Hatırlanacağı üzere Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri karşı karşıya olduğumuz “üç büyük düşman”ı, “Cehalet, zaruret (fakirlik) ve ihtilâf” olarak saymıştır. Bu düşmanlara karşı da “San’at, marifet (bilgi) ve ittihad” silâhlarıyla karşılık verilmesi icap ettiğini de eklemiştir.
Müslümanların ihtilâf ve tefrika tuzağına düşmesinin rahatsız ettiği isimlerden biri de İttihad-ı İslâm için gayret gösteren cihan padişahlarından Yavuz Sultan Selim Han olmuştur. “Milletimde ihtilâf ü tefrika endîşesi/ Kûşe-i kabrimde hattâ bîkarar eyler beni/ İttihâdken savlet-i a’dâyı def’e çâremiz,/ İttihâd etmezse millet dağ-dâr eyler beni” şiiri Yavuz Sultan Selim Han’a aittir.
İhtilâf ve tefrikanın İslâm dünyasına verdiği zararları anlatmakla bitiremeyiz. Bu bakımdan birlik, beraberlik ve ittihad çağrıları her zaman dikkate alınmalı ve çarenin burada olduğu kabul edilmeli.
Türk ve Özbek bilim adamlarının 21. yüzyıl tehditleri ve İslâm bilim gayeleri üzerine fikirlerini paylaştıkları “21. Yüzyıl Tehditleri ve İslâm Marifeti Gayeleri” konulu bir konferans İstanbul’da toplanmış ve “Terörist İdeolojinin Eğitimli İslâm’ın Yardımıyla Karşılanması”, “21. Yüzyıldaki Küresel Çatışma Trendleri” ve “İslâm Peygamberi Hz. Muhammed’in Birlikte Yaşama Modelleri” gibi konuları ele almış.
Konferansta konuşan İbn Haldun Üniversitesi (İHÜ) Rektörü Prof. Dr. Recep Şentürk tefrika ve ihtilâf tuzağına dikkat çekerek şöyle demiş: “İslâm dünyasındaki en büyük tehditlerden biri tefrikadır. Tefrika, Müslümanların güçlerini birbirleriyle mücadelede harcamalarıdır. Maalesef şu anda Orta Doğu’da bunu görüyoruz. Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de, Müslümanlar birbirleriyle savaşıyorlar. Bu çok büyük bir tehlike. Bunun çözümü Müslümanlar arasındaki birliği tesis etmek. İslâm düşmanları bu tefrikayı arttırmak istiyorlar. Buna karşı vahdeti teşvik etmemiz gerekiyor. Taklitçilik ise eskiden olanı şimdi de aynı şekilde yaşatmaya devam etme gayreti. Bu olmaz. Çünkü insanlık, kültür, teknoloji değişiyor. Açık medeniyet çağına girmiş durumdayız. Ben buna gelenekli yenilikçilik diyorum. Bir taraftan geleneğimizle alâkamızı sürdüreceğiz, ama yenilikçi olacağız.”
Dünyanın küçük bir küresel köy haline geldiğini ve artık lokal bir problemin kalmadığına da dikkat çeken Prof. Dr. Şentürk, “En küçük sorun küresel hale geliyor. Bunun sonucu olarak ortak bir istikbalimiz var. Ben buna açık medeniyet diyorum. İnsanlığın birbirinden izole olma gibi bir imkânı yoktur. Yani Orta Doğu yanarken sen Berlin’de, Londra’da rahat uyuyamazsın. Bir şekilde oradaki yangın gelip seni de etkiler. Özbekistan ve Türkiye arasındaki bu işbirliğinin bütün insanlığa faydası olacak” şeklinde konuşmuş. (AA, 21 Eylül 2018)
Evet, dünyanın bir köy olduğu ve bir yerde yaşanan problemin dünyanın başka yerlerinde yaşayan insanlarını da etkilediği her gün şahit olduğumuz bir durum. Bu bakımdan ihtilâf ve tefrika aslında sadece İslâm âleminin derdi değil. Bütün insanlık bu dertten muzdarip. Kendi içinde birlik ve beraberlik sağlayamayan her ülkenin derdi de bu değil mi?
Tabiî ki ihtilâf ve tefrikanın en çok zarar verdiği yer İslâm âlemidir. “Müslüman Müslümanın kardeşidir” Hadis-i Şerifi bilindiği halde ihtilâfa düşmek, tefrika ile parçalanmak çok acele tedavi edilmesi gereken bir yaradır. Bu yarayı tedaviye çağıran her türlü çağrı bu bakımdan önemlidir. İnşallah İslâm âleminin bu yarayı tedavi ettiğine hep birlikte şahit oluruz...