İran cumhurbaşkanı Reisi’nin şüpheli ölümü sonrası, İran’ın İsrail-Hamas savaşına yaklaşımı değişti diyenler olsa da, İran’ın siyasî iç dinamiklerini bilme şansımız yok.
Yalnız İran’da yıllardır süren ambargonun, halkın değişim sürecini tetikle-diği ve dünya nimetlerini elde etmeye olan ilgisini giderek arttır-dığını söyleyebiliriz. İçerdeki bu değişim, yönetimin radikal tu-tumlarından uzaklaşmasına ve yeni yol haritası çizmesine yol açmış olabilir. Özellikle batının molla rejimine karşı, serzenişleri-ni sosyal medya üzerinden yo-ğunlaştırdığı bir zamanda, Orta-doğu’nun karmaşık ve anarşiyi tetikleyen yapısından uzaklaş-mak isteyen, bir yönetim anlayışı hâkim olmuş olabilir. Bu konu da, Haniye’nin, Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan’ın yemin töreni sonrası, İran topraklarında suikast ile öldürülmesine ilişkin tutumunu, İran devrim muhafızlarının ve rejimin İsrail’e karşı söylemlerinde bulabilirsiniz. İran’daki bu değişimi, suikastlere karşı olan tavrından da okuyabilirsiniz
Yahya Sinvar ve Haniye’nin (Allah rahmet eylesin, ikisi de şehit oldu) barış yanlısı oldukları biliniyor. Bu yaklaşımın İsrail’in pek işine gelmediği de ortada, İsrail, İran’a saldırmayacak, ya da kademeli olarak ABD’nin bilgisi dâhilinde, petrol rafinerisi ve altyapılara es geçerek saldırı planlayacak, Başkan Biden açıklamasını yaptı. Haniye ve Sinvar barış masasına yakındılar, bu yaklaşım, İsrail’in iç siyaset ve dinamiklerinde sıkışan Neten-yahu’nun işine gelmemişti. Haniye’nin 31 Temmuz, Sin-var’ında 17 Ekim de şehit edilmesinin altında yatan gerçek aslında budur ve Gazze savaşını başka bir mana kazandırabilir. Barış masası İsrail için kabul edilemezdi ve bu suikastleri planlayarak uygulamaya koymuştu. Çünkü bu savaşta, İsrail’in geliştirmiş olduğu taktiksel, noktasal atışlı liderlere suikast planı başarıya ulaşmıştı.
İsrail-Hamas savaşında, Dünya artık bir an önce barışın sağlan-ması, ateşkesin ve soykırımın durması yönünde tavır gösteri-yor, barışı istemeyen ise ABD ve AB’nin bazı ülkeleri. İsrail’in koşulsuz destekçisi ABD ye karşı kimse söz söyleyemiyor ve karşı-sına almak da istemiyor. Bu yüzden İsrail’in bu nokta atışlı suikastleri barışa giden yolun temizlenmesi değil, İsrail için daha kıymetli olan Hamasın teslim olma şartlarının ayak sesleri de-nebilir. Hamas ve Hizbullah’ın liderlerinin şehit edilmesi sonrası, liderlik yapanların akıbeti böyle olacak mesajı da veriliyordu, oysa bilmedikleri, Sinvarlar ölse bile başka Yasinler, Yahyalar, Meşaller ve Haniyelerin sırada bekledikleriydi.
Yoav Galant, Sinvar’ın şehid edilmesi sonrası yaptığı açık-lamada, İsrail’in bundan sonraki süreçte Hamas’ı ateşkese zorlamaktan ziyade teslim olmasını isteyecek olmasıydı. Hamas’a seslenen Galant, rehineleri koşul-suz olarak teslim etmelerini ve teslim olmalarını istemesi, teslim olmazlarsa gibi bir şıkkı İsrail’in kabul etmeyeceğini söylemesi beklenen açıklamaydı.
Hamasın elindeki esirlerin sayısı tam bilinmemekle birlikte, Ha-masın esirlerle birlikte manevra kabiliyetlerinin giderek azaldığı, insanî ihtiyaçların karşılanama-dığı bir ortamda, Hamasın işi giderek zorlaşıyor. Gazze ölü bir şehir olmasına rağmen, hamas savaşçıları oradalar. Üç milyon insanın evinden-yurdundan edil-mesi, 45.000 insanın, (çoluk, çocuk, yaşlı, sivil ve bebekler) katledilmesi ve soykırım yapılması İsrail’in yanına kar mı kalacak, bu yüzden rehineler bir nevi sigorta hükmünde. Dünyanın seyirci kalmasıyla tarihe geçen bu savaşın nereye gideceğini kestirmek mümkün değil. Soykırım-ın efendisi olarak tanınan, Netenyahu ve Yoav Galant, İsrail’in ateşkes’ten ziyade rehinelerin bırakılmasına odaklana-cağı, iç siyasetin ve ayaklanmanın baskısından dolayı rehinelere öncelik verecekleri düşünüyo-rum. ABD başkanı Joe Biden Sinwar’ın öldürülmesi sonrası ‘Bu savaşın sona erme zamanı geldi’ demesi bunun kanıtı olarak söylenebilir. İsrail, Gazze ve Lübnan’a acımasız saldırılarını sür-dürecek, ama asla Gazze’yi teslim alamayacak.