Yazarım demiştim ben de.
**
Bir eylülde geldin, bir kasımda gittin.
64 yıllık bir ömür…
Ne güzel dostlar biriktirmişsin böyle!
Gençler de öksüz kaldı sensizlikte.
Bu ahirzaman gençleri dünyanın öbür ucunda bile hayırla yâd etti seni.
“Âvâzeyi bu âleme Dâvûd gibi sal.
Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş.”
**
Yoksa çok sevdiğin için mi çıktın yağmurla bu son yolculuğuna!
“Ne gök ne yer onların üstüne ağlamadı...”
Ama gök senin üstüne ağladı.
Derler ki,
“”Ehl-i hidayetin ölmesiyle semavat ve arz, onların cenazeleri üstünde ağlıyorlar, firaklarını istemiyorlar. Çünkü ehl-i iman ile bütün kâinat alakadardır, ondan memnundur.”
Ve yine derler ki,
“...Semavat ve zemin, ağlar gibi ehl-i imanın zevaline mahzun oluyorlar.”
**
Sen öldün mü Cemil Abi!
Sen ölmedin!
Zira âşıklar ölmez.
Âşık bir kişi, bu dünya malını bir pula saymaz.
Ölüm, karanlık bir kuyu değil ki, ebedî aleme açılan bir aydınlık kapıdır. Sen de şimdi o kapıyı aralayıp, ebedî saadete doğru yol alıyorsun.
Seni tanımak büyük bir nimetti bizim için. Sabretmeyi, tevekkülü öğrendik. Samimiyetin, bilgeliğin ve iyimserliğin bizim için bir rehber oldu.
Şimdi ders sonrası eve dönüş yolculuğumuzda bize kim eşlik edecek? Gözlerimiz dolu, kalbimiz hüzünlü.
**
Ey Ruh-u Aziz, Ey Ruh-u Cemil.
Ne gamlar ki ne matemler ki, ne feryadlar ki, bu fânî dünyada çekilirdi! Fakat hakikat budur ki, bu fânî dünyada çekilen bütün gam ve matemler, ebedî saadetin bir anahtarı olacak.
Sen bu geçici dünyanın sahnelerinde hizmet ve sadakatle yürüyen bir yolcu, bir hakikat arayıcısıydın.
Belli ki bu yüzden “Her şey fena bulur, O bâkî kalır” gerçeğine bizden önce ulaştın. Biliriz ki, her şeyin sahibi olan Kudret ve Rahmet Sahibi, sana ebedî bir hayat vermiştir. “Mevt, yokluk değil, belki bir terhistir, bir tebdil-i mekândır” derdi Bediüzzaman. Biz de seninle olan yol- culuğumuzun bitmediğine inanarak teselli buluyoruz. Çünkü gün gelecek buluşacağız inşallah.
**
Bu dünyada bıraktığın izler, geride bıraktığın güzellikler, dostlarına yol göstermeye devam edecek.
Şimdi senin aramızdan ayrılışını dualarla yad ediyoruz.
Biliyoruz ki sen, “nur-u Kur’an” ile hayat bulan bir ruhla ahirete uğurlanıyorsun.
Allah seni rahmetiyle ve merhametiyle kuşatsın.
Muhakkak ölüm güzel olduğu için öldün sen de.
Şairin dediği gibi:
“Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber,
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?
Öleceğiz müjdeler olsun, müjdeler olsun!
Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun!”