"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hukukun krizi

Suphi Uğur Çörekçi
30 Ocak 2025, Perşembe
Geçenlerde medyada, Taliban yönetimi yayınladığı yeni kararnameyle Afganistan’daki binalarda çoğunlukla kadınların bulunduğu odalara ve alanlara pencere yapılmasını yasakladığına ilişkin bir haber okudum.

Bu haber sadece Afganistan özelinde değil, evrensel manada hukukun krizi olarak şeriat ve seküler hukuk üzerine bir düşünmeye sevk etti.

Hukuk, bir toplumun adalet arayışını ve toplumsal düzenini sağlayan en temel araçlardan biridir. Ancak tarih boyunca hem dinî, hem de seküler hukuk sistemleri çeşitli krizlerle yüzleşmiştir. Bugün gelinen noktada, bu iki hukuk anlayışının da hem avantajları, hem de zayıflıklarıyla derinlemesine bir değerlendirmeye tâbi tutulması gerekiyor.

Abbasî döneminden itibaren, İslâm dünyasında içtihad kapısının kapandığına dair yaygın bir kabul vardır. Bu durumun, İslâm hukukunun gelişimini dondurduğu ve değişen toplumsal ihtiyaçlara cevap verme kapasitesini sınırlandırdığı düşünülür. Ancak özellikle Afganistan pratiği gibi örnekler, aslında bu donuk yapının bazı durumlarda esneyebildiğini de göstermektedir.

Afgan İslâm hukuk tarihi ve uygulamaları, âlimlerin hukukun “nefes alması” adına yorumlarda bulunduğu bir alan olarak dikkat çekiyor. Ancak bu yorumların ne ölçüde hukuku anlaşılmaz hale getirdiği veya zaruretler bahanesiyle hukukun temel ilkelerinden ne kadar uzaklaşıldığı tartışmaları hep varoldu.

Zaruretler gerçekten mübah kılar mı? Yoksa bu tür esneklikler, hukuku keyfiliğe mi sürükler? Geleneksel İslâm hukukunda bu sorular, tarih boyunca örfî hukuk ve şeriat arasındaki dengede sürekli bir tartışma konusu olmuştur.

Öte yandan seküler hukuk da; 100 yıllık modern tarihine rağmen bir başarı hikâyesi yazmakta zorlanmıştır. İnsan hakları, özgürlükler ve adalet gibi evrensel değerleri koruma iddiasıyla yola çıkan seküler hukuk sistemleri, zamanla devletin ve bürokrasinin çıkarlarına hizmet eden bir yapıya dönüşmüştür.

11 Eylül, Covid-19, Ukrayna Savaşı ve Gazze’deki gelişmeler, seküler hukuk sistemlerinin krizlerini derinleştirmiştir. Bu süreçlerde, ferdin hak ve hürriyetlerini koruması beklenen sistemler, devleti ve çıkar gruplarını önceleyen bir yapıya evrilmiştir. Oysa geleneksel dinî hukukta âlimler, devletten bağımsız bir şekilde semavî hukuku yorumluyordu ve bu yorum bir ibadet olarak görülüyordu. Hukuk yorumu kamu otoritesinden göreceli bağımsız olarak yapılırdı.

Seküler hukuk ise, tamamen “arzî” bir karaktere sahip olduğu için, güncel ihtiyaçlar ve siyasî konjonktürle şekilleniyor. Bu da hukuku, haklardan çok çıkarların gözetildiği bir alana dönüştürüyor.

Gerek pratikteki şeriat hukuku, gerekse seküler hukuk, bugün farklı zeminlerde kendi krizlerini yaşıyor. Şeriat hukukunun “şeriatla yönetildiği” varsayılan, ama daha çok otoriter bir yönetim tarzı olarak karşımıza çıkan, farklı ülkelerdeki yorum ve tatbik tarzı, değişen toplumsal ihtiyaçlara cevap verememe riski taşırken; seküler hukuk, evrensel bir adalet sağlamaktan uzaklaşıp, çıkar odaklı bir yapıya dönüşme tehlikesiyle karşı karşıya.

Bu iki sistem arasındaki gerilim, modern dünyada hukuk tartışmalarının ana eksenini oluşturuyor. Hukukun esnetilmesi veya yeniden yorumlanması çabaları, toplumsal düzeni sağlamaya mı hizmet eder, yoksa hukukun karmaşıklığını ve çelişkilerini mi arttırır? Bunu hep birlikte göreceğiz. Ancak bu tartışma, yalnızca bir hukuk tartışması değil; aynı zamanda adalet, özgürlük ve toplumsal düzen arayışının da bir yansımasıdır.

Bu bağlamda, geleceğin hukuk sistemleri, hem evrensel değerleri, hem de toplumsal ihtiyaçları gözeten bir dengeyi bulmak zorundadır. Aksi halde hukuk, insanlık için gerçek bir adalet sağlayamayacaktır.

Okunma Sayısı: 563
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Pelin Kurukahveci

    30.1.2025 01:12:04

    Yazının içeriğine yapacağım eleştirileri saklı tutarak yazarı tebrik ediyorum. Bu tür kurucu tartışmaların medeniyet inşasında önemli bir yeri var. Eğer bizler Risale-i Nurlardan dünyaya islamın özüne uygun bir sistem önereceksek bunu bu tür temel tartışmalar ile yapabiliriz. Güncel siyasi olayları yorumlayarak bir şey inşa edilemeyeğini kabul etmek lazım. O anlamda çok değerli bir yazı okudum. Devamını dilerim. Teşekkür ederim.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı