İnsanların yıkılmış, doğru yoldan sapmış inanç dünyalarını, Kur’ân esaslarına dayalı imanla nurlandıran İslâmiyet, bir medeniyet dinidir.
İman temelinde ibadetler bulunduğu gibi, muamelât denilen hayatı yaşama tarzı ve prensipleri de tanzim edilmiştir. Her inancın bir kültür hayatı olduğu gibi, bu kültüre uygun bir mutfağı da olacaktır. Bu açıdan bakıldığında, İslâm dininin de kendine has bir mutfağı olacağından, bu İslâm mutfağını detaylarıyla tanıyıp, korumamız hayatî anlamda önem kazanmaktadır. Onun içindir ki, “Kâmil manada Müslüman olmak için, İslâm mutfağından yemek şarttır. Başka bir ifade ile gayr-ı müslim mutfaktan beslenerek Müslüman kalmak zordur veya kendi kendimizi aldatmaktır.”6 Bu gerçeklerden hareket ederek, hadis-i şerifler ışığında, Resûlullah’ın (asm) tavsiyelerini ve yedikleri gıdalardan örneklerle, hayatımıza uygulanmasını sağlamamız, sağlıklı ve huzurlu bir hayatın temelini teşkil edecektir.
Sağlıklı bir hayatın devam edebilmesinde, tıbb-ı Nebevînin gıda tavsiyeleri, dikkat ve kararlılıkla tesbit edilerek uygulanmalıdır. Öncelik sırasına göre ekmekten başlanacak olursa, ekmeğin kepekli esmer undan yapılması tavsiye edilmiştir. Onun için kimsede elek bulunmazdı. Övülen gıdalardan birisi de, şifalı olan sirke “Sirke ne iyi katıktır.” buyurularak, tavsiye edilmiştir. Çok sevilen değerli bir gıda da, zeytin ve zeytinyağıdır. “Zeytinyağını yiyin ve onunla yağlanın zira, o mübarek bir ağaçtandır.” diye tavsiye edilmiştir. Besleyici ve faydalı bir gıda olan hurmanın salatalık, kavun veya karpuzla yenmesinin daha sağlıklı olacağı, buna bir miktar peynir ve ceviz ilâve edilmesinin, az-öz bir gıda ile beslenmek için tavsiye edilmiştir. Hurmanın yağ, süt ve un ile karıştırılarak yapılan helva, severek yedikleri HAYS besleyici bir gıdadır.
Resûlullah’ın (asm), severek yedikleri TİRİD hakkında İbn-i Abbas (ra) anlatıyor ki: “Resûlullah’ın (asm), en çok sevdiği yiyecek, ekmekten yapılan TİRİD idi.” Tirid, biraz bayatlayan ekmek parçalarını biriktirip, küçük küçük doğradıktan sonra, üzerine et suyu veya kemik suyu, yağ, salça ve baharat ilâve edilerek çok kolay yapılabilen bir Peygamber (asm) yemeğidir. Hurma, süt, bal ve yağ karıştırılarak, az bayatlayan ekmeklerin üzerine ilâve edilir. SERİD adı verilen bu yemek, sevilen ve övülen bir gıdadır. Ayrıca Resûlullah’ın (asm), sevdikleri bir yemek de HAZİRA’dır. Besleyici ve faydalı olan bu yemeğin yapılışı ise şöyledir: “100 gram doğranmış yağlı koyun eti kavrulur. Ardından iki yemek kaşığı tam buğday unu eklenerek, biraz daha kavrulur. Tencereye tuzlu su eklenerek karıştırılır. Daha sonra kaynayıp hafif koyulaşınca, ocaktan alınarak servis edilir. Haziranın etsiz yapılan çeşidine ASİDE adı verilir.”7 Resûlullah’ın (asm) sofrasında, değerli protein, mineral ve vitamin kaynağı olan yumurta nimeti de bulunmaktadır. Bir hadis-i şeriflerinde, yumurtanın besin değeri “Bir peygamber, vücudundaki güçsüzlükten Allah’a (cc) yakındı. Allah da (cc), ona yumurta yemesini emretti.” 8 diye belirtilmiştir.
Tıbb-ı Nebevînin bir kaynağı ve uygulama alanı da, Resûlullah’ın (asm) sofralarıdır. Bu sade ve güzel sofrada, sebze ve meyvelerin faydaları tarif edilirdi. Yeşillikler ve salatalık çeşitlerinin, hurma veya balla yenmesini tavsiye etmişlerdir. Kalbe ferahlık veren ayva da övülmüştür. “Ölüm hariç, bütün dert ve hastalıklara şifa olan çörekotu” da değerli bir ilâç bitkidir. Hurma mu’cizesi ise “İçinde hurma bulunmayan bir evin halkı açtır.” Ve “Hurma mü’min için, ne güzel sahur yemeğidir.” buyurularak, vazgeçilmez bir şifa kaynağı olarak tarif edilmiştir. Hurma ile yapılan, hastalara bir güç ve enerji kaynağı olan FERİKA çorbası, kolayca hazırlanabilir. 100 gram çekirdeği çıkarılmış hurma, ezilerek bir miktar tereyağında ezilerek kavrulur. Bundan sonra üzerine bir litre süt ilâve edilerek kaynatılır.
Resûlullah’ın (asm), kokularından dolayı kendine yasakladığı, fakat ashabına yemelerini tavsiye ettiği, soğan ve sarımsak hakkında “Çiğ sarımsak ye. Eğer ben meleklerle konuşmasaydım, mutlaka onu yerdim. Onu yiyen kokusu geçinceye kadar, mescide yaklaşmasın. Kim soğan, sarımsak yiyecekse, pişirerek onları öldürsün.” diye tavsiyede bulunmuşlardır. Resûlullah (asm), kabak yemeklerini çok sever ve “Ya Aişe, tencere kaynattığınız zaman oraya fazla kabak koyun, zira kabak kalbi takviye eder.” buyurarak tavsiye etmişlerdir. Çok sevdikleri bir meyve de incirdir. “İncir yiyiniz. Eğer Cennetten inen bir meyve vardır desem, onun incir olduğunu söylerim. Çünkü basuru iyileştirir, nikris (GUT) hastalığına da iyi gelir.”9 diye övülmüştür. Narı da çok sever ve ince zarları ile yenmesini tavsiye ederlerdi.
Resûlullah’ın (asm), sevdiği çorbalardan birisi de TELBİNEdir. “Falanın ağrısı var, yemek yiyemiyor denilince: ‘ Size telbineyi tavsiye ederim. Ona bundan yedirin.” Ayrıca “Nefsim kudret elinde olan Allah’a (cc) yemin olsun ki, telbine birinizin yüzündeki kiri yıkaması gibi, karnınızı yıkar.” diye övülmüştür. Faydası çok, yapılışı kolay olan bu çorba, bir yemek kaşığı tereyağına, iki yemek kaşığı arpa unu karıştırılarak, hafif kavrulur. Üzerine bir litre soğuk su ilâve edilerek, kaynayıncaya kadar karıştırılır. Bir miktar tuz ve kuru nane ilâve edilerek servis yapılır. Resûlullah’ın (asm), sevdikleri harika bir tatlı olan FÂLUZEC (bal helvası), Hz. Cebrail’in (as) tarifi üzere yapılmıştır. İbn-i Abbas (ra) anlatıyor: “Faluzeci ilk işitmem şöyle oldu: Cebrail (as) Resûlullah’a (asm) gelip: ‘Ümmetine yeryüzü açılacak. O zaman onlara dünyalık bol bol akacak. Öylesine akacak ki, FÂLUZEC bile yiyecekler, dedi. Bunun üzerine Aleyhisselâtü vesselâm: Fâluzec nedir? diye sormuş, Cebrail (as): ‘yağ ve balı karıştırıp yapılan helva, diye açıklamıştır. Resûlullah (asm), bu haber karşısında hıçkıra hıçkıra ağlamıştır.”10 Yapılışı çok kolay olan bu helva, beş yemek kaşığı tereyağı eritilerek, altı yemek kaşığı tam buğday unu ilâve edilerek, kavrulur. 1.5 bardak bal sulandırılarak, una karıştırılır. Kısık ateşte, bal çektirilir. Besleyici ve şifalı bir tatlıdır.
Tıbb-ı Nebevî dairesindeki beslenmeden anlaşılıyor ki maddî, manevî ve sosyal hastalıkların kaynağı olan, zevk ve refah beslenmesi yerine, sağlıklı yaşamak için beslenme prensiplerine uymanın yaradılış gayesine uygun, huzur kaynağı olacağı inancına bağlı olunması gerçeğine dayanmasıdır.
SAĞLICAKLA KALIN...
Dipnotlar:
6) Prof. Dr. İbrahim CANAN, Kütüb-i Sitte, c. 10, s. 391 Akçağ Yayınevi.
7) Ülkü Mensure SOLAK, Resûlullah’ın Sofrası, s. 122, Nesil Yayınları 2015.
8) Sûfî- Zâde Seyyid HULÛSÎ, Mecma’ul Âdab, s. 518.
9) age., s. 516.
10) Kütüb-i Sitte, Hadis no: 6948.