"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman sevad-ı azamı nasıl yorumlamıştır?

Süleyman KÖSMENE
04 Şubat 2016, Perşembe 14:24
Afyon’dan Hasan Koç: “Sevad-ı azam meselesini izah edebilir misiniz? Bediüzzaman sevad-ı azamı iktisat noktasında mı değerlendiriyor, yoksa siyaset noktasında mı?”

KELİME MANASIYLA SEVAD    

Sevad, Arapça’da kök itibariyle “sevvede” fiiline bağlı bir isimdir. “Sevvede” fiili birkaç manaya gelir: Kararttı, karaladı, yazdı, cesur oldu, başkan yaptı.1 Müsevvid, karalamasını yazan; müsvedde, karalama yazılan yazı demektir ve aynı köktendir. Esved, kara ve siyah demektir; ‘esved’in çoğulu sûd ve sûdan ise siyahlar demektir. Sevda esmer manasındadır. “Sevad” ise aynı kökten gelen bir isim olarak “karartı” demektir. 

Sevad-ı azam’a gelince… 

Bu kelime gurubu, kelime manası itibariyle “büyük karartı” demektir. Mecazi olarak ise, “iktisadî manada birbirine yakın insanlar topluluğu” veya “milletin kahir ekseriyeti” manasında kullanılmıştır. Bediüzzaman sevad-ı azama “ekseriyet-i masum” demiştir:

“Sevad-ı azam, hem ekseriyet-i masumun maişeti basittir. Tegaddi besatetiyle onlara tâbi olmak..”

Sevad-ı azam mefhumunu ilk kullanan Peygamber Efendimiz’dir. (asm) “Aleyküm bi’s-sevâdi’l-âzam!” yani (Size sevad-ı azam üzere olmak yakışır!)3 buyurmuştur. 

Bu durumda sevad-ı azama uymak Sünnet-i Seniyyedendir. 

HZ. ÖMER’İN TAZE EKMEK YEME ŞARTI       

 İbn-i Müleyke anlatıyor: Biz Halife Ömer’in yanında sofraya oturmak üzereyken Utbe çıkageldi. Hazret-i Ömer (ra):   “Buyur ya Utbe!” diyerek onu sofraya dâvet etti.  Utbe, hemen diz çökerek sofraya oturdu. Fakat ekmeği kuru ve sert bulmuştu. 

“Halife’nin sofrasında ekmek kupkuru ha! Ya Ömer bunun tazesi yok mu?” dedi. 

Hazret-i Ömer (ra) kızdı:

“Utbe!” dedi, “Sen taze ekmek peşindesin! Müslümanlar bugün ekmek bulabiliyorlar mı ki, Ömer sofrasına tazesini koysun? Ömer sevad-ı azama (halk ekseriyetine) tabidir. Sevad-ı azam (millet ekseriyeti) ne zaman taze ekmek bulur, Ömer o zaman sofrasına taze ekmek koyar!”  

Hz. Ömer (ra) kendisine bal şerbeti ikram edenlere: “Bunu halk içiyor mu?” diye sorar, 

“Hayır ya Ömer! Bu size hazırlanmıştır” denilince içmez ve “ben halkımdan birisiyim! Onlardan farklı yaşayamam!” diye çıkışırdı.  

 Keza Hazret-i Ömer (ra) kızına misafir olunca, kızı sofraya iki çeşit yemek koymuştu. 

Hazret-i Ömer (ra) kızına çıkıştı: “Birini kaldır kızım! İnsanların sofrasında bugün iki çeşit yemek yok.” dedi.    

BU PARA BİZE HELÂL DEĞİL!   

Bediüzzaman’ın biraderzadesi merhum Abdurrahman anlatıyor:  

 “1334 Senesinde esaretten geldikten sonra, amcam, rızası olmadan Darü’l-Hikmeti’l-İslâmiyeye aza tayin edildi. Fakat esarette çok sarsılmış olduğundan, bir müddet mezunen vazifeye gidemedi. Çok defa istifa etmek teşebbüsünde bulundu, fakat dostları bırakmadılar.  Bunun üzerine Darü’l-Hikmete devama başladı. Haline dikkat ediyordum ki; zarûretten fazla kendine masraf yapmıyordu. Maîşetçe neden bu kadar muktesid yaşıyorsun diyenlere cevaben, “Ben sevad-ı azama tabî olmak isterim. Sevad-ı azam ise, bu kadar tedarik edebilir. Ben, ekalliyet-i müsrifeye tabî olmak istemem” demişlerdir.  

Darü’l-Hikmet’ten aldığı maaştan miktar-ı zarûreti ayırdıktan sonra, mütebakîsini bana vererek, “Hıfz et!” derdi. Ben de, bir sene zarfındaki fazla kalmış paraları amcamın bana olan şefkatine, hem malı istihkar etmesine îtimaden, haberi olmadan tamamen sarf ettim. 

Sonra bana dedi ki: “Bu para bize helâl değildi, millet malı idi; niçin sarf ettin? Mademki öyledir, ben de seni vekilharçlıktan azl ile kendimi nasb ettim.” 

 Bir müddet aradan geçti... Hakaikten on iki telifatını tab ettirmek kalbine geldi. Maaştan toplanan paraları, o telifatların tabına verdi. Yalnız bir-iki küçüğü müstesna olmak üzere, diğerlerini etrafa meccanen dağıttı. Niçin sattırmadığını sual ettim. Dedi ki:  “Maaştan bana kût-u lâyemut caizdir; fazlası millet malıdır. Bu suretle millete iade ediyorum.”4 Örneklerden de anlaşılacağı üzere Bediüzzaman Hazretleri sevad-ı azamı siyaset noktasında değil, iktisat noktasında değerlendiriyor. Zaten İslâm tarihindeki örneklerde de sevad-ı azam siyasî değil, iktisadî bir mefhumdur.         

Dipnotlar:

1- Yeni Kamus, s. 197.
2- Bediüzzaman, Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2004, s. 1178.
3-Aliyyu’l-Muttakî, Kenzu’l-Ummal, 1:1030; Mecmau’z-Zevaid, 5:218.
4 -Tarihçe-i Hayat, s. 109.

Risale-i Nur'daki ''Sevâd-ı âzama ittibâ edilmeli'' ifadesi nasıl anlaşılmalıdır?

http://www.yeniasya.com.tr/gundem/risale-i-nur-daki-sevad-i-azama-ittiba-edilmeli-ifadesi-nasil-anlasilmalidir_366106

Dünyanın en yoksul devlet başkanı da Bediüzzaman gibi düşünüyor

http://www.yeniasya.com.tr/dunya/dunyanin-en-yoksul-devlet-baskani-da-bediuzzaman-gibi-dusunuyor_365930

Okunma Sayısı: 11750
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Fransadan

    4.2.2016 20:04:37

    Sevad i azam a hem siyasi hem de iktisadi anlamda ittiba edilmelidir zira Bediuzzaman "salabetli alevilik azinliga uydu gitti rfizi oldu, lakayt emevlilik cogunluga uydu ehli sunnette kaldi" diyerek siyasi konularda da sevadi azama ittiba edilmesine guzel bir ornektir, Elbette tarafsilik adi altinda mufrit siyasetci anlayis bunu anlamaz, anlasada yazmaz inkar eder

  • Garib Doğu

    4.2.2016 12:40:15

    Bunu bilerek veya bilmeyerek siyasi manada anlayıp öyle kabul edip uygulayanların kulakları çınlasın.Gerçek anlamı iktisadi olup, çoğunluğun yaşadığı geçim durumu demektir.Sevad-ı Azama tabii olmak, bu cihette çoğunluğa uymak demektir.Üstat de; yüz açın huzurunda kemali afiyetle karın doyurulmaz derken bu gerçeği dile getirmiş ve hayatı boyunca fiilen bunu uygulamıştır.Yazarımız tebrik ediyorum, çok güzel bu hususu izah etmiş.

  • hasan Muharrem okur

    4.2.2016 00:54:45

    Allah razı olsun.Cenab ı Hak bizleride sevadı azam yapsın

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı