ABD'nin vekâletini koşulsuz olarak alan AB destekli İsrail’i dünya izliyor. Gazze’de soykırım yapmasına, binlerce insanın ölmesine, yurtlarından edilmesine ses çıkarmadılar çünkü planladıkları gibi gidiyor. Bir avuç İsrail’in dünyaya aldırış etmeden, istediği gibi orta doğuda cirit atması, arkasındaki koşulsuz destekçisi olan ABD’den dolayı, İsrail vekil oyuncu gibi görünse de perdenin arkasında ABD'nin Yahudî lobisi var. Yahudî lobisi ABD’yi, ABD de İsrail’i vekil tayin etmiş durumda. İran, yıllarca Batı Şeria’da Hizbullah, Yemende Hûsîler üzerinden etkin olmaya çalıştı. Sudanda, Somali’de, Nijerya’da vb. birçok ülkede vekâlet savaşlarını gördük. En güncel olan ise Ukrayna savaşı, ABD önce Zelensky'nin seçilmesinde etkin rol oynadı, Ukrayna için hiçbir güvenlik tehdidi yok iken, vekil tayin edilerek, NATO üyesi olma fikri önüne kondu, NATO’nun genişlemesi planı doğrultusunda, Rusya ile çatıştı. Rusya’nın güçlenmesini istemeyen bir el olayı planlamıştı.

Turuncu devrimini yaşayan, Demokrasi adına ciddî sınavlar veren Ukrayna’da, tiyatro sanatçısı ve gösteri adamı Zelensky’nin devletinin başına getirilmesi, planın işlediğini gösteriyordu. Batı, Rusya’yı karşısına almadan savaşabilmek için tayin ettikleri vekiline maddî yardım yaparak, bir nevi vekil savaşı yapmaya özen göstermişti.

Bugüne kadar 110 milyar Euro gibi bir rakamın, AB ülkelerinden Ukrayna’ya yardım gönderildiği biliniyor. Ukrayna’nın gelişimi için kullanılsa idi, inanılmaz bir değişimi başarırlardı, fakat Zelensky vekil olmayı seçti. İstanbul’da yapılan barış görüşmelerinde barışa onay vermişti, fakat ABD’nin devreye girmesi ile barış masasından çekildi. Gelinen noktaya baktığımızda, kendi topraklarını savunan bir yapıdan, Rusya’nın topraklarına saldıran bir konuma dönüşmesini izliyoruz. AB, para ile birlikte lejyoner askerlerinde Ukrayna’ya gittiği ve Ruslarla cephede savaştıkları biliniyor.

Biz ise; Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’ye karşı PKK/YPG unsurlarına destek veren, vekil tayin eden, eğit-donat prosedürleri uygulayan ABD ile karşı karşıyayız. Türkiye, yıllardan beri PKK/YPG unsurlarına karşı ismi konulmayan aktif savaşın içinde. Askerlerimiz savaşa hazır ve bölgede konuşlanmış durumda. Suriye’nin kuzeyindeki sınır ötesi harekâtlar, bölgeden gelebilecek tehditleri bertaraf etmek üzere planlanmış durumda ve vekil tayin etmeden kendisi cephede bekliyor.

Türkiye Suriye deki iç savaşta vekil tayin etmede (ÖSO) ciddî hata ettiğini fark etti, bu yüzden Esed’le görüşmeye hazır ve vekâletini de bitirme noktasında. Liderler görüştükten sonra bu vekâlette rafa kalkacak, Suriye’nin bütünlüğü, Türkiye’nin her zaman çıkarınadır.

Ekonomik yönden güçlü olan devletler, savaşa girmekten ziyade vekil tayin ederek, perde arkasından hedeflerine yönlendirme yapıyorlar. Putin, Ukrayna yerine NATO’ya çağrıda bulunması bunun en güzel örneği. 1995’te Bosna-Hersek’e saldırması için Sırbistan vekil tayin edilmiş, Avrupa’nın göbeğinde Bosna halkı, tıpkı Gazze halkı gibi katledilmişti. AB’nin tepki vermemesi işin özetiydi. Hollandalı BM askerleri soykırıma sessiz kalması yetmezmiş gibi, Sırp lider Miloseviç ile kadeh tokuşturmuşlardı. Yirmi yıldır değişen bir şey yok. Savaşlarda en büyük güç ekonomik bağımsızlık, ayrıca savunma hattınızın güçlü ve ileri teknolojik yapıda olması lazım. Bu değerler ülkemizin içinde geçerli.