Yüce Allah “Bakî”dir. Biz fani varlıklar fenamızla onun bekasına delil oluyoruz.
Bediüzzaman Hazretleri “Hayat Hâlıkın ehadiyetine delil olduğu gibi mevt de devam ve bekasına delildir” buyurur ve şöyle izah eder: Nasıl ki nehirdeki kabarcıkların güneşin ışığını yansıtıp sönmeleri, yerine gelenlerin yine parlayıp sönmeleri gökteki güneşin varlığına ve bekasına delildir. Aynen öyle de gece ve gündüz ve asırlar boyunca hayat ve ölüm O’nun varlığını, birliğini ve bekasını gösterir. (Mesnevî-i Nuriye, 19)
Mektubat’ta ayırıca bu hakikati şöyle ifade eder: Varlıklar nasıl vücutlarıyla ve hayatlarıyla ölümsüz olan Hayy-ı Lâyemût’un hayatına, varlığına ve ve zarurî olduğuna şahitlik ederler, öyle de ölümleriyle de O’nun hayatının ebediliğine ve devamına delâlet ve şahadet ederler. Çünkü varlıklar yok olup gittikten sonra arkalarından yine kendileri gibi hayata mazhar olanların gelmesi, devamlı olarak cilve-i hayatı tazelendiren birinin varlığını gösteriyor.” (Mektubat, 221)
Yüce Allah, Kur’ân-ı Kerîm’de “Ölen iman ve amel-i salih sâhibi ise ölüm onun için rahata, rahmete, güzel rızka, daimî nimetlerle dolu Cennete geçiştir. Ölen Allah’ın âyetlerini yalanlayan sapıklardan ise onun akıbeti Cehennemdir ve ebedî azaptır.” (Vakıa Sûresi, 88-94)
Peygamberimiz (asm) “Ölüm sizin için kesinlikle takdir edilmiştir. Ya azap veya saadet getirir.” (Camiu’s-Sağir, 1: 107) buyurmuşlardır. Yine “Ene inde zanni abdî bî” yani, “Kulum Beni nasıl tanırsa Ben ona öyle muamele ederim” (Buhari, Tevhid, 15; Tirmizi, Tevbe, 1) hadis-i kutsisine göre kul ölümü nasıl bilirse ölüm onun hakkında öyle tecelli eder. Azap olarak görürse ona azap olunur, rahmete ve saadete açılan bir kapı olarak görür ve ona göre davranırsa onu da saadet-i ebediyeye ve rahmete götürür.
Bir gün Peygamberimizin (asm) ve sahabelerin önünden bir cenaze götürdüler. Peygamberimiz (asm) “Ya kurtulmuştur veya ondan kurtulunmuştur” buyurdular. Sahabeler “Nasıl ya Resulallah?” dediler. Peygamberimiz (asm) “Mü’min ölünce dünyanın gam ve sıkıntılarından kurtulur. Kâfir ölünce mahlukât onun şerrinden kurtulur” buyurdular. (Nesai, Cenaiz, 42)
Evet, “Ehl-i iman için ölüm rahmet kapısıdır; ehl-i dalâlet için zulümat-ı ebediye kuyusudur.” (Lem’alar, 201)