Bazı idareciler memnun olmasa da, milletimizin menfaatine olduğuna inandığımız “hak, hukuk ve adalet” konularını hatırlatmaya devam etmek icap ediyor.
Bu sayede “Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz asla!” diyenlerin sayısında ciddi bir artış olur diye ümit ediyoruz.
Türkiye’den de ulaşılan bazı ‘sosyal ağ’ların bir vesile ile erişime kapatılması üzerine ciddi bir tartışma yaşandı ve yaşanıyor. Elbette her ‘sosyal ağ’ın faydalı ve zararlı yönleri de vardır. Bu mecralar netice itibarıyla bir ‘meydan’dır ve burada kötü ve iyi yan yana bulunabilir. İnternet dünyası başlı başına bir dert. İyi yönde kullanılınca güzel bir alet, kötü yönde kullanılınca da yakıcı ve yıkıcı bir vasıta oluyor.
Çoğu kişinin kullandığı bir ‘sosyal ağ’ iktidar tarafından erişime kapatılınca bazı arkadaşlarca “Nasıl değerlendiriyorsunuz?” diye soruldu. Özetle şöyle demek icap etti: “‘Hukuk’ erişimime kapanınca susanların, bir sosyal ağ kapandı diye itiraza hakları kalır mı? En başta hak, hukuk, adalet, şeffaflık, liyakat gibi ‘ağ’lar erişime kapandığında niçin milyonlarca insan itiraz etmedi ya da etmedik? Bu önemli meselede itiraz etmeyenlerin şimdi itiraz etmelerini kim dikkate alır?”
Kanaatimizce meselenin özü bu noktada düğümleniyor: Türkiye gerçek anlamda bir “hak, hukuk ve adalet devleti” olmuş olsa şimdi yaşadığımız sıkıntıları yaşar mıydık? Kapatılan bazı sosyal ağların elbette ‘kötü’ yönleri de vardır. Ancak bu kötü yönlere karşı insanları şuurlandıracak ve ikna edecek çok daha tesirli çalışmalar yapmak icap etmez mi? Yasaklamak da bir yoldur, fakat esas kalıcı fayda insanların bu kötü ‘ağ’ları ve kötü paylaşımları protesto etmesi ve ilgi göstermemesi değil mi?
Şu nokta da mühimdir: Eğer mesele bu ‘ağ’lardaki kötü ve zararlı yayınları etkisiz hale getirmek ise; benzer bütün ağlardaki kötülüklere itiraz etmek icap eder. Şu an engellenmeyen ama engellenen ağlardan çok daha zararlı yayınlar yapan “sosyal ağ”lar yok mu? Aynı şekilde kötü diye engellendiği ifade edilen ‘ağ’lardan bin kat daha feci yayınlara imza atan TV kanalları ve programları yok mu? Niçin bu konuda da çifte standart uygulanıyor? İdarecilerin “Bizim aleyhimizde yayın yapmıyor” diye düşündüğü ve müsamaha ile baktıkları bazı TV ve gazeteler ‘kötü diye engellenen’ sosyal ağlar kadar ve bekli de daha fazla zararlı yayınlara imza atmıyor mu? Adaletle hükmedilmiş olsa en başta “yerli” diye sunulan bu yayınların hukuk içinde engellenmesi gerekirdi.
Netice itibarıyla en başta “hak, hukuk, adalet, şeffaflık, liyakat” gibi ‘ağ’ları kapatılmasına itiraz edilmeliydi. Maalesef, çoğu kişi bu noktadaki imtihanı kaybetti...