16 Temmuz gecesi cami hoparlöründen duyulan duâlarla uyandık. Whatsapp’ımdan sürekli duyulan bip seslerinden olağanüstü bir durum olduğu anlaşılıyordu.
Acaba “yine bir terör saldırısı, inşallah ülkemizde olmamıştır” düşüncesini içimizden geçirirken, televizyonu açtık.
Bütün kanallar, ülkede bir darbe girişimi olduğunu bildiriyorlardı ve şaşkınlığımız bir kat daha arttı. Gerçekten, bu ülke darbelerden ve darbecilerden çok çekti. En kötü sivil yönetimin en iyi askerî yönetimden iyi olduğunu her zaman savunduk. Her ne sebeple olursa olsun, hangi gerekçeye dayanırsa dayansın, hiçbir darbe haklı olamaz, hatta haklı olduğu iddia bile edilemez.
Darbe dönemlerinde yaşanan insan hakları ihlâlleri, darbe sonrası ortaya çıkan kitlesel terör örgütleri, ülkenin her darbe sonrası ülkenin on yıllarca geri gitmesi, bu ülkeye ve millete çok şeyler kaybettirdi. Bu ülke yeni bir darbeyi ve sonuçlarını kaldıramazdı ve çok şükür ki, bu darbe girişimi başarısız olup; akim kalmıştır.
2016 yılında, bu teknoloji ve iletişim çağında, ülkenin hâlâ darbe girişimi yaşaması hakikaten ülkemiz açısından utanç verici.
Bu darbe girişimi, siyasî iktidara karşı değil, Türk demokrasisine karşı yapılmıştır. Demokrasilerde, iktidarlara gidiş ve geliş şekilleri bellidir. Bu darbe girişiminin bütün muhalefet partileri tarafından reddedilmesi de demokrasinin gücünü ve önemini ortaya koymuştur.
Bu darbe girişiminin bir son olmasını dileyerek, ülkenin demokratikleşmesi yolunda bir vesile olmasını umuyoruz.