Bir kişinin ortaya koyduğu tavrın, icap ettiğinde bin kişiden daha tesirli olduğunun çok misalleri vardır.
Buna bir misal de “iki sezondur Avrupa futboluna damgasını vuran” Muhammed Salah olmuş.
Duymuşsunuzdur, ama güzellikleri yaymakta fayda olduğu için bir defa daha duyurmakta, tekrar etmekte zarar olmaz.
“Güzel haber” özetle şöyle: Stanford Üniversitesi’nden dört akademisyen tarafından yapılan çalışmaya göre, iki sezondur Avrupa futboluna damgasını vuran Muhammed Salah, Liverpool kulübünün şehri olan Merseyside’da İslamofobi bağlantılı nefret suçlarının iki yılda yüzde 18.9 azalmasını sağlamış.
ABD’de Stanford Üniversitesi tarafından yapılan “Ünlülerin etkisi önyargıyı azaltabilir mi?” başlıklı çalışmaya göre, futbolcu Salah’ın Liverpool’daki (İngiltere’nin en köklü futbol kulübü) başarısı kulübün bulunduğu şehir olan Merseyside’da İslamofobi ile bağlantılı nefret suçlarında ciddî bir azalmaya sebep olmuş.
Hazırlanan raporda, “Merseyside kentindeki nefret suçlarında yüzde 18.9’luk bir azalma yaşandı. Diğer suç çeşitlerinde ise böyle bir değişiklik gözlenmedi. Ayrıca Liverpool taraftarlarının Müslüman karşıtı tweetlerinin, diğer büyük İngiliz taraftarlarının paylaşımlarına kıyasla yarı yarıya azaldığını fark ettik. (Müslümanlarla ilgili tweetler yüzde 7.2’den yüzde 3.4’e düştü)” denilmiş.
Araştırmacılar ayrıca Salah’ın çizdiği “makul, karizmatik aile adamı” imajının ve kamu önünde inancıyla ilgili açık bir şekilde konuşmasının İslam’la ilgili kanaatleri olumlu yönde değiştirdiğini savunmuşlar.
Raporda, “Maçları, maç sonu röportajları, kulüp tarafından yayınlanan duygusal videoları ve Salah’ın sosyal medya hesaplarındaki içeriği izleyerek Salah’ın saha içi ve saha dışındaki hayatına yönelik zengin bilgi sahibi oldular. İzleyiciler, bir Müslüman’ın nasıl duâ ettiğini belki de hayatlarında ilk kez Salah gol attığında gördüler” ifadelerine yer verilmiş. (Yeni Asya, 5 Haziran 2019)
15 Haziran 1992 tarihinde Mısır’ın Gharbia şehrinde doğan Salah için Mısır Kralı gibi lâkaplar takan İngiltere’deki taraftarlar Salah’a özel beste bile yapmışlar. Beste şu şekilde: “Mo Sa-la-la-la-lah, Mo Sa-la- la-la-lah, Eğer sizin için yeterince iyiyse, benim için de iyi. Eğer birkaç gol daha atarsa, sanırım Müslüman olacağım. Mo Salah şu an da camide oturuyor. Olmak istediğim yer orası.” (Yeni Asya, 24 Haziran 2018)
Böyle bir tablo karşısında bin defa, milyon defa şükredilmez mi? Demek ki bir ‘ordu’nun yapamadığını nasip olunca bir kişi bile yapabiliyormuş.
Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın değişik yerlerinde ‘İslamofobya/ İslamdan korku’ var ve bu da büyük ölçüde “İslâmı bilmemek”ten kaynaklanıyor. Muhammet Salah gibi kişiler konuşmaktan ziyade hayatlarıyla güzel örnek olarak dolaylı şekilde İslâmı tanıtmış oluyorlar. Futbolcu Salah hatırına İslâmı merak eden, İslâmın aleyhinde olmayan binlerce insan, örülmek istenen ‘korku’ duvarını aşabilmiş.
Bu tablo, bu haber, bu gerçek bir defa daha gösteriyor ki mesele konuşmakta değil; hal ve harekette düğümleniyor. İslâm ülkeleri dünyadaki ‘İslâmdan korku’yu bertaraf etmek için her sahada böyle güzel örnekleri yetiştirmeli ve dünyaya göstermelidir. Bunun yerine konuşmayı tercih etmek sadece vakit kaybetmek anlamına gelir.
Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin “Eğer biz doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu ve istikameti göstersek, bundan sonra onlardan [diğer din mensuplarından] fevc fevc dahil olacaklardır” tesbitine imza atmış olan futbolcu Muhammet Salah’a teşekkür ve duâ ediyoruz. Allah istikametten ayırmasın ve Salah gibilerin sayısını arttırsın inşallah.