28 Mart 2014, Cuma
İnsanlık tarihinde varlığını ölümünden sonra da devam ettirebilmiş, hayatıyla ve eserleriyle arkasında “hoş bir seda” bırakabilmiş pek çok “büyük insan” vardır. Kimi kahramanlığı, kimi adaleti, kimi ilmî dirayeti, kimi hakka hizmeti, kimi engin tefekkür dünyası ile birer yıldız gibi parlamış olan bu şahsiyetler, insanlığın tekâmülü yolunda birer rehber ve “kilometre taşı” durumundadır.
İşte peygamberler ve onları takip eden maneviyat rehberleri. İnsanların İlâhî ölçüler ve istikamet dairesinde yaşama ihtiyaçları için hayatlarını vakfeden bu rehberler, mukaddes hizmetleriyle onlara doğru yolu göstermişlerdir. Eğer bugün insanlık âleminde hakikî manada “insanlığı” temin eden değerler yaşıyorsa; bu, onların hizmetlerinin neticesidir. Ve insanlar tarihin karanlık sayfalarını aydınlatan huzur ve saadet devirlerini onlara borçludurlar.
İşte o önemli şahsiyetlerden birisi de, tam bir ideal insanı olan Sultan Selâhaddin Eyyubî’dir. Selâhaddin Yaşar, bu eserinde Selâhaddin Eyyubî’yi, hayatını, dâvâsını, ideallerini biyografi tarzında kaleme aldı. Onun “İslâm Birliği” uğrunda hangi mücadeleleri verdiğini, Kudüs’ü fethetmesini, devlet adamlığı yönünü, cesaretini ortaya koydu. Bu kitap, “Şarkın En Sevgili Sultanı” Selâhaddin Eyyubî’yi tıpkı onun yanı başındaymışçasına ifade edebilmesi bakımından önemli bir çalışma.
Eserin arka kapağında yer alan şu tanıtım yazısı ise onun hakkındaki pekçok şeyi özetler mahiyettedir:
“Şarkta, garpta farklı dinlere milletlere mensup pek çok büyük şair ve yazar onun hakkında destanlar, kasideler, şiirler, romanlar, hikâyeler, biyografiler yazdı. Şahsî hayatı, ittihad-ı İslâm’ı sağlama gayreti, Kudüs’ü fetih mücadelesi ve cihad anlayışı filmlere, dizilere konu edildi.
“Herkes ona, kendince makbul olan ve muteber sayılan lâkaplar taktı. Fakat ona en çok yakışan sıfatı, ehl-i salibin karşısında onun gibi kahramanca mücadele edip muzaffer olan Çanakkale Şehitlerini anlattığı şiirinde kullandığı ifade ile Mehmet Âkif verdi: Şarkın en sevgili sultanı.”
Cumhuriyetin kuruluşu sırasında Mustafa Kemal’in ısrarlı dâvetleri üzerine Ankara’ya gelen Bediüzzaman Said Nursî de, onun Napolyon hayranı olduğunu ve Osmanlı devletinde, Fransız İhtilâline benzer bir ihtilâl yapmak istediğini anlayınca ikaz etme ihtiyacı duydu.
Mustafa Kemal’e hitaben yazdığı söylenen ve onun, mebuslar hakkında yaptığı ikazlara aldırmadığını görünce hitap kısmını çıkararak beyanname hâlinde neşrettiği anlaşılan mektupta “Napolyon’a değil Selâhaddin Eyyubî gibi bir İslâm kahramanına tâbi olmasını” tavsiye etti.
İşte Selâhaddin Eyyubî’yi bu eserle tanıyan gençlerimizin geleceğe, “ümitle ve kendine güvenle” bakabileceklerine dair inancımız tamdır.
Yeni Asya Neşriyatın hedefi, roman tadındaki bir biyografi serisiyle bugünün ve yarının nesilleriyle mazinin kilometre taşları arasında bir köprü kurmaktır. Bu çalışmanın, Asya ve Rumeli tarlasında yetişen büyük insanları örnek alacak kabiliyetlerin yetişmesine yardımcı olması, en büyük temennimizdir.
Okunma Sayısı: 4577
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.