"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hidayete ramak kalmış

Ali Rıza AYDIN
03 Ekim 2024, Perşembe
Alemdeki seslere kulak veren insanlar dağın taşın, kurdun kuşun avazını duyarlar.

Yeter ki, duyacak kulak olsun!

Sinek, vızırtısıyla; çekirge, cızırtısıyla; ağustos böceği kanadını yay yapıp, kemanıyla tempo tutar takıma.

Kuş sesini gündüzden alıp geceye ekleyince; ıssız gecelerdeki sesleri dinleyince ortaya çıkan tablo: Ahenkli bir melodi, kâinat orkestrası.

Yani: “Mûsika-i İlâhî.”

Kitaro bunları duymuş, ruhunun en derin yerine koymuş, başlamış kaydetmeye… Ve sıra dışı bir müziğe ulaşmış.

Asıl adı Masanori Takahashi olan ve daha çok takma adıyla bilinen Japon müzisyen Kitaro;

“Bir ressam doğaya bakar, fırçasını renklere batırarak tablosunu yapar. Ben de doğaya bakıyor, fırçamı seslere batırıyor ve melodilerle bir kâinat tablosu yapmaya çalışıyorum. Doğa benim en büyük ilham kaynağım. Güneşin doğuşu, batışı… Bazen bir kuş sesi ilham veriyor bana. Yaprakların hışırtısı bir beste oluveriyor. Gece, gökyüzü ve yıldızlar…” diyerek, ruhundaki ince duyguları ifade ediyor.

Kuş, böcek, rüzgâr; deniz dalgası efektleri, hatta bebek ağlaması…

Bir zamanların popüler müzisyeni Kitaro’nun eserlerinde fıtrî ve mistik yani, esrarengiz olan her şeyin sesini bulmak mümkün.

Fakat, eksik olan bir şey var; o da, bunlara ruh verecek olan manâ!

Hâlık’ına dayanmayan değerler, halk yanında kıymet bulsa ne yazar. Çünkü, “...Her şey Cenab-ı Hakk’ın namına hareket eder.”1 Kur’ân-ı Kerîm’in ifadesiyle, yaratılmış “Hiçbir şey yoktur ki, Onu övüp, Onu tesbih etmesin.”2

İlham nefes gibi, ömür gibi, rızık gibi Allah’ın bir ihsanı.

Onun mülkünde, Onun izniyle, Onun ilhamıyla, Onun ihsânıyla kurdu kuşu hissedip de hakikati fark etmemek, insanın bir eksiği.

Bediüzzaman, “... Kâinatı nağamatıyla raksa getiren ve hakaikın esrarını ihtizaza veren mûsika-i İlâhiye hiç durmuyor, mütemadiyen güm güm eder”3 diyor ve güzel seslerin, kalbin kulağı ile işitilmesi ve dinlenmesi gerektiğine işaret ediyor.

Cenab-ı Hak, midenin ihtiyacı olan rızkı, gözün gıdası olan güzellikleri yarattığı gibi; kulağın işiteceği ve ruhun hissedeceği güzel sesleri, nağmeleri de halk etmiş. Kulak duymalı, kalp doymalı tesbîh-feşân seslerle.

“Hayat felsefem doğal ve sade olmak. İç huzuruma kavuşmamı sağlayan olay, doğduğum şehirden kilometrelerce uzakta ve de ona kesinlikle benzemeyen bir başka ülkede, mesela Kalküta’nın herhangi bir sokağındaki bir dilenciyle eşit olduğumu fark etmemdir” diyor, Kitaro.  Ve bunun yanı sıra bir parça da serzenişte bulunuyor:

“Günümüz insanının sahte idealler peşinde koşarak doğal benliğinden ve gerçek huzurdan uzaklaşmasını kabul edemiyorum. İnsanlar ne kadar ilgisiz bu yüksek değerlere! İçi boş ve geçici mutluluklarla kendilerini aldatıyorlar.”4

Hidayete ramak kalmış, varlıkların seslerine kulak veren Kitaro.

Demek murad-ı İlâhî böyleymiş.

O dileseydi, ona, yaratılanın sesini işittirdiği gibi, onları Yaratan’ın mesajını da duyururdu.

Bakmakla, görmek; duymakla, doymak bir olmuyor her hâlde.

Her şey, Veren’in verdiği kadar oluyor.

Dipnotlar:

1 Said Nursî, Sözler, s. 12, 2 İsrâ Suresi: 44, 3 Said Nursî, Beyanat ve Tenvirler, s. 71, 4 Vikipedi

Okunma Sayısı: 193
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı