"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bilgin Abi’nin günlük defterinden (17)

Ali HAKKOYMAZ
12 Ocak 2025, Pazar
Ân diyarı (101)

İnsan dışarıya ne kadar uzaksa; kendine o kadar yakınmış, Selim Ali. Bir gün baktım Bilgin Abi kendi kendine konuşuyor. Şaşırdım elbet. Sordum. Meğer kendine konuşamayan; başkasına nasıl konuşacakmış! 

Yazmak da böyle değil mi, Selim Ali? İşte ben boş bulunup sorunca, o da o özel hâlini açmak zorunda kaldı. Bana da bi’ “konuşma” kapısı açmış oldu. Bu tek kişilik (sohbet)miş! Biraz da şiirsel cevap verdi:

Yoo!

Kendi kendime konuşuyorum.

Nicedir dalmışım da dünyaya.

Benim olmayan nice şeylere...

Ne kadar da uzaklaşmışım kendimden!

Terazi olmuşum da başkalarını tartıyorum!

Yoruldum; döndüm kendime.

Kendimle koyu bir sohbete daldım.

Öyle bir özlemişim ki kendimi!

Ayrılamadım; kaldım öyle!

Ne kadar uzak bana sokak!

Ne kadar yakın!

Ne kadar uzak bana bu kendim!

Ne kadar yakın!

Kendime yakın olsam; biliyorum…

Biliyorum; güzellik kokacak her yanım.

***

Aç bakalım Selim Ali bugün neler aktaracaksın günlüklerinden Bilgin Abi’nin!

***

SAVAŞ SEVDALILARI

Savaşı büyükler çıkarıyor; hepsi de diplomalı! Okulları sil baştan ele alsak. Okulsuz ve savaşsız hayatlara başlasak... İyi ki diploması yok Yunus Emre’nin, Karacaoğlan’ın! Kim varsa dünyada savaş çıkarmış; bildiğim kadarıyla diplomalı... Dünya martılarla konuşsa biraz, bulutlara baksa ara sıra; savaşlara vakit kalmaz.

***

SAVAŞÇILAR ÜZÜLSÜN İÇİN

Alsak silahını elinden dünyanın; konuşacak ne kalır? Kalmasın; kendimizi dinleriz biraz. Biraz içimize dalarız. Sükûnet ne güzelmiş, deriz. Savaşçılar işsiz kalır. Kalsın. Belki, insanlığı yaşarlar biraz!

***

SAVAŞA VEDÂ

Selâmı yayın, diye bir söz var. Durma, savaşlar çoğaltılıyor. Kâr kimin, zarar kime? Savaştan ne çıkar; tekrar savaş çıkar. Tebessümden de tebessüm… O bom bomlarla neler olup bittiğini, oradaki insan, kurt kuş, kelebek, kedi, çiçek, böceklere sor. Diplomasi, kelimeleşmek de kolay değil, hani! Silahtan beter yatırım, ömür, gayret ister. 

Ömrümü kitaplara verdim amma önüme bir beyaz kâğıt, şu da kalem; yaz başına gelenleri, sen kimsin deseler… kalem elden düşer. Kolay mı öyle kelimelerle oturup kalkmak! En rahatı kelimesizlik, gürültü, bam güm, çat pat, het hüt… Ortalığı bir güzel güt! Git, anam babam, kardeşim git! 

Yıllarca kitap taşı… Onun tozu, toprağı… Gel; bir de ev taşırken gör; kitapların yerinden kalkmazlığını. Başıma kaç sefer geldi de ondan biliyorum. Zavallı hamallar alışmışlar masa-sandalye taşımaya da… kitap kolisine abanınca anlıyorlar dünya kaç bucak! Bu neymiş böyle, diyorlar. 

Hele birinde komşular tecessüs eylemiş. Zengin bi’ komşu geldi, demişler, aralarında. Sonra eve gelseler ki o koliler kitapmış meğer. Donup kalmışlar tabiî. İşte savaşsızlık böylesi bir şey. Savaşı yayın, diye bir söz hatırlamıyorum. Hiroşima’ya, Nagazaki’ye atom bombasını kim atmıştı? Şimdi onu yapanlar onlar değil sanki! Kimyasal silaha madem karşısınız; kimde var; nerde yok; belli mi; belli. Haydi, anlaşın ve imha edin; bitsin bu kısır döngü; herkes rahat etsin! Dünyayı oyalamayın; ciddî iseniz!

Savaşşş...  diyene; yavaşşş... diyorum! Çünkü hızlı gidenin eli ayağına dolanır; yavaş giden menzil-i maksûda/kastedilen yere varır, deniyor. Vee…savaşları hayattan zevk alamayanlar çıkarır.  Sonraa… dünya dağ başı mı ki isteyen istediği yeri tarumar ediyor; kim veriyor bunlara bu paraları, şımarıklığı?

***

OKUMALAR CENNETİ

“Ay Okumaları” yapılmalı. Mesela “Eylül Hüznü...” Meselâ “Ekim Serinliği...” Her aya bir kimlik bir kitap meselâ... Konferanslar, seminerler ve saire... Her nefesin önemli olduğunu hatırlatan şiirli, besteli programlar... İlle de savaşları, silah alımlarını konuşmayacaksak eğer...

Evet, evet… insanlar ikiye ayrılır: Silâha sarılanlar, kitaba sarılanlar...Sonuç: Sarıldığınla sarılırsın! Artık ahirzaman…

Bitsin bu savaşlar. Hoca hutbeye çıkmış kılıçla… Herhalde en önde gidecek savaşa! İlk emir/iş: Oku! Savaş değil ki…

Kocaman bir kalem al eline… desem; bilir misin; kalem ne?! Bir nazar eyle Kalem Suresi’ne.

***

KALEM VE SİLÂH

Yapmayın etmeyin! Nasıl olsa öleceğiz; bombalara, güllelere alışın, demeyin.

Güllere, kuşlara alışalım. Gökyüzüne bakalım keyfince. Yıldızlara, aya şiirler söyleyelim. Yapmayın etmeyin!

Kalem yerine silâhı bil/e/meyin.

Okunma Sayısı: 210
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı