Mehmet Bey: “Allah ruhundan üfler mi veya ruhundan yaratır mı? Kur’ân’da bu geçiyor. Bu ne demektir?”
İnsanın Şerefi
Kur’ân’da “müteşabih sıfatlar” vardır. Bunlar, hakikatini Allah’ın bildiği, bizim tevillerle anladığımız sıfatlardır. “Allah’ın ruhu” mefhumu, Kur’ân’da geçen müteşabih bir sıfattır.
Mesela: “Rabbin meleklere, “Ona ruhumdan üflediğim zaman, ona secde et!” dedi.”1 “Sonra ona ruhundan üfledi.”2 “Ona ruhumuzdan üflemiştik.”3
“…Bizim de kendisine ruhumuzdan üflediğimiz, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını doğrulayan İmran kızı Meryem’i…”4
Yukarıdaki ilk iki ayet, Hazret-i Âdem’in (as) yaratılışından, son iki ayet de Hazret-i İsa’nın (as) yaratılışından bahsediyor. Nitekim Barla Lahikası’nda geçen “İsa Ruhullah”5 kavramı yukarıdaki ayetlerle doğrulanıyor.
Fahrettin-i Razi’ye göre, Cenâb-ı Hak, insanı şereflendirmek ve kıymetini göstermek için, Hz. Âdem’in ruhunu “ruhumdan” diyerek zat-ı ilâhiyesine nisbet etmiştir. Nitekim Cenab-ı Hakk’ın meleklere secde emretmesinin bir hikmeti de, Hazret-i Âdem’e (as) ruhundan üflemiş olmasıdır.6
Âlimler Nasıl Anlamışlar?
Müteşabih sıfatı anlama konusunda selef ulemasının (Sahabe ve tabiî alimlerin) mesleği şöyledir: Hakikatte Allah’a ruh izafe edersek şirke düşeriz. Öyleyse bu manayı mecazi ve müteşabih bir kavram olarak anlamalıyız. Hakikatini Allah bilir demeliyiz.
Ehl-i sünnet uleması olan Maturidi ve Eş’ârî âlimler de, tevil yaparak derler ki: Ruhtan maksat güçtür, kudrettir, emirdir, iradedir. Üflemekten maksat yaratmaktır. Bu kavramın manası: ‘Allah Hazret-i Âdem’i (as) kudret eliyle yaratmıştır,’ olur.
Aslına bakarsanız “el”de de sıkıntı var. Allah’ın eli mi var, denebilir. Oysa “yedullah” (Allah’ın eli)7 bir Kur’ân kavramıdır.
İslam Tarihinde Mücessime veya Müşebbihe gibi bazı batıl mezhepler çıkmışlar ve “yedullah” veya “yedeyye” (iki el)8 sıfatlarını hiç tevil etmeden hakiki manasıyla almışlar. Allah’ın iki elinde on parmağı var… vs. gibi meseleyi deforme etmişler, Allah’ı insana benzeterek şirke düşmüşlerdir.
Şirke Düşmemek İçin
Âlimler “yed” sıfatını kudret ile tevil etmişlerdir. Bediüzzaman yed sıfatını genelde kudretle birlikte, yani “yed-i kudret” olarak ve kudret mânâsında telaffuz etmiş,19 bazen de “Dest-i Gaybî”, yani “Gaybî El” lafızlarıyla ifâde etmiştir.10
“Yed” sıfatının hakiki manada Cenab-ı Hak hakkında kullanılmasının yanlış olduğuna dikkat çeken Bedîüzzaman, bu sıfatın Cenab-ı Hak katındaki manasının bizce bilinmediğini, Cenab-ı Hakk’ın kendisine ait bir sıfatı bu tabirle zihne yaklaştırdığını, bu açıdan bu sıfatın bizce müteşâbihattan olduğunu ifade ediyor.11
Kur’ân’da bulunan İstivâ (tahta oturmak)12, Vech (yüz)13, Yemîn (sağ el)14, Kabza (avuç içi)15… vd. gibi müteşabih sıfatları ehl-i sünnetin tevilleriyle tevil etmez isek şirke düşeriz.
İstiva nedir diye İmam Malik’e sormuşlar. İmam demiş ki: “İstivâ meçhul; keyfiyeti makul değil; buna inanmak vâcip; sual sormak bid’attir.”16
Dipnotlar:
1- Hicr Suresi: 29; Bakınız: Sad Suresi 72
2- Secde Suresi: 9
3- Enbiya Suresi: 91
4- Tahrim Suresi: 12
5- Barla Lahikası, s. 111
6- Fahruddin-i Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları: 14/94-95
7- Fetih Suresi: 10
8- Sâd Sûresi, 38/75; Bakınız: Mâide Sûresi, 5/64
9- Sözler, s. 283;İşârât’ül-İ’câz, s. 137, 205, 209
10- Şuâlar, s.521
11-İşârât’ül-İ’câz, s. 22
12- Tâhâ Sûresi, 20/5; Bakınız: Bakara Sûresi, 2/29
13- Rahmân Sûresi, 55/27; Bakınız: Bakara Sûresi, 2/115, 272;
14- Zümer Sûresi, 39/67; diğer âyet için bakınız: Hâkka Sûresi, 69/45
15- Zümer Sûresi, 39/67
16- Beyhakî,El-Esmâ, 408-409