İstanbul’un Belediye Başkanı türbe ziyareti adabını bilmiyor. Karadeniz’de yokuş çıkar gibi, eli arkasında geziyor.
Yanındakiler de onu adabınca ikaz etmeyi bilmiyor.
Birileri bu duble adab noksanını sosyal medyada yayınlıyor ve eleştiriye açıyor.
Buraya kadar tamam.
Ama birisi ya da birileri “türbede eli arkasında yürümek sadece saygısızlıktır değil aynı zamanda suçtur” diyerek CİMER’e şikâyet ediyor.
CİMER’dekiler şikâyeti ciddiye alıyor ve İstanbul Cumhuriyetinin Başsavcısına bildiriyor.
Hadi CİMER’dekiler memurdur, lüzumsuz işgüzarlık yapmışlardır.
Ama savcı da işgüzarlığı sürdürüyor.
Kanunlarımızda böyle bir suç olmadığını bilmemesi mümkün değil.
Adı üzerinde, savcı.
Savcı demek “Ceza Kanununu ezbere bilen (ya da bilmesi gereken) adam” demek.
Ama hayır, anlaşılan o avcı savcının ezberi başka. “Emir demiri keser” meselâ.
CİMER’den EMİR gelince avcı ayağa kalkıyor, hazırol’da duruyor ve “başüstüne” çakıyor olmalı ki…
“Bir araştıralım bakalım, ama araştırmak için de izin almamız lâzım, isteyelim bakalım” diyor ve İçişleri Bakanlığı’ndan soruşturma izni istiyor.
(Ki o savcı muhtemelen bu gazın da havasıyla uçmuş ve şimdi İncek dallarına konmuş bir “Oooo mütereffi ya da Aaaaa mütetayyir Savcı” durumunda- olabilir.)
İş basına yansıyor ve tartışma başlıyor.
CİMER tartışılıyor, siyasî yön konuşuluyor, niyetler sorgulanıyor vs.
Nihayet İçişleri Bakanı kendi cevabını veriyor: Mealen diyor ki “bu görüntüler gösteriyor ki saygısızlık var, ama ben soruşturma izni vermem”.
Yani diyor ki saygısızlık başka suç başka.
Doğru.
Ama çoğu zaman olduğu gibi bu olayda da işin aslı gözden kaçırılıyor:
Suç ve suçluyu takip işiyle meşgul olması gereken güvenlik bürokrasisi ve savcılar böyle lüzumsuz işlerle neden meşgul oluyor ve ediliyor?
Suç ve cezada kanunilik ilkesi modern ceza hukukunun en temel ilkelerinden biri.
Hukuk devletinin de ana direği: Kanunsuz suç olmaz. Suç sadece kanunda suç olarak tarif edilenden ibarettir.
Bu ilke, vatandaşı da, göz önündeki şöhreti de, siyasetçiyi de vs. sataşmaya karşı güven içinde tutacak önemli bir prensip.
Sistem bu konuda neden bir ön denetim mekanizması içermiyor?
“Canım mekanizma var” diyeceksiniz. Haklısınız.
O zaman soralım:
Var olan mekanizmalar neden işlemiyor?
Çanlar kimin için çalıyor?