"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cemaatlerimizin siyasete yakın durmalarının bir sebebi…

Şükrü BULUT
06 Eylül 2024, Cuma
Bu hassas meselenin üzerinde, daha önce durmuştuk. Başlığımız, siyasete yakın cemaatlerimize hak verdiğimiz anlamına gelmemeli. Belki de birkaç yazı ile devam edeceğimiz bu hususa, küllî bir sebep ile girmek istiyoruz.

Umumun malı olan din-diyanet ile ilgilenen, yapı olarak cemiyet yerine cemaati tercih eden, devletin murakabesine karşı şeffaf olacağına söz veren, niyet ve programlarında menfaat, ırkçılık, sınıf ve siyaset asla olmayan cemaatlerden bahsediyoruz. Demokratikleşemeyen devletimizde bu hassas meselenin, adaletli bir şekilde tahlilinin kolay olmadığını da söyleyelim. Zira devlet, cemaatlere gereken hürriyeti ve sistem içindeki doğru yeri gösteremediğinden, bir çok cemaatin mahallî dernek çatıları altındaki iğreti iskânlarını da biliyoruz.

Binlerce işini ve yükünü, bin seneden beri cemaatlere havale ile gelen devlet geleneğimizin Kemalizm’e tutsak edilmesi, millet adına kanun koyucuların ellerini bağlayınca, zavallı cemaatler de iktidarların müsaadeleri nisbetinde sun’î formatlarla hizmet etmeye gayret ediyorlar.

Konuştuğumuzda vakıf medeniyetinden bahsederiz. Ganj’dan Atlas Okyanusuna; bırakalım insanları, tabiattaki canavarları evsiz ve aşsız bırakmayan bir medeniyeti konuşuruz. Çin ü Maçin’den Rabat’a barış, emniyet ve medeniyet içinde seyahat etmiş Doğulu/Batılı tarihçilerin seyahatnameleri, bu gerçeği dünya kamuoyuna takdim ediyor. Fakat biz; günümüzün demokratikleşememiş ve bin senelik geçmişinden korkulduğundan gözetime tâbi tutulan dinî cemaatlerimizin devlet siyasetlerinden nasıl uzak duracaklarını ve idarelere karşı şeffaf olmalarının nasıl olacağını konuşacağız.

Aslında bu meseleyi, Kemalizm adına demokrasimizi perişan, milletimizi dilenci, çocuklarımızı Avrupa’ya karşı kompleksli ve halkımızın birlik-beraberliğinden cemiyeti nifakla idareye kalkışanların; itimad ettikleri ilim adamlarının huzurunda tartışmamız gerekiyor. Gel gör ki; Kemalizm adına tarihçilik, Kemalizm adına sağlıkçılık, Kemalizm adına okulculuk, Kemalizm adına teknolojicilik, Kemalizm adına tarımcılık ve kültürcülük yapan ve bu yüce vazifelerinden dolayı fukara milletin sermayesinden yüksek maaşlar alan hocaların istişare edecekleri meseleyi biz konuşuyoruz.

Kökleri Ortaasya, Hicaz ve Kuzey Afrika’ya kadar uzamış dinî cemaatleri kavanozlara koyup vitrinlemek isteyen 12 Eylülcü hükümetlerin kırk senelik günahını yalnızca AKP’ye vermememiz gerekiyor. Özal ile kendilerine tepsi içinde televizyon, gazete, hastahane, okul, dergâh, dershane, külliye ve nihayet üniversite verilen cemaatlerin 12 Eylül protokollerine bağlı olarak bir yere kadar yürüdüklerini unutursak, elbette adaletli davranmamış oluruz. 12 Eylül ihtilâlinin Kemalizm adına millete takdim edildiğini unutmuşçasına, ülkenin her tarafını M. Kemal isim ve heykelleriyle donattıklarını tarihten gizlercesine ve ihtilâl ile birlikte cemaatlerin temsilcilerini zindanlardaki ikna odalarında manevî işkencelere tâbi tutmalarını unutmuşçasına; günümüze gelip laiklik veya ilkeler adına dinî cemaatler aleyhinde konuşanların ne kadar bedbaht olduğunu, perdeyi azıcık araladığınızda dehşetlice görüyorsunuz. Yukarda zikrettiğimiz rüşvetleri, küresel neoliberallere biat etmiş cemaatlerdeki fertlere, Özal ve sonrasındaki hükümetler verdiklerinde, günümüzde Kemalist ilke ve inkılâplar adına dinî cemaatlere saldıranlar neredeydiler?

Demokrasi ve insanlık karşıtı olan Kemalistlerin, global sosyal Marksistlerin emrine girdikleri 12 Eylül sürecinde; hem hırsız ve hem de bekçi rolünü bir elde tutanların dinî cemaatlere söyleyeceği ne olabilir ki… Hürriyeti, hukuku, sosyal devleti, temel ahlâkı, dini tedai ettiren kültür unsurlarını ve adaleti bu devletten kaldırdıktan sonra, elbette dinî cemaatlere hiçbir alan kalmayacaktır. Hafıza ve muhakemesini kaybetmiş Bülent Ecevit’in; ikibin yılının başında, dinî cemaatlerin hizmetlerinden şikâyetçi olanlara satır aralarına düşmüş bir beyanatı vardı, “Korkmayınız, bütün dinî cemaatleri kontrol altına almış bulunmaktayız.” Korkunç bir şey… Peki, bu durum AKP iktidarında değişti mi? Asla… 12 Eylül’ün patronlarına verdikleri söze sadık kalanlar, kendilerine gösterilen alanların dışına çıkmayanlar ve Tayyip Bey’i destekleyenlere cennetî bir hayat bahşedilmişti… Biat etmeyenler, gösterilen sahanın dışına çıkanlar veya küresel Marksizmi keşfettiklerinden onları deşifreye kalkışanlar cehenneme atılacaklardı.

Dinî cemaatlerin manen sordukları sorular var… Türkiye Cumhuriyeti milleti ve tarihi itibariyle bir İslâm ülkesi mi… Bu milletin anayasasında, bin senelik dinî cemaatlere bir tanım getirilip bir yer verilmemişse, bilmecburiye siyasîlere dönülmeyecek mi? Ecdadın vakfiyelerini helâl olmayan ve maksatlarının zıddına kullanan devletin şu sû-i istimaline biz vârisi olan evlâtları, hep kafa mı sallayacağız?

Allah’a inanmadıkları ve semavî dinlerin getirdiği temel ahlâkî prensipleri kabul etmedikleri ve insanlığın temel değerleriyle çatışma içine girenlerin dinî cemaatlerin meselelerini konuşmaları; en azından bir haysiyetsizlik sayılır, değil mi?

Okunma Sayısı: 1710
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Serdal

    6.9.2024 14:27:31

    Biz cemaatler ise birbirine rakip şirket gibi kıskançlık içinde adam kapıyor. Asıl düşmanı bilmiyor. Sufyaniyet zamanı bu zaman münafık gibi iş görüyor

  • Said

    6.9.2024 14:19:10

    Bütün cemaatleri kucaklayan ve din düşmanlarına karşı onları savunan yeni Asya’daki bu tür yazılardan diğer dini cemaatlerin haberdar edilmesi hayırlı olur.

  • Hüseyin T

    6.9.2024 13:06:41

    İnsanlık âlemi bir bütün olarak küreselleşen dünya'nın sancılarını çekerken; müslümanlar bu sancıya ek olarak kendi iç ve dış yetersizliklerinden mütevellit hastalıklı anlayışlarla problemlerle uğraşıyor.. Siyasî tarafgirlik, ihtilaf seküllerleşme ve ne koparırsam kârdır gibi haktan, sorumluluktan uzak tercihler müslümanlar arasındaki uhrevî ve dünyevî bağları kopardı.. Vahşi kapitalizm ve neoliberalizm mantalitesiyle hareket eden müslümanlar hızla çoğaldı.. Dışardan ve içerden kaynaklanan fani ve fena hallerin şehvetinden, dehşetinden, nefretinden girdabından uzak durulmalı dengeyi aklı vicdanı kitabı mesajı günün sonunu asla unutmamalıyız..

  • İbrahim

    6.9.2024 12:21:36

    Hocam, mesele biraz da Kemalizm ile Marksizmin mahiyet ve hedef olarak içiçeliğinin bilinmesi değil mi? Bu kör noktadan dolayı çoğu Kemalizmden kaçan hürriyetçiler, Marksizm dolmuşuna bir başka kapıdan iğfal edilerek bindiriliyorlar.

  • Suat

    6.9.2024 12:08:57

    Türkiye 'deki dini cemaatlerimizin ayakta alkışlayacağı tarihi bir hakikati ve müdafaayı yazmışsınız. Allah kalbinize genişlik, gönlünüze ferahlık ve kaleminize kuvvet versin. Amin.

  • S.topuz

    6.9.2024 11:51:45

    ..."Rivayetler, Deccal'ın dehşetli fitnesi İslâmlarda olacağını gösterir ki, bütün ümmet istiaze etmiş. لَا يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُ Bunun bir tevili şudur ki: İslâmların Deccal'ı ayrıdır. Hattâ bir kısım ehl-i tahkik İmam-ı Ali'nin (R.A.) dediği gibi demişler ki: Onların Deccal'ı Süfyan'dır. İslâmlar içinde çıkacak, aldatmakla iş görecek. Kâfirlerin Büyük Deccal'ı ayrıdır. Yoksa Büyük Deccal'ın cebr ve ceberut-u mutlakına karşı itaat etmeyen şehid olur ve istemeyerek itaat eden kâfir olmaz, belki günahkâr da olmaz."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Şualar - 585

  • S.topuz

    6.9.2024 11:49:18

    ..."Amma Deccal'ın yalancı Cennet'i ise, medeniyetin cazibedar lehviyatı ve fantaziyeleridir. Merkebi ise, şimendifer gibi bir vasıtadır ki bir başında ateş ocağı bulunur, kendine tâbi' olmayanları bazan ateşe atar. O merkebin bir kulağı, yani diğer başı Cennet gibi tefriş edilmiş, tâbi' olanları oraya oturtur. Zâten sefih ve gaddar medeniyetin mühim bir merkebi olan şimendifer, ehl-i sefahet ve dünya için yalancı bir Cennet getirir. Bîçare ehl-i diyanet ve ehl-i İslâm için medeniyet elinde Cehennem zebanisi gibi tehlike getirir, esaret ve sefalet altına atar."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Mektubat - 58

  • S.topuz

    6.9.2024 11:41:39

    ..."Âhirzamanda dinsizliğin iki cereyanı kuvvet bulacak: Birisi: Nifak perdesi altında, risalet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) inkâr edecek Süfyan namında müdhiş bir şahıs, ehl-i nifakın başına geçecek, şeriat-ı İslâmiyenin tahribine çalışacaktır. Ona karşı Âl-i Beyt-i Nebevînin silsile-i nuranîsine bağlanan, ehl-i velayet ve ehl-i kemalin başına geçecek Âl-i Beyt'ten Muhammed Mehdi isminde bir zât-ı nuranî, o Süfyan'ın şahs-ı manevîsi olan cereyan-ı münafıkaneyi öldürüp dağıtacaktır."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Mektubat - 56 🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙😢😭😪😡😤🕊🕊🕊🌍🇪🇺🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • S.topuz

    6.9.2024 11:39:43

    ..."Âhirzamanda Hazret-i İsa Aleyhisselâm Deccal'ı öldürdükten sonra, insanlar ekseriyetle din-i hakka girerler. Halbuki rivayetlerde gelmiştir ki: "Yeryüzünde Allah Allah diyenler bulundukça kıyamet kopmaz." Böyle umumiyetle imana geldikten sonra nasıl umumiyetle küfre giderler? Elcevab: Hadîs-i sahihte rivayet edilen: "Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın geleceğini ve şeriat-ı İslâmiye ile amel edeceğini, Deccal'ı öldüreceğini" imanı zaîf olanlar istib'ad ediyorlar. Onun hakikatı izah edilse, hiç istib'ad yeri kalmaz. Şöyle ki: O hadîsin ve Süfyan ve Mehdi hakkındaki hadîslerin ifade ettikleri mana budur ki: Âhirzamanda dinsizliğin iki cereyanı kuvvet bulacaktır."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Mektubat - 56

  • Pelin Kurukahveci

    6.9.2024 09:59:55

    Hocam kemalist eğitim sistemi değişmeli. Müslüman bireylerin karakterini ezip kemalist bir nesil yetiştiriyorlar.

  • Nurdan kuşe

    6.9.2024 06:49:15

    Feraseti olmayanın asla göremeyecegi hakikatler ve malesef feraseti olmayan bir toplumda yazılan şu hakikatler inşallah gafilleri uyandırır.

  • Hidayet

    6.9.2024 00:24:08

    Demokrasimize geçmişte yardımları olmuş dini cemaat ve tarikatların mutlaka serbest olmaları gerekiyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı