Virüs salgını sonrası herkes dünyada bir değişim bekliyor, ama bu değişimin hangi yönde olacağı tartışmalı.
İnsanlık bu salgından ibret ve ders alabilirse iyi yönde değişim olma ihtimali var. Yok, ibret ve ders alınmazsa Allah muhafaza daha büyük musîbetler dünyanın kapısını çalabilir.
Bütün dünyayı etkileyen bu musîbetten ders alınması noktasında ayrıntılı değerlendirme yapanlar oldu. Bunların arasında Yusuf İslam’ı belki de başta saymak icap eder. 1960’lı ve 70’li yılların meşhur söz yazarı ve şarkıcısı olan Cat Stevens, yani 1977’de Müslüman olduktan sonraki adıyla Yusuf İslam, kendi YouTube kanalından kısa, ama etkili bir değerlendirme yayınlamış. Bu salgının, bu musîbetin bütün dünya için büyük bir imtihan olduğuna dikkat çeken Yusuf İslam, içinde bulunduğumuz sıkıntılı dönemi Allah’la olan bağlantımızı yenilemek ve kendimizi gözden geçirmek için kullanmamızı tavsiye etmiş.
Yusuf İslam’ın 3 Nisan 2020’de paylaştığı mesajın bir bölümü şöyle: “Bu pandemi (salgın) bize daha önce yapmadığımız şeyleri öğretiyor. Ve bize yeni bir gerçeklik sunuyor sanki. Belki de kendimizi manevî olarak yenilemeliyiz, bence en önemli şey bu. Çünkü biliyorsunuz, sürekli çatışmalarla boğuşuyoruz. Halbuki gerçek huzur, savaşlardan ya da karışıklıklardan etkilenmez. O yeri, o noktayı bulmalıyız. (...) Allah yaratılmamış olandır, fakat bizler yaratıldık. Bu noktaya gelmedikçe, Allah’la karşılaştırılınca ne kadar küçük olduğumuzu fark etmedikçe bu dünyada huzur bulamayız. Özellikle kendimizi kendimizle hapsettiğimiz şu günlerde. Bütün bu şartların ve durumların üzerinde olacak o bağlantıyı kurma yollarını bulmalıyız.” (Yeni Asya, 5 Nisan 2020)
Virüs salgınının ve krizin “daha önce yapmadığımız şeyleri öğretiyor” olması inkâr edilebilir mi? Gençler yaşlılara soruyor: “Daha önce böyle bir felâket yaşadınız mı?” Alınan cevap: “Hayır, yaşamadık” şeklinde.
Yusuf İslam’ın dikkat çektiği gibi bu kriz, bu salgından ders almak demek “kendimizi manevî olarak yenilemek”le mümkün olur. Ayrıca, “gerçek huzur, savaşlardan ya da karışıklıklardan etkilenmez”se gerçek huzuru aramak durumundayız.
Esas mesele ise şu: “Ne kadar küçük olduğumuzu fark etmedikçe bu dünyada huzur bulamayız.” Dünyadaki kavgaların sebebi de zaten “küçük dağları ben yarattım” anlamına gelecek hal ve davranışlar değil mi? Dünyadaki imkânlar ve fırsatlar âdil şekilde paylaşılmış olsa her insan ve her ülke mutlu ve huzurlu olmaz mı?
Bu noktada, Dünya Müslüman Âlimler Birliği Genel Sekreteri olan Şeyh Ali Mühyiddin el-Karadaği’nin bu hususta yayınladığı “fetva”da yer alan duâları da ihmal etmemek lâzım: *Allah’ım, verdiğin nimetlerin gitmesinden, verdiğin sağlığın değişmesinden, ansızın cezalandırmandan ve gazabını gerektirecek her şeyden Sana sığınırım. *Allah’ım! Alaca hastalığından, aklımı yitirmekten, cüzzamdan ve (diğer) kötü hastalıklardan Sana sığınırım. *Allah’ım! Dünya’da ve Ahirette Senden afiyet/sıhhat istiyorum, Allah’ım! Dinimde, dünyamda, ailemde ve malımda senden bağışlanma ve afiyet istiyorum, Allah’ım! Ayıplarımı ört, güzelliğimi/ korkaklığımı emin kıl, Allah’ım! Önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan ve üstümden beni koru ve altımdan suikast ile öldürülmekten azametine sığınırım. (Fetvanın Türkçe tercümesinden alındı.)
Bu hadiselerden ders ve ibret alanlardan olmayı dileyerek bu duâlara amin, amin, amin diyelim inşallah.