Van, Diyarbakır, Elazığ’ın henüz şehitleri toprağa verilememiş, gazilerinin tedavileri tamamlanamamışken bu sefer acı haber milli mücadelenin Gazi şehri Antep’ten geldi.
Onlarca vefat, onlarca canımız can çekişmekte. Nereden bileceklerdi ki akrabalarının gönül dostlarının iyi günlerinde, eli kanlı maşaların menfur terör saldırısına, kirli emellerine kurban gideceklerini?
Yurdumuzun doğu ve güney cihetlerinde arda arda gelen bu menfur saldırılar sadece o bölgelerde lokal olarak kalmıyor yurdun her bir sathında onlarca aile ocağını tar-u mar etmeye devam ediyor. “O şehitler, Allah’tan kendilerine erişen büyük bir nimetle, pek ziyade bir mükâfatla ve müminlerin mükâfatını Allah’ın zayi etmediğini görmekle sevinirler.” 1 “Ey İman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Siz onlara sevgi gösteriyorsunuz… Onlara gizlice sevgi besliyorsunuz. Oysa ben sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa mutlaka doğru yoldan sapmıştır.” 2
Bir düğün törenini bile kana bulayacak kadar gözleri dönen bu caniler ve hainler güruhu “Bundan dolayı İsrailoğullarına (Kitapta) şunu yazdık: “Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa sanki bütün insanları yaşatmıştır. Andolsun ki, onlara resûllerimiz apaçık deliller (mucize ve âyetler) getirdiler. Ama onlardan birçoğu bundan sonra da (hâlâ) yeryüzünde aşırı gitmektedir. “3 ayetinin ihbarını teyit ediyorlar.
Peygamber efendimizin bir hadislerinde ifadesini bulan “sen öldüren taraf değil öldürülen taraf ol”ölçüsüne masadak olup, zaten sayılı ömürle mukayyed olan mazlumlar ömür sermayelerini zalim eliyle şahadet şerbetini içerek mühürlediler. Bu menfur hadiseyi gerçekleştiren taşeron-maşalar ise yine- Ebû Zer (r.a.) rivayet ediyor: Silâhla Öldürülen nice kimse vardır ki ne şehiddir ve ne de övülmeye değer. Yatağında eceliyle ölen nice kimseler de vardır ki Allah katında sıddîk ve şehiddirler.4 Nebevi ikazın gereği olarak ebediyen cehennemde kalmak üzere kendi elleriyle kendilerini esfel-i safiline üstadları Kabil’in yanına doğru yıkılıp gittiler.
Masum insanların katli için her kim, kimlere fetva veriyor ve içtihat kapısını aralıyorsa bilinsin ki bu fetva ve içtihadlar semavi değil arzidir ve hususidir hükmü geçersizdir. Zira, bu zalimler güruhu hodgamdırlar, kendilerinden başkasını düşünmezler. “Hem, hodgamlığıyla, kendi menfaatine binler adamın zararını kabul eder”ler. 5 Kâh vatan savunmasında, kâh evlad-ı iyalinin nafakası uğrunda, kâh sünnetin ihyası sırasında menfur eylemler nedeniyle hayatını kaybeden masumlar/mazlumlar mazi tarafına göçüp giden gayet nuranî zatlar olan enbiyalarla, sıddık ve evliya ve Salihler kafilesiyle istikbalin karanlıklı, helâketli yol ve dereleri yerine kemail-i saadetle sahil-i selamete çıkıp ruhları cennete uçuveriyorlar. Beka ve istikballerini va’d edildiği halde şüheda makamıyla hitama erdiriyorlar. “Cehennem ehliyle cennet ehli bir olmaz. Cennet ehli, isteklerine erişenlerdir.”6 İşte bu zalimler, cehennemin lüzumsuz olmadığını ilan edip mazlumu katlederek onların canlarını mühim bir fiyat karşılığında vermelerine vesile oluyorlar.
Şehid yakınları evlatlarının teröre kurban gitmelerini anlamakta zahmet çektiklerinden, onlara bir kutsi teselli ve teşvik adına Rabb-i Rahimimiz imdat-ı İlahi veriyor o da şudur ki; “Allah’ın nûrunu ağızlarıyla (üfleyip) söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler hoşlanmasalar da Allah nûrunu tamamlamaktan asla vazgeçmez.”7 “Allah müminlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler. (Bu), Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’ân’da Allah üzerine hak bir vaaddir. Allah’tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır! O halde O’nunla yapmış olduğunuz bu alış verişinizden dolayı sevinin. İşte bu, (gerçekten) büyük kazançtır”.8
Cennet ehl-i mazlumlara rahmet ve yaralı kardeşlerimize acil şifalar dilerken terör ve anarşiye destek olan, alkışlayan zalumları ise Kahhar-ı Cebbar’a havale edip bu tür unsurları te’lin ediyorum. Yaşasın iman kardeşliği, dostluk ve şura hayat bulsun, uhuvvet tohumları tüm yurdu sarsın. Birliğimize dahleden her kim olursa olsun kahr-u perişan olsun. Amin.
Dipnotlar:
1- Âl-i İmrân Sûresi, 170.
2- Mümtehine Suresi, 1
3-Maide Suresi, 32.
4-Ebû Nuaym’ın Hilye’sinden
5-Mektubat, s.318
6-Tevbe Suresi,32
7-Haşir Suresi, 20.
8-Tevbe Suresi,32