"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu ne be, değiştirmek vecîbe!

Ali FERŞADOĞLU
07 Ağustos 2024, Çarşamba
Hepimiz, nasıl bir rejim, nasıl bir sistemde yaşadığımız gerektiğini “Siz aklınızı kullanmaz mısınız?”1 mealindeki ayetden hareketle düşünelim mi?

Hak dağıtamayan, haklıları ve haklarını darmadağın eden adalet sistemi mefluç, davaları yıllarca çözemeyen Adalet Bakanlığı’mız ne düşünüyor! Talebeleri eğitemeyen, doğru, ilmi bilgiye ulaştıramayan, eğitimi alarm veren Milli Eğitim Bakanlığı! Tarımı bitiren Tarım Bakanlığı!

Ameliyat için hastalarına aylarca randevu veremeyen sağlıksız Sağlık Bakanlığı! Türkiye’nin nüfusu 86 milyon… Toplam hekim sayımız yeni atamalarla 205 bin. 100 bin kişiye düşen doktor sayısı 419! Enflasyon, zam ve pahalılığı önleyemeyen, ekonomiyi felç eden Ekonomi Bakanlığı!..

Enflasyonun yüzdesini bilemeyen veya rakamları çarpıtarak küçük gösteren TUİK! Toplumu kumarbaz yapan Millisiz Milli Piyango! Hiçbir plan ve stratejisi tutmayan Strateji Bütçe Başkanlığı! Telefonla ulaşılamayan, TC Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Basın Kartları Entegre Bilgi Sistemi! Gelelim “Türk tipi” denen ucûbe Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemine:

“Milletin kalbi Meclisin” ülke yönetimindeki tesiri azaltılmış! Yasama/kanun yapma yetkisi, yürütme/icra ve yargı/kontrol/denetim mekanizması tek adama bağımlı kılınmış. Yani tam bir istibdat, tam bir despotizm! Bu ne be, ne bu be, bu ne ucûbe; parlamenter sistemi getirmek artık oldu vecîbe! Evet, Bediüzzaman’a göre, “Kalb-i millet hükmünde olan Meclis-i Mebusan ve fikr-i ümmet makamında olan meşveret-i şer’î ve seyf ve kuvvet-i medeniyet menzilinde bulunan hürriyet-i efkâr o devleti taşıyabilir ve idare ve terbiye edebilir. Bu hakikate misal, eski hükûmet-i müstebide ve yeni hükûmet-i meşrûtadır.”2

Akledip, düşünüp öğrenmeyecek miyiz ki, “İstibdat, zulüm ve tahakkümdür (zorbalıkla yönetmektir). Meşrutiyet, adalet ve Şeriattır.”3 O halde, Bediüzzaman’a ittibaen, “İstibdat ne şekilde olursa olsun, meşrutiyet libası giysin ve ismini taksın, rast gelsem sille vuracağım”4 demeyecek miyiz, dememeli miyiz?

Dipnotlar:

1- Enbiyâ Suresi, 70.; 2- ESDE, Nutuk, s. 95.;    3- Divan-ı Harb-i Örfi, s. 23.; 4- Age., s. 40.

Okunma Sayısı: 1429
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S.topuz

    7.8.2024 10:03:03

    Bi tokat da BENDEN! 🤣🤣🤣 🙌🌹🤲🌹😡😤❤☝️🌙😢😭😪😡😤🕊🕊🕊🌍🇪🇺🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • Erdem MASTAR

    7.8.2024 08:21:41

    Sayın yazar işte bu dediğin dini mubin İslam serıatıdır beseri hiçbir sistem huzur mutluluk veremez ancak o mübarek şeriatın icrasını yapacak safi ahlaklı durust allemeler lazımki netice versin

  • Kerim Soyten

    7.8.2024 07:47:22

    O zaman belki de devletin asıl yönetimi mecliste olmalı. Sadece bir kişi seçilip meclisin sözcülüğünü yapıp, onu dışarda temsil etse yeter. Öyle daha mı iyi olurdu acaba?

  • A. Yılmaz

    7.8.2024 00:23:55

    Soru şu, yerine kimi koyacağız? Demokrat parti canlanmazsa halk partisi yerine yine bunlar devam eder mecburen.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı