"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir haysiyetim olsa…

Sertaç LÜSER
03 Ekim 2021, Pazar
Risale-i Nur’da öyle çarpıcı cümleler vardır ki, ilk kez okumuş olsak bile hakikat olduğunu anlamak için düşünmeye fazla ihtiyaç ve fırsat bırakmaz.

Okuduğumuz anda hakikatler, hissemize göre ruh akıl, kalp ve sair hislerimize çarpar belki de tokatlar. Bu tokatlama anları bizi bazı gafletlerden uyandırır. Fakat zaman geçtikçe bu cümle ve hakikatler nefsimizde sıradanlaşmaya başlar. Kendimizi muhatap etmeden okudukça dilde döner, içeri girmeden çıkar gider. Senelerdir okumamız, çok güzel anlatmamız, içtimaî hayat ve sosyal medyada paylaşmamız bize hakikî manada bir fayda sağlamaz. Mazhar değil memer olarak okunan hakikatler, kelime ve cümleler halinde bizim üzerimizden akar gider. Bir âlimin yoldan geçmesiyle yol âlimin ilminden nasıl ki nasibini alamıyorsa, bizler de Risale-i Nur’dan nasibimizi tam alamayız. Kısmî olarak istifade ederiz, fakat istifaza edemeyiz. Birbirimize paylaşım yapar durur, uhuvvet, muhabbet, tesanüd, ihlâs deriz, ama lisan-ı halimiz tam aksini defalarca aktarır ve hakikatleri nefsi olarak heba ederiz.

İşte heba etmememiz gereken hakikatlerden biri, muazzez Üstadımızın feda ettiği bin haysiyetinin gerekçesidir. Bu gerekçe belki de kardeşler arası menfi olan olayların ve hislerin kök sebebinin çözümüdür. Çözüm heba edilirse kördüğüm kaçınılmazdır. O çarpıcı paragraf şudur: 

“Kardeşlerimden ricâ ederim ki: Sıkıntı veya ruh darlığından veya titizlikten veya nefis ve şeytanın desiselerine kapılmaktan veya şuursuzluktan arkadaşlardan sudur eden fena ve çirkin sözleriyle birbirine küsmesinler ve ‘Haysiyetime dokundu’ demesinler. Ben o fena sözleri kendime alıyorum. Damarınıza dokunmasın, bin haysiyetim olsa kardeşlerimin mabeynindeki muhabbete ve samimiyete fedâ ederim.” 1

Bu paragrafı yazan ve yaşayan aziz Üstadımızın haysiyetini tahattur ederek, lütfen bir kez daha sizlerden rica ederek yavaşça ve vurgulu olarak içimizden bir kez daha okuyalım.

Evet, en ufak bir baskıya, zulme, istibdata, tahakküme boyun eğmeyen muazzez Üstadımız, dünyevî en üst rütbede olan şahıslara karşı dik duran Üstadımız bu satırlarda tamda kardeşler mabeyninde, kardeşliği ve muhabbeti hissedenler için şunu söylüyor.

” …bin haysiyetim olsa feda ederim.”

Neyi ederim “bin haysiyetimi.“

Kime ve neye “kardeşlerim mabeynindeki muhabbete ve samimiyete.“

Evet şimdi gelelim bize, bir tane haysiyeti olan bizlere…

“Sıkıntı, ruh darlığı, titizlik, nefis ve şeytanın desisesi, şuursuzluk, fena ve çirkin sözler” evet bunlara ya maruz kalmışızdır ya da yapmışızdır. Damarımıza mutlaka dokunmuştur. Fakat “başımdaki saçlarım adedince başlarım bulunsa, hergün biri kesilse,” diyen Üstadımız bu kez iman ve Kur’ân dâvâsı için feda ettiği başının yanında yine bizler için yani kardeşleri için haysiyetini de feda ediyor hem de bin haysiyetini. Bin başının yanında bin haysiyetini. Bize ne olmuş ki bir haysiyetimizi kardeşlerimize feda edemiyoruz?

Unutmayalım Risale-i Nur Talebesi olarak bizler kendimizi değil, Risale-i Nur’un şahs-ı manevisini ehl-i imana gösteriyoruz. Bu sebeple bu hadiselerde daima kendimizi kusurlu bilip kardeşlerimize hata paylaştıran değil, sıkıntı ve sorunu sorumlu olarak üstlenen ve bir haysiyetini feda ederek çözen olmalıyız. Evet zor, fakat muhabbetin ve samimiyetin bizim bulaşık elimizle elimizden kaçmaması için bazı şeyleri feda etmeyi göze almalıyız.

Selâm, duâ ve muhabbet ile… 

Dipnot:

1- 28. Lem’a 16. Nükte.

Okunma Sayısı: 1849
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Halil Kızılırmak

    3.10.2021 16:22:51

    Allah razı olsun,istikametten ve şahsı mâneviden ayırmasın inşaallah.

  • Cenk Çalık

    3.10.2021 15:46:56

    Kanayan yaramıza parmak basan önemli bir mevzu. Teorikle pratik arasında dağlar kadar fark var. Yaşanmadıktan sonra o bilgilerin çok kıymeti olmuyor. Tesir için "yaşamak amaçlı okumanın!" şart olduğu ortaya çıkıyor. Bunun gerçekleşmesindekinen büyük engelin nefis ve enaniyet olduğunu müşahade ediyoruz. Nefsimizi ıslah edemediğimiz için uhuvvet, fedakarlık, muhabbet lafta kalıyor. O zaman en küçük dairedeki en büyük vazife espirisi daha iyi anlaşılıyor. Umarım bu yol gösterici yazılar intibaha gelmemize vesile olur. Bu arada duaya çok ihtiyacımız olduğu aşikar. Dualarda buluşmak ümidiyle. Emeğinize yüreğinize sağlık Sertaç abi. Baki selamlar.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı