"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Umut

Hasan ABDULLAH
17 Ağustos 2016, Çarşamba
Yaşasın sıdk! Ölsün yeis! Muhabbet devam etsin! Şûrâ kuvvet bulsun! Bütün levm (kınamak) ve itâb (azarlamak) ve nefret, hevâ hevese tâbi olanlara olsun. Selâm ve selâmet, hüdâya tâbi olanlar üstüne olsun. Âmin.

Darbe girişimi savuşturulmasına rağmen ülkede, sanki darbe başarılı olmuş gibi, bir yılgınlık ve umutsuzluk göze çarpıyor. Demokrasi mitingleri bile bu olumsuz ruh halini giderebilmiş değil. Darbe girişimi başarısız olduğu halde toplumsal travma bu düzeydeyse, Allah (cc) muhafaza, darbe girişimi başarılı olsaydı ne olurdu bunu düşünmek bile korkunç.

Devlet mekanizmasının ilk tepki olarak, belirli bir refleks göstermesi beklenen ve anlaşılır bir durum. Fakat refleks dediğimiz şey beklenmedik olarak gerçekleşen olaylara anlık olarak verilen bir tepkidir. “An” dediğimiz şey geçip, eskiye doğru gittikçe, bu refleks dediğimiz korkuyla karışık ilk tepkilerin, yerini daha sağlıklı ve sağduyulu hareketlere bırakması beklenir. Sürekli refleks halinde yaşamak, tıbbî açıdan da normal bir durum değildir.

Türkiye, bir an önce bu refleks halinden kurtulup; normal hayatına geri dönmelidir. Darbelerin birçok kez yapılmasını, darbeleri gerçekleştirenlerin gerektiği gibi, hatta çoğu zaman hiçbir şekilde cezalandırılmamasıyla ilişkili olduğunu zaten biliyoruz. Bu mânâda devlet mekanizmasının bu son darbe girişiminde bulunanlara, kanunlar çerçevesinde gerekli cezaların verilmesi gerekmektedir. Bu konuda bütün ülke sanırım hemfikir.

Bir yandan hukukî süreç işlerken, diğer yandan ülkenin darbeyle yatıp darbeyle kalkamayacağı gerçeğinden hareketle, ülke normal hayatına bir an önce dönmelidir. Adalet işini yaparken, gammazcılığa, muhbirciliğe, ifşacılığa, iftiracılığa kapı açılmamalı, bunlar özendirilmemelidir. Vatandaşın işi ihbarcılık yapmak değildir. Vatandaşa muhbirlik görevi verilirse, iş bir anda hasımları ispiyonlamaya, kıskançlık sebebiyle iftiracılığa kapı açılmış olunur. 

Suçluların cezalandırılmasını ve hakkında hüküm vermeyi siyasetçiler değil, siyasetten arınmış hâkimler yapsın. Siyasetçilerin şu andaki en önemli görevi, her gün ekranlardan, umutsuz bir ruh haliyle hamaset ve öfke yaymaları değil, umut yaymalarıdır. Yapılması gereken, umut verici uygulamalarla, millete yeniden umut aşılamaktır. Siyasetçilerin en başta kendileri gelecekten umutlu olabilmeli ki, millete de bu umut sirayet edebilsin. Çünkü umut da umutsuzluk da bulaşıcıdır. Bu sebeple, siyasetçilerin umutlu söylemlerde bulunmalarına ihtiyaç var. 

Bunları yazıyoruz, çünkü bu millet gibi hâlâ bu ülkeye olan inancımız ve umudumuz var. 

Fakat bu umut denen şey, hiçbir zaman sonsuz ve sınırsız değildir. Hovardaca tüketilmemesi gerekir. Umut dolu insanların, umut verici bir şekilde düşünmeye devam etmeleri, umut etmeye olan inançlarını yitirmemeleri gerekir. Çünkü, ancak umutlu insanlar olumsuz giden bir şeyleri değiştirmek için çaba sarf edebilir ve bunu başarabilirler. Dünyanın umut dolu bir dünya veyahut umut vaat etmeyen bir dünya olması; tamamen, umutlu insanların umutlarıyla, umutsuz insanların umutsuzluklarının hangisinin bir diğerine üstün geldiği ile alâkalıdır.

Şüphesiz umut dolu bir dünyada bile, umutsuz insanlar bizi fazla uzağa götüremez.

Umut varlıktan iyidir. Çünkü varlığınız bir gün bitebilir. Umudunuz varsa varlığınız bitse de, hayata tekrar tutunabilir, hatta tekrar bir varlık sahibi olabilirsiniz. Ama umudunuz biterse, varlığınız size sırtında taşıdığınız bir çuval yükten fazla bir anlam ifade etmez.

Ne demiş Mevlânâ;

Küle döndüysen, yeniden güle dönmeyi bekle.. Ve geçmişte kaç kere küle dönüştüğünü değil, kaç kere yeniden küllerin arasından doğrulup yeni bir gül olduğunu hatırla...!

Ve….

Ne zaman gökyüzüne bir nefes bir duâ gönderdin de, ardınca ona benzer bir iyilik gelmedi.

Okunma Sayısı: 2505
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abidin Sarıbaş

    17.8.2016 10:07:59

    Cok hos bir yazi olmus.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı