örnek bir duâsı şöyledir: “Yâ Rab! Bize bol faydalı, her tarafa akıp giden, her tarâfı sulayan umûmî bir yağmur ihsân et. Yâ Rab! Bize yağmurla su ver. Bizi ümitlerini kesmiş kimselerden eyleme. Kullarda, beldelerde ve yaratılmış şeylerde öyle darlık vardır ki, senden başkasına arz edemeyiz. Yâ Rab! Bizim için ekinler bitir. Bizim için memeleri sütle doldur. Bize göğün bereketinden su ver. Bize yeryüzünün bereketinden yetiştir. Ey Rabbimiz! Biz senden mağfiret isteriz. Şüphesiz sen çok mağfiret edicisin. Bize gökten bol bol yağmur yağdır.”
Bir defasında ordunun suya ihtiyacı vardı. Hz. Ömer, peygamberimizden yağmur duası istedi. Peygamberimiz (asm) elini kaldırdığı anda bulut toplandı ve yağmur yağdı. Böylece ordunun su ihtiyacı giderilmiş oldu.
Bu mucize, Bedir savaşında ordunun suya muhtaç olduğu bir zamanda vukû buldu. “Allah sizi temizlemek için üzerinize gökten yağmur indirdi” âyeti bu hâdiseye işâret eder. (Enfal, 8/11)
Îman, ihlâs, istikâmet, Kurân ve sünnet üzere kalınız.