"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur'da Nevruz günleri

Süleyman BAYŞU
22 Mart 2015, Pazar
Biz Risale-i Nur Talebeleri hâdisâta Risale-i Nur’un kazandırmış olduğu tevhid nazarıyla bakarız. Baharın habercisi ve bir bayramı olarak kutlanan Nevruz Gününü de bu nazarla değerlendiririz.

Bizim zaviyemizden bakıldığında kökeni İranlı ilk Müslümanların eski inançlarından kalan ateşin üzerinden atlamak gibi bir geleneğimiz, örf ve âdetlerimizde bulunmamaktadır. Tevhid akîdesine zıt olmamak kaydıyla, bu nev’î faaliyetler kutlanabilir. Bereketi ateşten, ottan çöpten, yumurtadan beklenmemesi gerekir. Nevruz Günü; kâinatın, zeminin tekrar uyanışı ve bir diriliş hareketi ise, bugün âşığın mâşukuna kavuşma günüdür. Çünkü, aylardır beklenen, özlenen, arzulanan, Kâinatı san’atlı olarak yaratan Sani’in asarını gösterme günüdür. En güzel bahar tablolarını temaşa günüdür.

Lügat’ta, nev-rûz ‘ (f.b.i.) 1- Yeni gün, baharın ilk günü. 2- İlkbahar başlangıcı; Celâlî Takvimi’ne göre yılbaşı. 3- Baharın ilk günü sebebiyle yapılan şenlik, bayram. 4- müz. Eski bir makam’ nev-rûz-ı sultânî, ‘Sultan Celâleddin Melikşah’ın takvimine göre Nevruz, bu takvime göre yılbaşı’ olarak tanımlanmıştır. (Osmanlıca-Türkçe Lügat, Yeni Asya Neşriyat, 2001)

Nevruz-i Sultanî, Sultan Nevruz, Sultan Navrız, Navrız, Mart Dokuzu gibi adlarla da anılmaktadır. Oniki Hayvanlı Türk Takviminde görüldüğü üzere Türklerde de çok eskiden beri bilinmekte ve törenlerle kutlanmaktadır. (www.aregem.kulturturizm.gov.tr)

Türk dünyası coğrafyasında Nevruz değişik şekillerde telâffuz edildiği görülmektedir: Azerbaycan Türkleri: Novruz/Yeni Yıl ya da Ergenekon, Kırgızlar: Nooruz, Uygur Türkleri: Novruz, Çuvaş Türkleri: Naurus, Kazaklar: Navrız, Kırım Tatar Türkleri: Navrez, Batı Trakya Türklerinin Mevris, adını verdikleri görülmektedir. (www.turksam.org)

Türk tarihine bakıldığında kadimden beri Türkler 21 Mart günü’nü ‘Türk Bayramı’ olarak kutlaya gelmişlerdir. Aynı şekilde Kürt kültüründe de Nevruzun mühim bir yeri vardır. Bizim meselimiz bu unsurî değerlendirmelerin dışında olacaktır.

Üstad Bediüzzaman Said Nursî’nin talebelerinden Muhsin Alev’in hatıralarında Üstad Hazretleri ile geçirdiği bir Nevruz gününü şöyle anlatır: “İstanbul’da bir Nevruz Günü kıra giderken, bizi de yanında götürdü. Kırda, ‘Bugün mahlûkatın bayramıdır“ diye Nevruz’un önemini bize anlatmıştı. Kırdaki köpeklere ekmek parçası verdi. ‘Bugün, bu Nevruz Bayramı’ndan, bu köpeğin bile bir hissesi vardır. Bahar mahlûkatın bayramıdır. Biz de onların bayramına iştirak edelim‘ demişti. Çok sevinçli bir hali vardı Nevruz günü..“ (Necmettin Şahiner, Son Şahitler, c. 1, s. 218)

Onuncu Söz, Haşir Bahsi’nin Onuncu Sûret’inde; Gel, bugün Nevruz-u Sultanîdir... Şu baharın şu güzel gününde, şu güzel çiçekli olan şu yeşil sahrâya gidip bir seyran ederiz. İşte bak, ahali de bu tarafa geliyorlar. Bak, bir sihir var; o binâlar birden harab oldular, başka bir şekil aldı. Bak, bir mu’cize var; o harab olan binâlar birden burada yapıldı. Âdetâ, bu hâlî bir çöl, bir medenî şehir oldu. Bak, sinema perdeleri gibi her saat başka bir âlem gösterir, başka bir şekil alır. Buna dikkat et ki, o kadar karışık, sür’atli, kesretli, hakikî perdeler içinde ne kadar mükemmel bir intizam vardır ki, her şey yerli yerine konuluyor. Hayalî sinema perdeleri dahi bunun kadar muntazam olamaz. Milyonlar mâhir sihirbazlar dahi bu san’atları yapamazlar. Demek, bize görünmeyen o padişahın çok büyük mu’cizeleri vardır.’ (Sözler, s. 58.) 

 Bu güzide günde tefekkür ve dinlenme amaçlı kırlara çıkıp Rahman’ın ziyafet sofrasından helâl ve meşrû dairede istifade etmekte bir sakınca bulunmadığı gibi kâinatın uyanışına, haşr-i bimisale nazar etmek isteyene bir mâni bulunmamaktadır. Yeter ki bakışınız, nazarınız Rabbani olsun. 

Nevruz kutlamaları ile ilgili olarak İmam Zehebi’nin şu cümlelerini göz önünde bulundurmakta fayda vardır: “…Eğer bir gelenek ve eğlence olsun diye ve âilesini hoşnut edip çocuklarını teselli etmek için yaparsa, bu takdirde onun durumuna bakılır. Ameller, ancak niyetlere göre değerlendirilir.’ (Medine-i Münevvere İslâm Üniversitesi Dergisi; sayı: 103-104)

Bir bayram, şehrayin, panayır havasında geçmesi arzulanan bahar bayramında niye insanlar ellerinde pankartlar sokaklara dökülür, niye uhuvvet türküleri söylenmesi gerekirken nifak tohumları ekilir, söylemlerine ağırlık verirler doğrusu bu durum çok müşkülâtlıdır.

Sünnî’si de, Alevî’si de, Türk’ü de, Kürt’ü de, Azerisi, Çerkezi, Kafkasyalısı da Balkan göçmeni de bir ülkede yaşıyoruz. Öyleyse şu güzel bahar bayramında niye el ele verip kucaklaşamıyoruz ey dostlar. Muhabbetimize muhabbet, uhuvvetimize uhuvvet katılsın, husûmet tohumu ekenlere fırsat verilmesin. Semalara kan kokusu, husûmet tohumu değil huzur, kardeşlik, birlik, muvaffakiyet dilekleri yükselsin.  

Ey ademoğlu ve ey nefsim, şu sultan-ı nevruzda sen de uyan ve şükrünü Rabbi Rahimine sun artık. Baharı temaşa bayramınız kutlu olsun. İyi seyirler efendim.

Okunma Sayısı: 3801
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı