AKP iktidarında, özellikle “tek kişilik otoriter rejim”de yüzde 500’den fazla artışla kat kat katlanan, çoğu çocuk ve kadın kırk dört bin, enkaz altında kalanlarla ve kayda geçmeyenlerle birlikte 100 bin sivilin katledildiği Gazze soykırımından sonra İsrail’le ticaret katlanmış.
Hiçbir insanî ölçü ve savaş kuralını gözetmeden tam bir vahşet, barbarlık ve zulümle camilerden - kiliselerden okullara, hastanelerden mülteci kamplarına bilhassa masumların sığındıkları yerlere on binlerce ton bomba yağdıran İsrail’le iktidardakilerin aylar önce “bitirildiği”ni propaganda ettikleri ticaretin sürdüğü her yönüyle tescilleniyor.
31 Mart seçim yenilgisinin ardından Ticaret Bakanlığı’nın Gazze katliamının yedinci ayında İsrail’e gönderilen 150’den fazla maldan aralarında demir-çelik, çimento, silâh parçası ve barut ile jet yakıtının bulunduğu 54 malın sevkinin “kısıtlandığı”, akabinde “tamamen kesildiği” duyurusunun tam tersine İsrail’le ticaretin yüzde bin beş yüz katlanarak tam gaz devam ettiği iktidara yakın mahfillerce de itiraf ediliyor.
“FİLİSTİN KAMUFLAJI”YLA İSRAİL’E ÇELİK İHRACATI
Malum son süreçte “Filistin’e yapılıyor” yanıltmasında, uluslararası gemi trafiğini takip eden Marinetraffic’ten edinilen bilgilerle son bir ayda soykırımcı İsrail’e 88 gemi yollanıp İsrail ordusunun her tür ihtiyacının karşılandığı, bilhassa silâh yapımında kullanılan demir-çelik gibi stratejik mal ve malzemelerin -alıcısı görünen şirkete yüzde 3-5 komisyon ödenerek- sahte belgelerle İsrail’e teslim edildiği belgelenmişti. (Metin Cihan, Kısa Dalga, 6.10.24)
Keza Gazze’yi yıkıp yakıp Filistinlileri katleden İsrail savaş uçaklarının yakıtının İsrail’in petrol ihtiyacının yarısını karşılayan Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattıyla taşınan Azeri petrolünün -varil başına 80 sent (27 lira) karşılığında- Türkiye’den resmen sevkedildiği, İsrail İstatistik Kurumu verileriyle, İsrail’le ticaretin yüzde 119 bin 555 arttığı ortaya çıkmıştı…
Bu açıdan İsrail işgalindeki Filistin’e astronomik artışla demir-çelik, elektrik-elektronik ve kimyevî maddelerin yanısıra; “sanayisi, fabrikası, olmayan Filistin bu kadar çeliği ne yapıyor?” sorusunun sorulduğu vetirede “Filistin’e ihracat”ın yüzde 525 artışı “tuhaf değil mi?” diye sorgulayan -ve Cumhurbaşkanımıza sağlıklı bilgilerin aktarılmadığından yakınan- AKP eski milletvekili Şamil Tayyar’ın “kıblesi olmayan kimi sermayenin Filistin kamuflajıyla İsrail’e mal sattığı” hayıflanması çarpıklığı ele veriyor. (gazeteler, 2.11.24)
Ve “Çelik ihracatı yüzde 14 bin 676, deri ve deri mamulleri ihracatı yüzde 36 bin 272, çimento, cam, seramik ve toprak ürünleri ihracatı yüzde 10 bin 066 oranında artmış” tesbitiyle “Her gün başlarına bomba yağan, başını sokacak yer bulamayan, enkaz altında yaşam mücadelesi veren bir Filistinli, cama, seramiğe, çeliğe nasıl ihtiyaç duyar?” tepkisi, fecaati ifşa ediyor.
İKTİDARIN BİLGİSİ VE HİMÂYESİNDE…
Aslında “Filistin’in Türkiye’den aldığı ürünlere bakıyorsunuz; sanırsınız ki Filistin’in sanayi tesisleri tam kapasite çalışıp üretim yapıyor; inşaat sektörü tüm hızıyla bina yapmaya devam ediyor” çarpıklığını nazara veren ve Türkiye’nin Eylül ayında 949 milyon dolarlık demir-çelik ihracıyla bu ihracatta ilk dört ülke arasında yer almasına dikkat çeken ekonomi yazarı Alaattin Aktaş’ın “Filistin’e yapılan ihracattaki rekorları izah edebilen var mı?” başlıklı yazısında “Hele hele savaşta yanmış, yıkılmış; bir yıldır acılar içinde kıvranan ve on binlerce can kaybı veren Filistin’in Türkiye’den olan ithalatını niye giderek artırıyor ve daha önemlisi aldığı bu ürünleri ne yapıyor?” sorusu gerçeği ortaya koyuyor. (Artı Gerçek, 1.2.24)
Özetle, Ticaret Bakanlığı’nın yalanlamasına ve güdümlü medyanın “kılıf uydurmaları”nın aksine İsrail’e ticaret iktidara yakın şirketler aracılığıyla Türkiye limanlarından Saray iktidarının bilgisi ve himâyesi altında yapılıyor.
Ancak en fecisi, İsrail’e mal ve malzeme götüren yabancı gemiler Türkiye limanlarında demirlerken, İsrail’le örtülü ticareti protesto edenlerin apar topar gözaltına alınması…