Hak, hukuk, adalet ve demokrasi yolunda ilerleyemediğimizi gösteren çok hadise var.
Aynı meseleyle irtibatlı olarak işlerin ehil olanlara değil, ‘bizden olan’lara, ‘torpil’ bulanlara ve kısaca ehil olmayanlara verildiği meydanda. ‘Bunun delili var mı?’ diyenler olursa sosyal medyadaki tartışmalara, bilgi ve belgelere bakabilir.
Sükûnet her zaman ‘işlerin iyi gittiği’ni göstermez. İnsanların konuşması, fikirlerini beyan etmesi, farklı görüşler ileri sürmesi bir şekilde engelleniyorsa o esnadaki sükûnet arzu edilen bir durum değil. Fikirlerin beyanı engellenmez ve farklı görüşler dile getirenler engellense ve buna rağmen bir sükûnet varsa o tercih edilir.
Ülkemizin şu andaki durumu, insanların susturulması neticesi ortaya çıkan tabloyu hatırlatıyor. Farklı fikirlere tahammül kalmamış durumda. Bürokratlar bir yana, üniversiteler ve akademi de iyice suskun. Düşünün ki mahkeme kararları dahi uygulanmıyor ve bunca hukukçudan, hukuk fakültesi hocalarından ses çıkmıyor. Elbette itiraz edenler de var, ama sayıları yok denecek kadar.
Merhum Vali Recep Yazıcıoğlu’nun (2 Haziran 1948- 8 Eylül 2003) görevdeyden yaptığı konuşmaları hatırlamak lâzım. Valilik makamında bulunduğu yıllarda devletteki hantallığı, problemleri ağır şekilde eleştirmiş ve buna rağmen vazifede kalmıştı. Şimdi böyle bir şey olabilir mi?
Görev yaptığı bölgelerde halka olan yakınlığı ve sıra dışı fikirleriyle tanınan Vali Yazıcıoğlu’nun bir TV programında yaptığı konuşma bugün de geçerli değil mi? İşte merhum Yazıcıoğlu’nun tesbitleri: “Kültür olarak siyah-beyaz bir yaklaşım içindeyiz. Siyah-beyaz, dost-düşman. İç düşmanlar-dış düşmanlar... Yahu ne oluyor kardeşim ya? Nasıl olur? Bir vatandaş nasıl ‘düşman’ olur? Düşman olduğuna kim karar verecek be kardeşim? ‘Dost-düşman’ askerî terminolojidir. Sivil hayatta ‘dost-düşman’ terminolojisi kullanılır mı ya! Bu askerî terminolojidir. Ondan sonra zenciler-beyazlar... ‘Falan okulu bitirenler vatan hainidir’, ‘feşmekân okulu bitirenler vatanseverdir’... Memleket hain dolu. O zaman hainler çıkıyor piyasaya. Bir zamanlar zenciler vardı, solcular biliyorsunuz bir zamanlar zenci idi. Şimdi zenci, irticacılar oldu. Yani her zaman bir zenci buluyoruz biz. Demek ki zencilere şiddetle ihtiyacımız var. Yani berikiler-ötekiler. Şimdi bütün bunlar bizim seçkinci anlayışın, dayatmacı anlayışın, tekelci anlayışın, toplum mühendisliğinin yanlış kavramları, vurguları... Kamplaşmalar, kemikleşmeler... Kafamız kalıplarla dolu, dogmalarla dolu. Herkesin kendi doğrusu var. Herkes kendine tapıyor. Farklılıkları zenginlik kabul etmiyoruz. Ve devlet, sistem; ideoloji üretiyor. İdeoloji üreten sistemler demokratik sistemler değil, faşist sistemlerdir. Devletin görevi ideoloji üretmek değildir. İdeoloji, kişilerin, grupların, sivil toplumun tercihidir. Devlet hakemdir, devlet teknik devlettir. Devlet hizmet üretir.” (Eski tarihli bu video AvTv amblemi taşıyor ve şimdilerde @rafbekcisi twitter hesabından paylaşılmış. 1 Ocak 2021)
Türkiye’nin şu andaki yapısı ve anlayışı böyle valilere imkân ve fırsat verir mi? Peki, benzer sıkıntılar şu anda yaşanmıyor mu? Ve dertlerin dile getirilmesi engellenince o dertler çözüme kavuşur mu? Fersah fersah geri düştüğümüzün farkına varalım vesselâm.