Bahçeli’nin “terörist başının Meclis’te konuşması” ters köşe “çıkışı”yla tetiklenen “açılım” tartışmaları İstanbul’un en büyük ilçesi Esenyurt’la başlayıp Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine devam eden “kayyım furyası”, daha başlamadan “sürec”i bitirirken siyasette yeni bir döneme girildiği görülüyor.
Belli ki giderek oy kaybına uğrayan iktidar partisi, artık sandıktan çıkmayacağını bildiğinden sürekli yeni oyunlar kuruyor. Bütün anketlerde AKP’nin yüzde 30’ların altına düşerek gittikçe milletin gözünden ve gönlünden düştüğü, milletin nezdinde kredibilitesinin bittiği vetirede “tek kişilik ucûbe rejim”in “normalleşme-yumuşama” atraksiyonuyla başlatıp “yeni anayasa” ile sürdürülmesi halkın gerçek sorunlarının perdelenmesine yetmedi; yeni yeni kumpaslar kuruluyor.
Bir kişinin ömür boyu iktidarı için piyasaya sürülen “anayasa değişikliği”nin ardından “yeni çözüm süreci” gündeme getirilirken, savcılıklardan “temiz kağıdı” alıp girdikleri seçimleri kazanan muhalefete mensup belediye başkanlarına yedi ay sonra tepeden talimatlı “kayyım atamaları” çarpıklığıyla yeniden millet iradesinin kastedilmesi bunun göstergesi.
TOPLUMU TAHRİK KOMPLOSU…
Tesbit şu ki 14-28 Mayıs 2023 seçimlerinde “millet ittifakı”nın yüzde 48’de kalan demokratik iradenin 31 Mart 2024 mahallî seçimlerinde ma’kes bulmasına karşı tahrik edici “sahte gündemler”le kamuoyu manipüle edilmek isteniyor. Yirmi iki yıllık AKP iktidarının başta ekonomik çöküş ve dış politika fiyaskosu olmak üzere her alanda ülkeyi içine sürüklediği vartada muhalefetin sindirilmesi için korkular pompalanıyor.
Muhalefetin Meclis’te verdiği bütün kanun teklifleri, soruşturma ve araştırma önergeleri peşinen reddedilip Saray’dan gönderilen tasarılar virgülüne, noktasına dokunulmadan aynen geçirilmesiyle millet iradesinin temsilcisi Meclis’in yasama yetkisinin gasbedildiği, denetim görevinin ortadan kaldırıldığı tam bir “otoriterlik” dayatılıyor.
Özellikle “kayyım operasyonları”nda görevden alınan seçilmiş Belediye Başkanlarının yerine kanuna göre öncelikle Belediye Meclisi üyelerinin arasından seçim yapılmadan, valiliklerce re’sen seçimi kaybetmiş iktidar partisi adaylarının, partili bürokratların, bir gecede kaymamaklıktan valiliğe terfi ettirilen mülkî âmirlerin atanması, Anayasanın, yasaların, hukukun ıskartaya çıkarılması keyfîliğiyle “toplumu tahrik komplosu” her hâliyle sırıtıyor.
Cumhurbaşkanı, zamanında yüzde 25 oyla geldiği İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan alındığında, Meclis çoğunluğu olmadığı hâlde aynı partiden Ali Müfit Gürtuna’nın göreve getirildiği demokratik tavır unutularak bugün basit, çiğ ve çirkin partizanlıklar sergileniyor.
O denli ki “kayyım atanan” Belediyelerde iktidar partisine mensup Belediye Meclis’i üyeleri içeri alınırken, muhalefetten seçilen Meclis üyelerinin polis zoruyla içeri alınmaması partizanca oldu bittilerin dayatılmasıyla kamplaştırıp kutuplaştıran fitne ateşi alevlendiriliyor.
“TEFRİKA PROJESİ”NE GELİNİYOR…
Bu arada bir yandan gündemi saboteyle ekonomik yıkımın, yükselen enflasyonun, her gün bir yenisi açığa çıkan yolsuzlukların, hırsızlıkların, kamu malını yandaş şirketlere peşkeşin, eğitimden tarıma, sağlıktan sanayiye her alanda fiyaskonun konuşulmaması amaçlanıyor.
Diğer yandan, “PKK’nın tasfiye edildiği” yönündeki propagandada, küresel güçlerin Irak işgalinde uyguladığı “özerk bölge” yöntemiyle ülkeyi bölüp parçalama stratejisinin bir benzeri işleniyor. ABD ve İngiltere’nin başını çektiği bu emperyal güçler, bölgede İsrail’e karşı güçlü bir ülke bırakmama amacı güderek, Suriye’nin kuzeyinde Fırat’ın doğusunda PKK’ya “ikinci İsrail” rolü biçiyor.
Ve Bediüzzaman’ın ikazıyla “efkâr-ı ammenin [kamuoyunun] tehditlerle, korkularla, hilelerle başka bir mecraya çevrilmesi, muhakeme-i akliyenin -az bir zamanda da olsa- kapatılması (akıl tutulması) kastıyla her türlü algı operasyonuna tevessül ediliyor.
Her türlü istibdadı, haksızlığı, hukuksuzluğu dayatan “ceberut rejim”e karşı demokratik muhalefetin ortak demokratik irade işbirliği direnci gerekiyor.