"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İsevîler ve Musevîler ehl-i necat olabilir mi?

Süleyman KÖSMENE
09 Kasım 2015, Pazartesi 15:00
İsviçre, Effretikon’dan Ömer Bey: “Hıristiyan bir arkadaşım bana şunu sordu:

“Müslümanlık hak din diyorsunuz. Peki, Musevilik veya Hıristiyanlık da Allah tarafından gönderilen dinlerden değil mi? Kaldı ki Musa’ya ve İsa’ya (as) siz de inanıyorsunuz. Bizlerin durumu, size göre ne olacak?”  

İnsan Taassuptan Kaybeder

İnsan Hazret-i Mûsâ’ya (as), Hazret-i Dâvud’a (as), Hazret-i İsâ’ya (as), Hazret-i Muhammed’e (asm) inandığı için kaybetmez. 

Çünkü her birisi de Allah’ın peygamberidir. 

Ama insan taassuptan kaybeder, körü körüne inanmaktan ve sorgusuzca bağlılıktan kaybeder. 

Mademki Allah toplumlar yükseldikçe ve değiştikçe yeni peygamberler göndermekte ve dinini ve şeriatını değiştirmektedir. Buna ihtiyaç da vardır.

Çünkü her devir insanının yaşayışı, anlayışı, kültür seviyesi, iyi ve kötü alışkanlıkları ve medeniyeti elbette farklıdır. 

Öyleyse en son kuşakta bulunan biz insanların, Allah’ın en son kuşağa, yani bizim kuşağımıza gönderdiği Peygamberin getirdikleri ile amel etmemiz gerekmez mi?  Allah’ın daha önceki kuşaklara gönderdiği ve bir kısmı da bozulmuş bulunan din ve şeriat ile amel etmemize ihtiyaç var mı? 

Biz Hazret-i Muhammed’in (asm) Kuşağındayız

Allah’ın önceki kuşak insanına gönderdiği peygambere elbet inanırız, saygı duyarız, Allah’tan getirdiklerini bozulmamış haliyle tasdik ederiz. 

Bu, İslâmiyet’in iman esasında vardır.

Fakat Allah’ın bizim kuşağımıza gönderdiği Peygamber’in getirdikleri ile amel ederiz. 

Malûm; Allah bundan yaklaşık üç bin sene önceki insanlık kuşağına Hazret-i Mûsâ’yı (as), yaklaşık iki bin sene önceki insanlık kuşağına da Hazret-i Îsâ’yı (as) göndermiştir. Yaklaşık bin dört yüz senedir içinde bulunduğumuz yeni kuşağa da, yani bizim çağımıza ve bizim kuşağımıza da Allah Hazret-i Muhammed’i (asm) göndermiştir. 

Biz doğulusu ile, batılısı ile, Avrupalısı ile, Amerikalısı ile, Afrikalısı ile, Japonu ile, Avustralyalısı ile Hazret-i Muhammed’in (asm) kuşağındayız. Hazret-i Muhammed’in (asm) zamanındayız ve Hazret-i Muhammed’in (asm) mesaj ileti alanında bulunmaktayız. Hazret-i Muhammed’in (asm) hitap ettiği alandayız. 

Hazret-i Muhammed’in (asm) ümmeti kapsamında bulunuyoruz. 

Öyleyse önceki Peygamberlere gönderilen din ve şeriatla amel etmekle yükümlü değiliz. 

Allah’ın bizim kuşağımıza gönderdiği din ve şeriat ile amel etmekle yükümlüyüz. 

Önceki Kitapların Aslı Kalmamıştır

Zaten Allah’ın önceki peygamberler ile gönderdiği din ve şeriatın, kitabın ve vahyin aslı da kalmamıştır. 

Ne bu günkü İncil Hazret-i Îsâ’nın (as) getirdiği İncil’dir, ne de Tevrat Hazret-i Musa’nın (as) getirdiği Tevrat’tır! Şüphesiz bunun sorumlusu da bu çağın insanı değildir. Bundan asırlarca önce Romalıların bozduğu bir dinin yükünü bu günün Avrupalısı neden taşısın ki? Yenisi ve bozulmamışı varken... Öyleyse Hazret-i Muhammed’in (asm) çağdaşı olan bu günün insanının; asıllarından kopmuş bulunan İncil ve Tevrat’ta ısrar etmek yerine, bozulmamış ve son kitap olan Kur’ân-ı Kerim’e teslim olmalarının daha doğru olacağı açıktır.  

Hazret-i Muhammed’in (asm) Dini Evrenseldir

Hazret-i Muhammed’in (asm) mesajı, dini ve dâvâsı yöresel değil; bilim gibi, teknoloji gibi, insanlık değerleri gibi evrenseldir. 

Öyleyse, bu gün için doğru olan Hazret-i Muhammed’in (asm) getirdikleriyle amel etmektir. Zaten, Hazret-i Muhammed’e (asm) inanmak ve getirdikleriyle amel etmek, gerçekte Hazret-i İsâ ya (as) ve Hazret-i Musa’ya da (as) inanmak demektir.

Şüphesiz Hıristiyan bir çevrede doğup büyüyen ve kendisine İslâmiyet’in tebliği ulaşmayan birisi, ilk etapta, Allah’a bir olarak inanmak ve Hazret-i Muhammed’in (asm) Peygamberliğini inkâr etmemekle yükümlüdür. 

Başlangıçta bu iman onu kurtarır. Ancak İslâmiyet’i öğrenebilecek imkân ve fırsatları elde ettikçe imanını arttırmak ve İslâmiyet’i yaşamakla o da mükellef olur.

Okunma Sayısı: 6856
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Toygar

    9.11.2015 14:04:45

    Hac Suresi 17. ayet meali: "Şüphesiz o iman edenler, yahudi olanlar, sabiîler, hıristiyanlar, ateşe tapanlar ve (Allah'a) eş koşanlar (yok mu?) Allah, kıyamet günü bunların arasını şüphesiz ayıracaktır. Çünkü Allah her şeyi hakkıyla görüp bilendir." Bu ayet-i kerîmeden, sadece Cenab-ı Hakk'a ortak koşanlarla ortak koşmayanların arasının ayrılacağını anlıyorum. Bütün fikir ve yöneliş sahipleri aynı cümlede ifade edilmiş. Müslümanlar denilmemiş. Daha eski dönemlerde yaşamış bazı peygamberlerin "..beni müslümanlardan eyle" diye duaları vardır, Kur'ân-ı Kerîm'de. Yani her iman sahibi, hangi dine mensup olursa olsun, Allah'a ortak koşmamak şartıyla aslında, zaten Müslüman mıdır? İslam dini mensubu mudur demiyorum, dikkat ediniz! Yanlış mıyım?

  • Toygar

    9.11.2015 13:55:41

    Hocam yorumunuzu okudum. Aklıma bir şey takıldı: Hz.İsa (A.S.) geldiğinde, Hz.Musa'nın şeriatı Cenâb-ı Hak tarafından kaldırılmış mıdır? Kaldırılmamış ise bu kural aynen İslamiyet dini için de geçerli olmaz mı? Kaldı ki kendi dinini yaşamak noktasında müslümanların da pek müslümanca olamadıklarını, zaman zaman görüyoruz. Bu çerçevede İsevî yada Musevîlerin, Peygamberimizi (A.S.M.) peygamber olarak kabul etmeleri, kendi dinlerini yaşamaya devam etmelerine ve bunun karşılığında ehl-i necat olabilmelerine mani midir?

  • cemal özkaya

    9.11.2015 13:55:37

    eğer allaha bizim inandığımız gibi inansanız peygamber efendimizide kabul etseniz ehli necatsınız demiş bir papaza üstad.

  • Gursel yildirim

    9.11.2015 10:13:58

    Bunlar dogru, ancak cevap vermiyorsunuz. Bakara suresinin 111 ve 112. ayetleri cercevesinde cevap verseniz de konu ilerletilse daha uygun olmaz mi ?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı