“Duâ, zikir ve salâvat”ın Müslümanın hayatında çok mühim bir yeri vardır. Duâ, kulluğun özü, ibadetin beyni, mü’minin silâhıdır. Mü’minin her zaman başvuracağı bir güç kaynağıdır. Duânın bu öneminden dolayıdır ki, Cenâb-ı Hak, kullarını duâya dâvet eder ve yapılacak duâları cevapsız bırakmayacağını bildirir. “Duânız olmazsa ne ehemmiyetiniz var?” (Furkan Sûresi, 77.) “Duâ edin icabet edeyim.” (Mü’min Sûresi, 60.) buyurur.
Bir mü’minin en büyük gayesi, Allah’ın rızasını kazanmak, ihsanına nail olmak ve Cehennem azabından kurtulmaktır. Duâların Allah katında makbul olması için Bediüzzaman Hazretlerinin de belirttiği gibi “Me’sur duâlarla duâ etmek” gerekir. (Mektubat, 470.) Me’sur duâ ise tesirli, kabul edilmiş olan Kur’ân-ı Kerîm’de geçen, peygamberin ve sahabelerin dilinden bize gelen duâlardır. Bu duâların içinde pek çok sırları taşıyan ve kabul edildiği görülen ve kabul edileceği Peygamberimizce (asm) haber verilen duâlardır. İşte Hz. Ali’nin (ra) Celcelutiye Duâsı ve Hz. Osman’ın (ra) “Münâcatü’l-Kur’ân” isimli doğrudan Kur’ân’dan alınan münâcatı böyle duâlardandır. Yüce Rabbimiz duâsını kabul ettiği kulunu elbette Cehennemden kurtuluşa vesile olan salih amel işlemeye ve günahlardan kaçınmaya muvaffak edecektir.
Bediüzzaman Hazretleri, Lem’alar isimli eserinde, “Kulluğun Allah’ın emir ve rızasına baktığını, faydasının ahirette görüleceğini” ifade eder. Gaye olmamak ve maksat yapılmamak şartıyla, istenilmeden verilen dünyaya ait faydaların ibadete zarar vermeyeceğini, belki zayıflar için bir şevk unsuru olacağını belirtir.
Hizbi Envari’l-Hakaiki’n-Nuriye’den derlediğimiz bu kitabın Birinci Bölümü, okunmasının çok sevaplı ve faziletli olduğu hadis-i şeriflerle bildirilen Yâsin, Fetih, Rahmân, Mülk, Nebe Sûrelerinin yanı sıra “Lâ yestevî” ve “Âmenerrasûlü” aşirlerinin de olduğu hatim duâsı ile bitiyor.
İkinci Bölümde, Hazret-i Osman’ın (ra) tanzim ettiği “Münâcâtü’l-Kur’ân” bulunuyor. Bu evraddaki duâ cümleleri, doğrudan doğruya âyetteki ifadelerden alınmıştır. Bediüzzaman bunun hakkında, “Bu münacaat aynen Cevşen ve Celcelûtiye gibi gayet kudsîdir. Ve âyetlerin sarih lâfızlarını alması cihetiyle onlardan daha yüksektir.” demektedir.
Üçüncü Bölümde yer verilen Celcelutiye Kasidesi ise; Hz. Peygambere (asm) vahiy yoluyla gelen ve Hz. Ali’ye talim ettirdiği; Hz. Ali’nin de nazma çevirdiği bir münâcattır. Sırlarla dolu olduğu Bediüzzaman tarafından ifade edilen Celcelutiye Üstadın sıklıkla okuduğu bir duâdır.
Bilgisayar hattı ile hazırlanan, şamua kâğıda basılarak kolay okunması sağlanan ve termo deri kapakla ciltlenen 103 sayfalık bu kıymetli eserin, istifadeye medar olmasını; cümlemizi sevgili Peygamberimizin (asm) müjdelediği faziletlere eriştirmesini Cenâb-ı Mevlâmızdan niyaz ediyoruz.