Necati Avcı: “Cehennem azabının ana mahiyeti nedir? Ateşle cezanın mahiyeti nedir? Ateş konusunda çok aşırı tasvirler doğru mu?”
AZABIN HAFİFLİĞİ
Cehennem derin kuyu demektir. Şüphesiz bu derin kuyu ateşin içinde bir derinliktir. Ateş azabı, dünyada İlahî emirleri dinlememenin bir cezasıdır. Rabbini bilerek terk eden insanı, Allah ateşle terk ediyor. Çünkü kulun Rabbini bilerek terk etmesi, ateş azabından daha korkunç bir azaptır. Azabın kendisidir. Rabbi terk etme azabının yanında, ateş azabı hafif kalır.
Şu ayetten bunu anlamak mümkündür.
“Ayetlerimizi inkâr edenleri pek yakında korkunç bir ateşe sokacağız. Onların derileri kızarıp kavruldukça, yerlerini başka derilerle değiştireceğiz ki, azabı hiç aralıksız tatmaya devam etsinler. Şüphesiz ki Allah, kudreti daima üstün gelen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır.”1
Burada tıbbî bir bilgi de vardır: Acıyı beyne ulaştıran sinirler iç organlarda değil, zarlarda ve deridedir. Yanarak deri yok olsaydı, insan acı duyamaz hale gelirdi. Oysa ayette onların derileri piştikçe, yani sinirler acıyı duymaz hale gelince, yeni derilerle değiştirilerek derinin acı duyar hale getirileceği anlaşılıyor.
Ayette inkâr fiili “keferû” ile ifade edilmiştir. Yani bu, küfrün dibidir.
Bilmeyerek terk edenler, inşallah affa uğrarlar.
GEL, TÖVBE KAPISIYLA GİR!
Bediüzzaman Hazretleri, dehşetli ve celalli bir mevcut ülke olan Cehennemin, Allah’ın mutlak hayır olan vücut dairesinde hikmetli ve adaletli bir hapishanesi hükmünde olduğunu bildiriyor. Ceza yurdu olmakla beraber, beka alemine ait pek çok hizmetleri bulunduğunu, mesela zebani gibi pek çok zihayatın celaldarane meskeni olduğunu haber veriyor.
Küfürden kurtulamayan birisi için Cehennemin varlığı, bin derece ebedi yok oluştan daha hayırlıdır. Ve kafirlere de bir nevi merhamettir. Çünkü insan kendisi azap çekse de yakınlarının, evladının, anne ve babasının Cennette olmasıyla bir cihette huzur bulur.
Cehennem olmazsa ebedi yok oluş olacaktır ki, bu, Cehennemden daha beter bir azaptır. İnsanın ruhunu, kalbini ve mahiyetini binler derece daha fazla yakar.
Bediüzzaman diyor ki: “Cehennem fikri, geçmiş iman meyvelerinin lezzetlerini korkusuyla kaçırmıyor. Çünkü, hadsiz rahmet-i Rabbâniye, o korkan adama der: “Bana gel, tevbe kapısıyla gir. Tâ Cehennemin vücudu, değil korkutmak, belki sana Cennetin lezzetlerini tam bildirsin ve senin ve hukuklarına tecavüz edilen hadsiz mahlûkatın intikamlarını alsın, sizi keyiflendirsin.”2
CEHENNEM AYETLERİ
Cehennemi anlatan bazı ayetleri buraya alalım:
“İşte kâfirlerin dünyada iken varlığını inkâr edip durdukları cehennem”3
“Hüsranın ardından da Cehennem vardır. Orada kendisine irinli su içirilecektir. Onu yudumlamaya çalışacak fakat boğazından geçiremeyecektir. Ona her yönden ölüm gelecek fakat ölmeyecek, arkasından da şiddetli bir azap gelecektir.”4
“Onlar orada inim inim inleyecek, acı acı soluyacak ve azabın dehşetinden hiçbir şey duymayacaklardır.”5
“Yanıp kavrulmak için girin şimdi oraya! Artık ateşin acısına ister dayanın, ister dayanmayın; sizin için değişen bir şey olmayacaktır! Çünkü sadece yaptıklarınızın cezasını çekiyorsunuz!”6
“Hayır! Öyle zannetmesin! Mutlaka o Hutame’ye atılacaktır. Hutame’nin ne olduğunu bilir misin? O, Allah’ın tutuşturulmuş ateşidir. Bir ateş ki acısı tâ gönüllere işleyip yakar. Bu ateş, bir daha asla çıkamayacakları halde onların üzerine kapatılıp kilitlenecek,
Kendileri de elleri ve ayaklarıyla, uzatılmış sütunlara bağlı olarak!”7
Dipnotlar:
1 Nisâ Suresi: 56, 2 Şualar, s. 253, 3 Rahmân Suresi:43, 4 İbrahim Suresi. 16, 17, 5 Enbiyâ Suresi: 100, 6 Tûr Suresi:16, 7 Hümeze Suresi 49