"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Osmanlı ve Klâsik Batı Müziği

Ali OKTAY
05 Temmuz 2012, Perşembe
Osmanlı’nın özellikle son dönemlerinde sadece Türk Müziği’nin dinlenip icra edildiğini söylemek tam doğru bir tesbit olmaz. Saray açısından bakılacak olursa, Osmanlı Türk Müziği kadar Batı Müziğine’de ciddî bir alâkanın olduğunu görüyoruz. Peki bu ilgi nasıl oluşmuş, nereden kaynaklanmış derseniz kısa bir tarihçesine göz atınca bu sorunun cevabını görebiliriz sanırım.

Osmanlı’nın Klâsik Batı Müziği ile ilk karşılaşması 1553‘de Fransa Kralı I. François’in Kanunî’nin yardımına teşekkür ederken bir de orkestrayı İstanbul’a göndermesiyle başlar tarihçilere göre. Kânunî ise orkestranın enstrümanlarını yaktırarak ancak müzisyenleri kıymetli hediyeler vererek Fransa’ya geri gönderir. Osmanlı Padişahları sarayda halkı eğlendirmek için Avrupa’dan topluluklar dâvet ederler. İngiltere kraliçesi, Sultan III. Murad’ın eşine org hediye eder. İlk opera ise Sultan III. Selim zamanında Topkapı Sarayında sahneye konuldu. 19. asrın başlarında Fransız sefiri Ferriol bir Mevlevî ayinini çok seslendirmiştir. 19.yy’da Leyla Saz Hanımefendinin piyano çaldığını görürüz. O devirde hanımlardan müteşekkil bir orkestra ve koroda mevcuttur. Saray haricinde Pera‘da ki Naum tiyatrosunda opera ve operetler sahneye konur. Hatta Sultan Abdülmecid bu tiyatronun borçlarını dahi ödemiştir. Sanatçılar çoğunlukla Ermeni, Musevi, Rum’du. Türkçe ilk opera 1840'da oynandı. 1869' da Fuzuli’ nin Leyla ile Mecnun’u üzerine  Mustafa Fazıl Efendi nin bestelediği ilk Türk Operası sahnelendi. Hatta bazı meşhur opera ve operetler henüz batıda oynanmadan önce İstanbul’da oynanırdı.Osmanlı’nın Klasik Batı Müziği ile ilk temasları bu şekilde olmuştur. Bundan sonraki gelişimini ise inşallah başka bir yazı konusu yapacağız.

TARİHTEN YAPRAKLAR
Osmanlı ve Klâsik Batı Müziği’ne kısaca göz atmaya çalıştık. Şimdi de geçmişte bir Batılı  meşhur müzisyenin Türk Müziği’ne nasıl baktığını tesbit ve tavsiyelerini o günün şartlarında yapılan bir gazete röportajından yararlanarak orijinal haliyle sunuyorum:
     
Garplı gözü ile Türk Musıkîsi
“...  Geçen ay İstanbul’a meşhur İspanyol viyolonselisti Gaspar Cassado geldi. Saray Sinemasında  verdiği konser ve resitalde bütün dinleyicilerini sanat kudretinin derinliğine hayran bırakan Garp musıkîsinin bu hakikî üstadına samimî bir toplantıda Klâsik Türk Musıkîsinden bazı eserler dinletilmiştir. Bu musıkî ziyafetinden iki gün sonra kendisini Park Otel de ziyaret eden Akşam Gazetesi muharrirlerinden Hıfzı Topuz’a G. Cassado Türk Musıkîsi hakkında şunları söylemiştir:
‘’Şark Müziğini ilk defa dinlemiyorum. Bundan evvel Mısır ve Fas‘da da konserler dinledim. İspanyol müziğinin de Şark karakteri vardır. Hepsinin kaynağı aynı olduğu halde Türk Müziği kadar maziyi canlandırma kudreti olan yoktur ve bu kadar kudretli müzik az vardır. Dün gece dinlediğim parçalar içinde bilhassa 3. Selim’in bir şarkısı vardı ki beni hüzünlü bir âleme götürdü. Kemençe taksimi fevkalâdeydi. Taksimi dinlerken etrafımda her şeyin değiştiğini hissediyordum. Oda kayboldu. Bir şark, bir rüya âlemine girdim. Kendimi sihirli bir atmosferde hissediyordum. ’Acaba rüyamı görüyorum?’ diye kendime sordum. Bir çölde yalnız başına yürüyor gibiydim. Türk müziği monofon olduğu halde büyük bir heyecan veriyor. En mükemmel sanatkârlarınızdan teşekkül edecek bir grubun Avrupa müzik merkezlerinde vereceği konserler Türk Musıkîsine eşsiz bir  zafer temin edecektir.
 Türk Musıkîsinin modernleştirilmesi hakkındaki düşüncelerim ise asla dokunmamanız lâzım geldiği merkezindedir. Elinizin altında fevkalâde zengin bir mücevher kuyusu var. Bu kuyuyu körletmek çok yazık olur. Musıkînizi modernize etmeye kalkarsanız onu mekanize edecek ve bozacaksınız. Klâsik Türk Müziğine ilâve edilecek her madde onun bu irreel güzelliğini, temizliğini kendine has inceliğini ve berraklığını bozacaktır.’’
                     Musıkî Mecmuası yıl 52, sayı 464,
                                               1999 Mart / bahar

Okunma Sayısı: 8141
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • kardelen koşukırık

    9.5.2014 11:07:00

    cok güzeldi cok işime yaradı teşekürlerr

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı