Her yıl ‘Ezan-ı Muhammedi’nin hürriyetine kavuşmasının yıl dönümünde Türkiye’nin yakın tarihini bir defa daha hatırlarız. 16 Haziran, ezan yasağının sona erdiği tarihtir.
Ülkemizde 18 yıl boyunca (1932’den 1950 yılına kadar) “Allahu Ekber” diyerek ezan okunmasının yasak olduğu, orijinal haliyle ezan okuyanların takibata uğradığı, cezalandırıldığına tarih şahittir. Bazıları inkâr etse ya da bilmese de, o günleri yaşayanlar hâlâ hayattadır ve yaşananlara şahitlik ediyorlar.
Bir defasında bu meseleleri konuştuğumuz bir TV muhabiri böyle bir yasağı hiç duymadığını, ihtimal vermediğini söylemiş ve ciddî ciddî itiraz etmişti. Ancak hemen ulaşılabilen belgeler karşısında ikna olmuş küçük çaplı bir şok geçirmişti.
O günleri yaşayan binlerce şahitten birisinin şahitliğini yeniden hatırlamakta fayda var. Daha önce Yeni Asya’da yayınlanan (12 Kasım 2014) röportajında Hemşin’li (Rize) Hacı Ali Pastırma ezanın hürriyetine kavuşmasını özetle şöyle anlatmıştı:
“Köydeki cami bize 200 metre uzaktaydı. Biz öğlede okuldan çıkar, camiye giderdik. Mahalledeki hoca aynı zamanda muhtar idi. Her gün jandarmalar gelir, camide çocuk okuyor mu diye kontrol ederdi. Hoca bize derki ki, ‘Sen filan yerde, sen de filan yerde bekle, nöbetçi ol. Jandarma gelirse haber ver.’ 1950’den önce hangi camide hoca vardı? Hiçbir camide hoca yoktu. Of’lular Ramazan aylarında köylere gelir ve bir ay hocalık yapar, teravih namazlarını kıldırırlandı, o kadar. Başkası yasaktı...
“Ben ‘Allahu Ekber’ diye okunan ezanı ilk defa Çayeli, Erenler Köyü (Venekdere) Camii’nde duydum. Cuma günü camiye gittik. Rahmetli İsmail Dayı vardı, caminin köşesinde ezan okuyordu. Arkadaşlara dedim ki, ‘Bu amca ne yapıyor böyle?’ dediler ki, ‘Ezan okuyor.’ ben itiraz ettim: ‘Ezan bu değil ki!’ Çünkü bu şekilde bir ezanı hiç duymamıştım. Hemşin’de ‘Tanrı uludur’ diye ezan okunurdu ve ezanı öyle bilirdim. Venekdere’de (Çayeli’nin bir köyü) cami içinde olmak şartıyla, gizlice ezan okunuyordu. Ama Hemşin’de korku vardı. Karakol hemen caminin yanındaydı...
(Peki, Hemşin’de “Allahu Ekber” diyerek ezanın yeniden okunması günlerini hatırlıyor musunuz?) Hatırlamaz mıyım. 1950’de genel seçimler bitti. Menderes seçimleri kazandı diye radyo söyledi. Allah rahmet eylesin, Hemşin’in ağalarından Gobal Tevfik Dayı vardı. Hoca idi aynı zamanda. Hemşin’deki kahve ile Nahiye Müdürünün yazıhanesi karşı karşıya... Radyodan ‘Halk Partisi yıkıldı, seçimi kaybetti’ diye duyulunca Gobal Tevfik Dayı ayağa kalktı ve müdürün yazıhanesine doğru giderek ‘Allahu Ekber’ şeklinde ezan okumaya başladı. Hemşin’de ilk ezanı, Allahu Ekber diye o okudu. Ezan ondan sonra orijinal şekliyle okundu. Kur’ân Kursları açıldı. Bir köyde ölen olursa, hoca yoktu cenazeyi kaldırmaya. Bizim köyde yarı buçuk hocalar vardı. Komşu köyden cenazesi olanlar gelir, bizim köydeki hocaları alır gider ve cenazelerini öylece kaldırırlardı. 2 saat, 3 saatlık yoldan gelirlerdi. Cenazeyi yıkayacak adam kalmamıştı köylerde. Halk Partisi her şeyi yasak etmişti... Ama öyle bir tokat yedi ki Halk Partisi, bir daha da iktidara gelemedi.”
Şahitler yüzlerce değil binlercedir. Nümune için birini hatırlatmak şimdilik yeterli. Ezanın üzerindeki yasağı, esareti sona erdirip hürriyetine kavuşturanlara binlerce rahmet. Allah onlardan razı olsun. Amin.