Yazımıza, Peygamber Efendimizin (asm), dünya var oldukça var olacak; son insanın varlığına kadar hükümran kalacak ve toplum ilişkilerine, bilhassa, ticarî davranışlara temel teşkil edecek şu hadis-i şerif ile başlayalım: “Aldatan bizden değildir.”1
Konuyu birçoğunuz bilirsiniz. Gönüller sultanı Efendimizin (asm), pazarda, bir zahire çuvalına elini daldırdığında üstünün kuru, altının yaş olduğunu görünce, böyle bir ticaretin doğru olmadığını ifade eden bu hadis-i şeriflerini irâd buyurmuşlardır.
Mesele o güne münhasır değil. Günümüzde ne yok ki bu ikaza masadak olmayan?
Pazarcı, avucuna sığdırabildiği birkaç parça malın -domates, şeftali vs- arkada olanını, yani müşterinin göremediğini “Ne sihirdir ne keramet, el çabukluğu marifet” kabilinden, ezik çürük verebiliyor. Bazlama gözleme gibi birden çok mamulün bir arada satıldığı paketli ürünün arasına çok pişkin ya da yanıklı olanlar konulabiliyor.
“Mostra” diye bir şey var; herkesin çok gördüğü fakat adını pek bilmediği… Bu, malın güzellerini, görkemlilerini ön sıraya dizme; dikkat çekici biçimde teşhir etme uygulamasıdır. Buna göre, mal, hep arka taraftan verilir; mostra bozulmaz tâ son mala, son müşteriye kadar. Bu düzene / düzeneğe aldanmayanımız, neredeyse yok gibi. İyi de; hani aldatılmayacaktık!
Günlük hayatta maruz kaldığımız dalavereler, saymakla bitmez.
Adam, mağazasının cephesine büyük büyük yazılarla, “Kapatıyoruz” başlıklı büyük büyük branda afiş asıyor. Kapattığı için indirim yaptığını duyuruyor. O koskoca branda afişin sol üst köşesinde, zor fark edilen ve uzaktan okunamayan küçük punto harflerle, “Sezonu” ibaresi iliştiriliyor. Bunu gören insanlar, mağazanın kapatılacağını sana dursun; meğer adam mağazayı değil, sezonu kapatıyormuş! Tabiî ki, yutana…
Algı oluşturmanın, oluşturulan algılarla vatandaşı aldatmanın birçok yolu var.
Bunların yaygın kullanılanlarından biri de çok dokuzlu fiyatlar. Fiyatları -küsurat en üstte de olsa- bir alt basamaktan göstermek, öyle algılanmasını sağlamak için baş vurulan bir hile. Artık 9’lu, 90’lı, 99’lu fiyatları -emtianın küçüğüne büyüğüne bakılmaksızın- her yerde, her şeyde görür olduk.
Vatandaş, 500 ml suya (6’lı) 29,9 TL fiyat yazdığı gibi; bu furyaya ayak uyduran otomobil piyasasında da 639.000, 879.000, 1.059.000, 2.790.000 ve 3.499.000 rakamlarını görebiliyoruz. Özellikle taksitli satış reklâmlarında çok rastlanan bir durum. Elime geçen bir market insertinde ise 69,00 TL, 89,90 TL, 109,90 TL, 129,99 TL ve 199,90 TL fiyatlar yer almakta.
Sizlere arz ettiğimiz bu rakamlar sadece birkaç örnek. Mağazalarda satılmayı bekleyen binlerce çeşit malın fiyat etiketi bu minval üzere.
Rakam akrobasisi ile insanları yanıltmak da bir “aldatma” değil mi? Tacirler, tüccarlar gözü açık ve akıllı; vatandaş ise avanak. Öyle mi?
Pekâlâ: “İstediğini yap, sonunda mutlaka karşılığını göreceksin”.2 O kadar!
Hemen hemen pek çok ticarî malın fiyatına tatbik edilen ve ecdadımızın ticaret âdâbıyla, ahlâkıyla; esnaflık anlayışıyla hiçbir benzer tarafı olmayan bu garip uygulamanın menşei nedir, kimler örnek alınıyor?
Alâkalı makamların, meslek odalarının bilgilerine ve ilgilerine…
Dipnotlar:
1 Müslim, İman, 164. , 2 Hâkim, Müstedrek, 4: 360.