Siyasette sarf edilen ‘söz’ ile ‘gerçek’lerin birbirinden çok farklı olduğunu bilenler bilir. Bilmeyenlere de en iyi şekilde hadiseler, yaşananlar ve nihayetinde tarih öğretir.
Bediüzzaman Hazretleri, siyasî hayattaki bu zıtlığı, bu çelişkiyi anlatırken şöyle der: “Zaman olur zıd, zıddını saklarmış. Lisân-ı siyasette lâfız, mânânın zıddıdır.” (Sözler, Lemeât, s. 647) İlgili eserde bu ifadeye düşülen ‘haşiye’de, dipnotta “Bu zamanı tam görmüş gibi bahseder” denilmiş. Hakikaten de siyasetteki ‘söz’ ile ‘gerçekler’in birbirine çok uzak olduğu her geçen gün biraz daha net görmüyor muyuz?
Malum olduğu üzere komşumuz Suriye’de yönetim değişti. 61 yıllık bir iktidar tahminlerden çok kısa bir zamanda sona erdi ve yerine yeni idareciler geldi. Gerek Suriye’de ve gerekse başka İslâm ülkelerinde ve tabiî ki dünyada ‘kendi milletiyle barışık idareciler’in işbaşına gelmesine her halde kimse itiraz edemez. Suriye’deki iktidar değişiminden sora millete anlatılanlarla, şu anda yaşanan ‘gerçek hadise’ler acaba birbiriyle örtüşüyor mu?
Hemen ifade edelim ki Suriye meselesi kolay izah edilebilecek bir mesele değildir. Bu hususta ‘uzman’ olmadığımızı da biliyoruz. Fakat Türkiye’yi idare edenlerin ya da onları destekleyen ‘uzman’ların ilk günlerde söyledikleri ne ölçüde isabetliydi? Çoğu TV programlarında bir ‘fetih’den bahsediliyordu ve aksini ileri sürenler en ağır şekilde itham ediliyordu. Üstelik iktidar partisinin bazı kurucuları bile Suriye’deki İsrail’in kazançlı çıkmak üzer olduğunu söylemesine rağmen...
Şimdi aradan epey zaman geçti ve devletin resmî haber ajansı, manşetine şöyle bir haber taşıdı: “Suriye’de işgalini sürdüren İsrail ordusu, başkent Şam’ın 20 kilometre yakınına sokuldu.” (AA, 14 Ocak 2025)
Haberde şu bilgiler de var: “İsrail, 61 yıllık Baas rejiminin devrilmesinin ardından Suriye topraklarında işgal ettiği alanı genişletiyor. (...) Ülkenin güneyindeki işgalini de sürdüren İsrail ordusu, yaklaşık 30 askerin oluşturduğu bir ekip, 3 buldozer ve 3 tank eşliğinde Kuneytra vilayeti kırsalındaki el-Malika ile el-Rafeed beldelerinin batısındaki Deriyat bölgesine girdi. İsrail sınırından Deriyat bölgesine doğru kazı çalışmaları yapan ve toprak yol açan ordu güçleri, bölgedeki tarım arazilerini buldozerlerle tahrip ederek kullanılamayacak hale getirdi. Suriye topraklarındaki İsrail işgaline tepki gösteren el-Malika beldesinin sakinlerinden Abdu el-Karyan, İsrail’in ‘güvenlik ve istikrar’ bahanesiyle Suriye topraklarını işgal ettiğini söyledi. Karyan, ‘Şeyh Dağı’nda ve Teloul el-Hamer’de tahkim noktaları kurdular. (İsrail) İşgal güçleri, köylere, Malika beldesine ve Dereyya Tepesi’ne giriyor, buralarda bulunan arazileri dümdüz ediyor’ dedi.”
İsrail, Şam’ın 20 km yakınlarına kadar gelmiş ve hâlen orada tahkimat yapıyorsa bu sadece bir ‘sınır ihlâli’ olarak görülebilir mi? Böyle bir tablo varken, Suriye’nin şehirlerine ‘plaka numarası’ vermek insanları yanıltmak değil mi?
Temennimiz ve duamız Suriye’nin gerçek anlamda hür olması yönünde olsun.