BRICS Liderler Zirvesi Rusya’ya bağlı Tataristan başkenti Kazan'da yapıldı.
Rusya’ya Ukrayna savaşı nedeni ile Batının "izolasyon" çabası devam ederken, otuzdan fazla ülkenin Putin’in başkanlığında, BRICS zirvesinin yapılması bir anlamda batıya mesajdı. 2006’da Rusya, Çin, Hindistan ve Brezilya, 2011 da Güney Afrika’nın da katılımı ile devletlerin baş harflerinden oluşan BRICS ortaya çıkmış oldu. Zirveye birliğe sonradan katılan, BAE, İran, Mısır ve Etiyopya ile birlikte diğer ülkelerinde katılımı ile genişletilmiş şekilde toplanıldı.
Bu yılki zirvenin teması, Birliğin genişlemesi, Ticarette dolara alternatif para birimi ve bölgesel çatışmalardı. Batılı ülkelerin Rusya'ya yönelik yaptırımlarının olduğu bir süreçte, BRICS’e üye olmak isteyen ülkelerin giderek artması, NATO ve/veya AB, G7 gibi kuruluşlara alternatif mi, yoksa dünyanın iki kutuplu hâle gelmesi için ön adımlar mı atılıyor tartışmalarını alevlendir durumda. Rusya-Ukrayna savaşı öncesi temellerinin atılmış olması, BRICS’in alternatif olmaktan ziyade "Siyasî ve Ekonomik" birliktelik olduğunu vurgulamak mümkün. Devletler tek kutuplu kazanç sarmalından çıkarak, WinWin-kazan-kazan formülüne dahil olmak istiyorlar.
BRICS'e üye liderler, birliğin "Batı'ya karşı olmadığını ama Batılıda olmadığı" nın altını çiziyorlar. ABD ve NATO’yu direk ilgilendirecek konunun ‘’dolara alternatif’’ ödeme şekilleri. ABD, dünya ticaretinde doların kullanılması ve satışların Swap girişimi ile komisyon alınması şeklinde devamından yana. Tersi durum, ciddi gelir kaybı demek olacaktır. BRICS, dünya yüzölçümünün %30, dünya nüfusunun %45, dünya petrol üretiminin %45, dünya ticaretinin %25’ni içeriyor. Eğer üye sayısı artarsa ki gelişmeler onu teyit ediyor, bu oranlar giderek artacaktır. Özellikle S. Arabistan, Kuveyt, Venezüella, Kolombiya, Katar, Azerbaycan ve gibi petrol zengini ülkelerin birliğe dâhil olması sonrası 2 kutuplu bir dünyada, ABD’nin dolar üzerinden geliri ve ticaret hacmi azalacaktır. Bu yüzden zirvede bazı kararların alınması, küresel düzeyde önemli etkiler oluşturabileceği düşünülüyor.
Rusya Devlet Başkanı Putin, 18 Ekim'de Moskova'da düzenlenen BRICS İş Forumun da yaptığı açıklamada, BRICS'in dünya ekonomisinin itici gücü olduğunu vurgulaması, "BRICS ülkelerinin, ekonomik büyüme ve dış etkilere karşı korunaklı hale geleceğini söylemesi önemli bir açıklamaydı.
Uluslararası ticarette ödeme sistemi konusunda zirvede alınacak bir karar ve BRICS nezdinde ortak para birimi oluşturulmasına yönelik sürecin başarıya ulaşması, dünya ticaretinden komisyon alan ABD ve İngiltere’nin hoşuna gitmeyecektir.
BRICS in en önemli çalışması, ticarette ulusal para birimlerinin kullanımını artırmak yönünde. "BRICS Bridge" adı verilen proje ile ticarette dolara olan bağlılığı azaltmayı hedeflemesi, dijital ödeme platformunu geliştirmesi, Rusya’nın bu konuda Çin ile ciddî işbirliği içinde olması önemli. "BRICS kapılarını bu gelişmelere ön kabul yapanlara açıyor. BRICS, ABD ve Batılı ülkelerin küresel ticaretteki dolar-Euro hâkimiyetini başta dengelemek, sonrasında ise kendi para birimlerini yapmak istiyorlar.
Rusya’dan Almanya’ya uzanan Kuzey Akım 2 projesi, Rus doğal gazını Almanya üzerinden AB ülkelerine pazarlıyordu. ABD karşı çıkmış, Ukrayna savaşı patlak verince gaz sevkiyatı durmuştu. Küresel iklim krizi var diye bağıran birçok AB ülkesi donmamak için tekrar fosil yakıtlara geri dönüş yapmışlardı. Batılı ülkelerinin yaptırımları sonrası, Avrupa pazarının kritik ihracat ürünlerinin satışlarında sıkıntı yaşanmakta, BRICS ülkeleri için önemli, ihracat ve ithalat dengeleri ABD ve AB aleyhine değişim göstermiş durumda. Özellikle ABD, Çin den gelen ticarî mallara karşı ithalatı kontrol edebilmek için, ek gümrük vergisi getirerek dizginlemeye çalışıyor. Birde dolardan kayıp yaşanması, İngiliz aklı ile birleşince, Gazze savaşı kaçınılmaz olmuş görünüyor.
İsrail-Hamas savaşına bu gözle bakalım. ABD’nin BRICS’in Ortadoğu ülkelerini bünyesine alması ihtimali göz önüne alındığında, petrol üretimi ve transportu noktasında alternatif güzergâh belirlemesi gerekliydi. O yüzden Gazze şeridine göz diktiler. Hem İsrail’i korumak hem de Ortadoğu’nun yeraltı kaynaklarını ve petrolünü İsrail’in kontrolündeki Gazze limanından dünyaya servis edecek, mega projeyi başlattılar. ABD hamlesini vekil tayin ettiği İsrail üzerinden uygulamaya koymuş durumda, Kıbrıs adasında Rum kesimine olan silah ambargosunu kaldırıp, adayı tek taraflı olarak silahlandırması, güney Kıbrıs Rum kesimi ile ortak tatbikat yapması bunun göstergesi. Planlanan ticaret yolunun, BRICS’in birliğini tamamlamadan halletmek istemelerinin yansıması. ABD hamlesini İsrail’in eliyle kanlı ve soykırım şeklinde uyguladı. Gazze’yi, İsrail’in denetiminde ticaret yolunun ilk aşaması, sonrasında Kıbrıs Rum kesimi üzerinden Avrupa’ya açılmasını tamamlamak istiyor. Şubat 2022'de başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı, İsrail'in Gazze ve Lübnan'a saldırıları ve Orta Doğu'da tırmanan gerginlik, BRICS Liderlerinin önündeki diğer konular.
Zirveye davet edilen Türkiye’nin durumu ise biraz daha karışık, Asya ve Avrupa arasında köprü vazifesindeki, Türkiye’nin, NATO müttefiki olması ile birlikte 1960 dan dan beri AB’ye üye olmak için kapısını aşındırması ortada, farklı alternatiflere yöneliyor. Ekonomik iş birliği için, BRICS’e üye olmak adına, 2024 Mart ayında başvurusunu yaptı. Bu başvuru neticesinde Putin tarafından davet edildi. Ayrıca, Türkiye-Irak arasında imzalanan ‘’kalkınma yolu projesi’’ BRICS’in de işine gelebilir. Basra körfezinden başlayarak Türkiye üzerinden AB’ye petrol ve doğal gaz taşınması planlanan en kestirme ticaret yolu.
Bu proje, Ortadoğu ve körfez ülkelerinin taşıma giderleri en az olan bir yol. Alternatif olarak Gazze limanı başlangıçlı ve İsrail’i koruma altına alan mega proje ise çok tercih edilebilir yol değil. ABD, Gazze’deki soykırımı bu yüzden destekliyor. NATO üyesi olan ve Batı ile ilişkilerini koparmak istemeyen Türkiye yol ayrımında. Buna rağmen hem NATO hem de ABD’ye ikna etmiş olacak ki BRICS’e girmek istiyor.