"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Anlamak için önce “müzakere ve mütalâa”yı anlamalı!

Ali FERŞADOĞLU
19 Temmuz 2024, Cuma
Herhangi bir metni, özellikle Risâle-i Nûr’u anlamak için okumak, şerh ve izah yanında “müzakere, mütalâa, münazara ve müdavele-i efkâr” lazım. Okumalar ya ferdi olarak mütalâa veya heyet/grup/ekip halinde olur. Bu mefhumları kısaca şöyle özetleyebiliriz:

● Müzakere: Bir mevzuyla ilgili fikir alışverişinde bulunmak, etüt etmektir. Diğer bir ifadeyle, iki farklı düşüncenin karşılıklı tartışılmasıdır.

● Mütalaa: Herhangi bir konu üzerinde ayrıntılı düşünme ile teşekkül eden görüş ve yorum. Düşünme sonucu varılan, düşünmenin ürünü olan görüş, fikir, mülahaza, ide.

● Münazara: Bazı kurallara bağlı kalarak tartışılan konuşmalardır.

● Müdavele-i efkar: Karşılıklı söyleşerek gerçeğin sırrını ortaya çıkarmaktır.

İlmi, fikri gelişme mütalaa, müzakere, münazara, müdavele ve tartışma ile gerçekleşir. Bunun da şart, tarz, uslup, metot ve formülleri şöyle verir: “Bu çeşit mesâili münakaşa etmenin birinci şartı, insafla, hakkı bulmak niyetiyle, inatsız bir surette, ehil olanların mabeyninde, sû-i telâkkiye sebep olmadan müzakeresi caiz olabilir. O müzakere hak için olduğuna delil şudur ki: “Eğer hak, muarızın elinde zâhir olsa, müteessir olmasın, belki memnun olsun. Çünkü bilmediği şeyi öğrendi. Eğer kendi elinde zâhir olsa, fazla bir şey öğrenmedi; belki gurura düşmek ihtimali var.

“Saniyen: Sebeb-i münakaşa, eğer hadis ise, hadisin merâtibini ve vahy-i zımnînin derecâtını ve tekellümât-ı Nebeviyenin aksâmını bilmek lâzım. Avam içinde müşkülât-ı hadisiyeyi münakaşa etmek, izhar-ı fazl suretinde, avukat gibi kendi sözünü doğru göstermek ve enaniyetini hakka ve insafa tercih etmek suretinde deliller aramak caiz değildir.”1

Müzakere, mütalaa, münazara, müdavele gerçeği, hakikati bulmak için yapılır. Yoksa, muhatabını alt etmeye delil aramak, yanlışını kabul ettirmek için değil.

Anlamak için gergin ortamdan uzaklaşmalı: “Siz hem birbirinizi teselli hem kuvve-i mâneviyeyi takviye, hem tatlı sohbetle müzakere-i ilmiye, hem Nurların yazması ve mütalâalarıyla bu geçici zahmetin noktasını siler rahmet yapmaya, bu fâni saatleri bâki saatlere çevirmeye muvaffak olursunuz inşaallah.”2 İlim talebesi şerefi nasıl kazanılır?

“Kardeşlerim! Bunun gibi teselliye dair evvelce yazılan küçük mektuplar ara sıra okunsa ve Meyvenin, hususan âhirleri beraber mütalâa edilse ve hatıra gelen Risale-i Nur’un meseleleri müzakere olsa, inşaallah talebe-i ulûmun şerefini kazandırır.”3

Dipnotlar: 

1-Mektûbât, Enst./intr., s. 335.; 

2-Şuâlar, Enst./intr., s. 446.; 3-Age., s. 278. 

Okunma Sayısı: 1335
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • sdf

    23.7.2024 23:00:06

    konusuyla güzel bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık. Güzel yaklaşım. Sevgi saygı ve esenlikler dileriz

  • Burhan Kula

    19.7.2024 23:17:42

    Teşekkürler..

  • halil

    19.7.2024 15:05:37

    Risale-i Nurda yer alan ve bu yazıya konu edilen müzakere metodunu, Risale i Nuru okuyanlar, hatta Yeni Asya ekolüne mensup olanlar bile uygulayamıyorlar, hiçbir mahalde müzakereli derslerin istikrarlı olarak devam ettirilebildiğini görmedim maalesef!!! En basit bir zaaf olarak şunu gördüm, bir kardeşimiz veya bir abimiz, kendi görüşünü kabul ettirebilmek için çırpınıyor, mutlaka benim dediğim olsun heyecanı ile hareket ediyor, halbuki Peygamberlerin bile görevi Allah'ın teklifi olan dini sadece tebliğdir, kabul edip edip etmemek insanların kendi iradelerine kalmıştır. Bu nedenle böyle ortamlarda bir veya iki kere, bilemedin üç kere kendi görüşünü söyleyip, daha artık ısrar etmemek lazım diye düşünüyorum!!!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı